Haber: Kaynağı Manşet Gazetesi 

Söyleşi: Tuğba Koçal
        Büyük Birlik Partisi’nin kuruluşundan bu yana önemli görevlerde yer alan Ahmet Namık Akdoğan ile Eskişehir ve ülke siyasetini konuştuk. Muhsin Yazıcıoğlu ile omuz omuza siyaset yapan Akdoğan, Yazıcıoğlu’nun siyaset anlayışını Manşet okurları için anlattı. Akdoğan, “Muhsin Başkan 2002’de bize bugünleri anlatmıştı. O bugün yaşıyor olsaydı, Türkiye bu durumda olmazdı” dedi.
Siyasete ne zaman girdiniz, siyasi hayatınızda hangi görevlerde yer aldınız?
       Ben aslında çocukluğumdan beri siyasetin içindeyim. 1987’de Muhsin Yazıcıoğlu tahliye olunca cezaevindeki ülküdaşlarımız ile 12 Eylül öncesindeki şehit ailelerle ilgili yardım vakfı kurmuştu. İsmi SOGEV’di. Onunla birlikte çalışmaya başladım. 1992 senesinde Muhsin Başkan ittifak ile Sivas Milletvekili seçilip Milliyetçi Çalışma Partisi’nden ayrıldığında biz de o dönem ayrıldık. 1993 yılında Eskişehir’in Büyük Birlik Partisi’nin ilk kurucularından biri oldum. O dönemden sonra yönetimlerde bulundum. 10 yılı aşkın il başkanlığı yaptım. Hem rahmetli şehit liderimize hem bundan önceki genel başkana hem de şu an ki genel başkanımıza il başkanlığı yaptım. Nizam-ı Âlem Ocakları’nda görevlerde bulundum. Alperen Ocakları İl Başkanlığı yaptım Sayın Genel Başkanımız Mustafa Destici’nin Eskişehirli olması nedeniyle bir dönem Genel Başkanımızın danışmanlığını yaptım. 8 Haziran 2014’deki büyük kurultayda Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi seçildim. Şu anda MKYK üyeliğim ile birlikte Genel Merkez Teşkilat Başkan yardımcılığı görevim devam ediyor. Hem de sayın Genel Başkanın Bölge Danışmanı olarak görev yapıyorum, ayrıca bir esnaf olmam hasebiyle Eskişehir Elektrikçiler Odası Başkan vekilliği görevimi uzun bir zamandır sürdürüyorum. Yani sadece siyasette değil Eskişehirli hemşehrilerimize her alanda hizmet etmeyi bir görev addediyorum.
Muhsin Yazıcığlu ile omuz omuza siyaset yapmış bir isimsiniz. Onunla nasıl tanıştınız anlatır mısınız?
        Ağabeyim 1980 yılında Eskişehir Ülkücü kuruluşlar ve Milliyetçi Hareket Partisi davalarından cezaevine girdi. 10 yılı aşkın süre cezaevinde yattı. Muhsin Başkan ile ağabeyim Mamak Cezaevi’nde cezaevi arkadaşıydı. Çocukluk yıllarından itibaren ismini sürekli duymamla birlikte 1987’de Mamak Cezaevi’nde ağabeyime açık görüşe gittiğimde Muhsin Yazıcıoğlu ile tanıştım. Cezaevinden çıktıktan sonra cezaevindekilere ve şehit ailelerine yapılan yardımlarla ilgili sürekli görüşüyorduk. Ankara’da Necatibey Parkı’nda Mamak’taki kötü koşullardan dolayı açlık grevi yapılmıştı. Ben de babamla birlikte katılmıştım. Muhsin Başkan da oradaydı. Sonra zaten hiç kopmadık. Ailecek de görüşürdük. Bizimkisi dostluğa dönüşmüştü. Şahadetinden 3 gün önce Günyüzü mitinginde beraberdik. Onunla başlayan siyaset hayatımız, çizgimiz hiç değişmeden ülkücü hareket içerisinde bugüne geldik.
                                      “Muhsin Yazıcıoğlu nasıl bir siyasetçiydi?
