Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eskişehir Şubesi tarafından yapılan açıklamada; “Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri bir kez daha gözden çıkarılmıştır!” dendi.
Salgının geldiği aşamada kamudaki çalışma koşulları ve mesai saatleri ile ilgili yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ve buna dayanarak hazırlanan Sağlık Bakanlığı Genelgesi ile hastanelerin iç tamimleriyle sağlık emekçilerinin bir kez daha salgının ortasına atıldığını belirten SES Şube Başkanı Birtürk Özkavak, “Sağlık emekçilerinin mesai saatleri ve idari izinleri koşullara uygun olarak düzenlenmemekte, sanki onlar salgından hiç etkilenmeyeceklermiş gibi eskisinden daha ağır koşullarda devam ettirilmektedir. Sosyal hizmet emekçilerinin de hem yatılı hem gündüzlü kuruluşlarda aynı şekilde mağduriyeti devam etmektedir. Gündüzlü çalışan sosyal hizmet emekçileri aşı kapsamına da alınmamıştır” diye konuştu.
Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinden kronik hasta olanların, 60 yaş ve üzerinde olanların, gebe olanların (gebeliğin tespitinden itibaren), 10 yaş ve altı çocuğu bulunan ebeveynlerden birinin, tek ebeveyn olduğu durumda kişinin kendisine herhangi ayrı bir değerlendirmeye ya da amirlerin inisiyatifine bırakılmadan koşulsuz idari izin verilmesi gerektiğini belirten Özkavak, “Bu grup içinde bulunan emekçiler risk altındadır ve izinli olmaları hem kendi sağlıkları, hem de virüsle ilgili önlem kapsamında zorunludur. İlaveten birinci basamakta mesai saatleri 08-16 olarak düzenlenmeli ve salgın bitene dek esnek mesai uygulamaları (maddi haklar korunarak) durdurulmalıdır” şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanlığı’na ve Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na durumu, bu yöndeki taleplerini içeren bir mektup ve yazı gönderdiklerini aktaran Başkan Özkavak, “13 Nisan tarih ve 202118 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’ne göre ‘Sağlık Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilat Başkanlığı hariç; kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 60 yaş Ve üzerinde olanlar (yönetici kadro ve pozisyonunda bulunanlar hariç) Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği kronik hastalığı bulunanlar ile 10 yaş ve altı çocuğu bulunan kadın çalışanlar idari izinli sayılacaklardır’ denilmektedir. Bu kapsamda, salgın süresince sağlık emekçilerinin salgının her aşamasında daha fazla risk altında olmalarına rağmen diğer kamu kurumlarında olduğu gibi izinli sayılmamaları durumunun sürdürüleceği anlaşılmaktadır. Bu karar sağlık emekçilerinin sağlıklarını ve hayatlarını tehlikeye atmak demektir” dedi.
Sağlık emekçilerinin izinlerindeki düzenlemelerin önemine ilişkin bazı hatırlatmalarda bulunmak isteriz. Covid-19 salgını süresince sağlık emekçilerinden 60 yaş ve üzerinde olanların, bağışıklık sorunu olanların, kanser hastalarının, kronik solunum yolu hastalığı olanların, obezite ve diyabet hastalığı olanların, kalp damar hastalıkları olanların, organ nakli olan kronik hastaların 18 Mart tarihli genelgeye göre izinli sayılmadığını belirterek bunun yaratacağı risklerin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştık. İfade ettiğimiz taleplerimizin karşılanmaması yani sayılan gruplardaki sağlık emekçilerine idari izin verilmemesi halinde yaşanacak sağlık risk|erinin ne kadar büyük olduğunu maalesef hep beraber gördük. Bu süre boyunca kronik rahatsızlığı ve/veya engelli olan ancak idari izin kullanamayıp aktif çalışan sağlık emekçilerinin yaşamlarını kaybetmelerine tanıklık ettik.
Sağlık emekçilerinin tükenmesinin salgında güç kaybı anlamına geldiğini ifade eden Özkavak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Acil vakalar dışındaki vakalarda kısıtlama yapılmalı, elektif vakalar kabul edilmeyerek gün içinde çalışan personel sayısı düşürülmeli ve sağlık emekçileri dinlendirilmelidir. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin günlük mesai saatleri de diğer kamu kurumları gibi düzenlenmelidir. Elektif vakalarda kısıtlamaya gidilerek gün içinde çalışan personel sayısı düşürülmeli, sağlık emekçileri de dönüşümlü çalışmaya dahil edilerek dinlendirilmelidir.”