CHP İl Başkan Yardımcısı Battal Uyar sağlık, eğitim ve ekonomi alanında şu ifadelere yer verdi; "

Tercihler ve bu tercihlerin yaratmış olacağı sorumlulukları üstlenebilen yöneticiler toplumları geleceğe taşıyabilecektir. Böyle bir cümleyle başlamamın temel sebebi, son günlerde yaşamış olduğumuz karmaşa ve ülkeyi yönetenlerin yapmış tercihlerin yaratabileceği sonuçlardır.

            Ülkemizin ve dünyanın yaşamış olduğu büyük salgın ve bu salgınla baş edebilmek amacıyla alınan önlemleri irdelemeyeceğim. Daha çok kendi deneyim alanım olan eğitimle ilgili yaşanan süreçlere ilişkin değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. Yaşamakta olduğumuz salgın ve bu salgının yaratmış olduğu travma toplumun tamamını kapsamakta. Bu travmanın yanı sıra gençlerimize ve çocuklarımıza ikinci bir travmayı MEB, YÖK ve ÖSYM yaşatmakta.

            Meselenin özüne dönersek ülkemizde eğitimle ilgili kararları alıp uygulayan üç kurum (MEB, YÖK ve ÖSYM)   kararı gereği önümüzdeki Haziran'da 3 hafta boyunca LGS, YKS, MSÜ gibi 3 önemli sınav yapacak. Ülkenin geleceği 14-17 yaş aralığında 5 milyon genç, virüs tehdidi altında ağızlarında maske sınava girecek. Öğrencilere sınav stresi, pandemi travması ve maskenin yaratacağı nefes alma güçlüğü gibi üç problemle baş etmeye çalışacaklar. Kararı alanlar bu üç güçlüğü bir arada yaşayarak bir sınavı başarılı bir şekilde tamamlayabileceklerine kendileri inanıyor mu acaba. Sırf ekonomik sebeplerden dolayı LGS'nin 20 Haziran'a, YKS'nin 27-28 Haziran'a  çekilerek 14-17 yaş aralığında 5 milyon gencin geleceğini karatma hakkını nerden alıyorsunuz. Ailelere“Tehdit geçti. Sınavda, virüs bulaşma riski yok.” diye taahhütnamemi veriyorsunuz. Bu 3 hafta boyunca 3 büyük sınav için 15 milyondan fazla insanın sokağa çıkacağını düşünürsek, salgını önlemek için almış olduğumuz tedbirlerin boşa çıkacağı görülüyor.

            Sınav tarihleri açıklandığı andan sonra 2 milyona yakın öğrenci “sınavıma dokunma” tiwiti attı. Öğrencilerin psikolojisinin bozulduğu kaygı ve stres düzeyinin yükseldiğini görmekteyiz. Uzmanlık alanı psikoloji ve pedagoji olan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un duyarsızlığını anlayamıyorum. Kendisi bakan değil de bir uzman gözüyle bakmış olsa öğrencilerin sınav tarihlerinin değiştirilmesini önerir mi? Öğrencilerin yaşamış olduğu stres, kaygı ve pandemi travması ve maske takarak geleceklerini belirleyecek bir sınava girmelerini onaylar mı? Bu sorulara vereceği cevaplar eğitim ve sağlığı mı yoksa ekonomiyi mi tercih ettiğini ortaya koyacaktır. Görünen o ki ekonomiyi sağlıktan ve eğitimden daha öncelikli görmektedir.

            Sayın bakanın alınan bu kararda kendi düşüncelerini ifade edip etmediği şüpheli görünüyor. Büyük umutlarla bakanlık görevine getirilen sayın Selçuk mesleki etik ilkelerini ne derece dikkate almaktadır. Bu sürecin öğrencilerimizde ve ailelerinde yaratabileceği travmanın sorumluluğunu üslenebilecek midir?

            Siyasi kimliğimi bir tarafa bırakıp eğitimci kimliğimle diyorum ki; bu dönem önceliğimiz eğitim ve sağlık olmalı, bilim kurullarının önerilerini dikkate alarak karar alınmalı, öğrencilere sınav kaygısı ve stresinin yanı sıra pandemi travması yaşatılmamalı.

            Eskişehirin gözü aydın! Üniversitemiz kimliğiyle bütünleşemeyen bir rektörden kurtuldu. Şehrin ve üniversitenin kimliğini kabullenmiş bir akademisyenin görevlendirilmesini temenni ediyorum. Sınavlardan bahsetmişken 2020 LGS’de sınavla öğrenci alan okul kontenjanlarının Türkiye ortalaması geçen seneye göre yüzde 53 arttırtmasına rağmen Eskişehir de yüzde 34 arttırılmasında geçmiş yıllarda İmam hatip okuluna giden öğrenci sayısının bakanlığın beklentilerinin altında kalmasının bir etkisi olmuş mudur?