      Muhsin Başkan çok güzel bir insandı. Rahmetli şair Abrurrahim Karakoç, “Muhsin Muhsin, iki yüzün de Yunus. Bir yüzün Yunus, bir yüzün Yavuz olsun. Siyasette başarılı olamazsın” derdi. Muhsin Başkan Yunus yüzlüydü. 1980 öncesini ve sonrasını yaşamış, o kardeş kavgalarını görmüş, pişman olmamış o dönemler de bile ‘’Eller silah değil kalem tutmalı’’demiş ama milliyetçi- muhafazakâr duygularının suiistimal edildiğini düşünmüş biri. Yiğit bir liderdi. “Derdimiz illa ki barajı geçmek değil, bunun bir de sıratı var. En önemlisi sıratı geçmek” derdi. Güzel bir ahlakı vardı’’ Bir kar tanesi olsam Mekke’ye düşmek isterdim’’diyebilecek bir Peygamber ahlakına sahipti, biz de onun ahlakı ile ahlaklandık. Bize siyasette de sosyal yaşantımızda da hep yol gösterici oldu. Onun gibi siyasetçi bir daha gelmez. Şahsına münhasır bir insandı. Eskişehir’i sever sık sık gelir giderdi  Muhsin Başkan yaşıyor olsaydı ülke bugün bu halde olmazdı. Türkiye çok daha farklı olurdu. Muhsin Başkanın bugünleri öteleyecek birtakım birikimlere sahip olduğu için şehit edildiğini düşünüyorum. Muhsin Başkan farklı bir siyaset anlayışına sahipti Kürdü, Türkmeni, Lazı Çerkezi velhasıl tüm unsurlarımızla aynı kilimin desenleri BÜYÜK TÜRK MİLLETİ yiz derdi. farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görür her kesimle anlaşır ve hizmetinde hiçbir ayrım gözetmezdi hangi fikirde olursa olsun ona ulaşan birinin işini görmeden rahat etmezdi. “Namlusunu Milletine dönmüş Tank’a selam durmam’’ diyebilecek bir feraset ve delikanlılığa sahipti. ‘’Millet varsa biz varız, biz varsak Millet var’’der her adımını Millet’i için atardı. Ne yazık ki Milletimiz ona şehadetinden sonra gösterdiği ilgiyi sağlığında gösteremedi.
   ŞEHADETİNİN BİR SUİKAST SONUCU GERÇEKLEŞTİĞİ APAÇIK ORTADADIR
 Bu gün gelinen noktada Şehadetinin bir suikast sonucu gerçekleştiği apaçık ortadadır, öyle inanıyorum ki biz partilileri kadar onu seven Milletimiz de bu suikastın bir an evvel aydınlatılması için gereğini ilgililerden beklemektedir.
 
        Muhsin Başkan 2002 senesinde benim de milletvekili adayı olduğum dönemde, bize resmen bugünleri anlatmıştı. Bugün Ortadoğu’da yaşanan katliamları, mezhep savaşlarını, Türkiye’nin bugününü, Suriye’yi yani Büyük Ortadoğu Projesini (BOP)  tek tek anlattı. Biz 2002 yılında bunların olacağını biliyorduk. Şu an Türkiye’deki siyaset çok ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir dile döndü. Muhsin Başkan, “Sel gider kumu kalır. Seçimden sonra yüz yüze bakacağız birbirimiz kırmanın anlamı yok” derdi. Türkiye’nin bugünkü siyaseti ülkeye zarar veriyor. Muhsin Başkan’ın acayip bir dirayeti vardı. Allah rahmet eylesin. Bize çok şeyler kattı da gitti. Onu çok özlüyor ve ihtiyaç duyuyoruz.
“HER AY TÜM İL BAŞKANLARI TOPLANIRDIK”
Eskişehir’de yaşanan siyasi çekişmeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
          Benim Büyük Birlik İl Başkanı olduğum dönemde, 2000’li yıllara kadar, Doğru Yol Partisi İl Başkanı Fevzi Yalçın, CHP İl Başkanı Sevgi Akmen, MHP İl Başkanı Ahmet Vural, Saadet Partisi İl Başkanı İbrahim Atıcı, ANAP İl Başkanı Serdar Taci Zengin idi. Biz o dönemlerde Eskişehir il başkanları olarak her ay toplantı yapardık. Birinci önceliğimiz Eskişehir’di. Eskişehir için hep beraber ne yapabiliriz diye konuşurduk. O dönemlerde Abdullah Öcalan yakalandığında hep birlikte tüm partiler ortak miting düzenledik. Eskişehir’in sorunlarının çözümü noktasında birçok çalışma yaptık. Ama bugün bakıyorum, herkes kendisi çalıp kendisi oynuyor. İktidar partisi il ve ilçe başkanları hepsi dostumdur. Ama Eskişehir’e yaptıkları hizmeti kendi kendilerine alkışlıyorlar. Kimseyle görüş alışverişi yapmıyorlar. Eskişehir’deki siyasetçilerin sürekli birbirlerini eleştirme, hatalarını ortaya çıkarma çabaları var. Bu sorun çözmek yerine sorunu daha da karmaşıklaştırıyor. Büyükşehir Belediyesi CHP’de ama ilçe belediyeler AK Parti’de olduğu için mecliste çoğunluk AK Partili. Bu da Eskişehir’e sıkıntı veriyor. Böyle bir seçim sistemi olabilir mi? 700 bin nüfusun yaşadığı merkezi, ilçelerde yaşayan 3-4 bin kişinin meclis üyeleri ile şehri yönetmeye çalışıyoruz. Bu sistemin yanlışlığıdır.
Belediyeler ile iktidar arasındaki çekişmeler en çok Eskişehir’e zarar veriyor diyebiliriz.
 
Mecliste yeni Anayasa görüşmelerini nasıl değerlendiriryorsunuz?
        Meclisteki kavgadan bu millet yoruldu artık. Bir anayasa yapılacaksa oturulsun, “biz şurasına karşıyız, şurası şöyle olsa daha iyi olur” densin, bizim BBP olarak hem Terör’le ilgili hem Anayasayla ilgili çalışmalarımız var önerilerimiz var ama yok, bu ülkede böyle bir şey kalmadı. Bir komisyon belirleniyor. Herkes elini kaldırıyor indiriyor. Biz ilkesel olarak başkanlık sistemine karşı bir siyasi hareket değiliz. Ama nasıl bir başkanlık sistemi olacağı önemli. Öyle bir sistem oluşturulsun ki başına kim gelirse bu memleketi ona göre yönetsin. Yani kişilere göre sistem değil de ülkeye göre sistem oluşturulsun. Sayın Cumhurbaşkanımız bu işin kilit noktasında. Başkanlık sistemi için diretiyor. Her şeyi kendi isteğine göre hazırlıyor. Allah ona uzun ömürler versin, ama emri hak vaki olduğunda yerine gelecek insan onun kendine verdiği yetkilerle neler yapar? Bunu iyiye mi kullanır, kötüye mi? Başkanlık sistemine ilkesel olarak karşı olmamakla birlikte, Anayasa’nın değiştirilmesini ısrarla talep eden bir partiyiz. Bu ülke hala 12 Eylül darbe Anayasası ile yönetiliyor. 30 küsur sene oldu her gelen topu taca attı. Şimdi bir Anayasa yapıyoruz yaptıktan sonra Siyasi Partiler Kanununu ne yapacağız? Seçim Kanununu ne yapacağız? Yeni Anayasa yapılmadan bunları kamuoyu ile paylaşmazsanız bunun sonu nereye gider? Biz Anayasa ile ilgili ne evet ne de hayır pozisyonundayız. Biz istişarelerle karar veririz. Tabandan tavana doğru karar veririz. İstişare sünnettir, istişareye uymak farzdır.
“TEPEDEN GETİRİLEN MİLLETVEKİLLERİ ESKİŞEHİR’İN KADERİ”
Bugün siyasetteki yanlışlar nedir?
       Millet iradesinden bahsediyoruz, bunun tecellisi milletin özgür bir şekilde yöneticisi seçmesinden geçiyor. Ama vatandaş, şehre bir milletvekili seçileceği zaman tepeden gönderilen insana, parti nedeniyle oy vermek zorunda kalıyor. Bunu Eskişehir çok yaşadı. CHP’den Tayfun İçli’yi milletvekili yaptılar. Şimdi Sayın Nabi Hoca’mı severim ama onu da tepeden getirip buradan milletvekili yaptılar. Bir hanımefendiyi getirdiler, Eskişehir’den haberi yok milletvekili yaptılar. Emine Hanım yine öyle, Eskişehirli ama burada yaşamıyor, bilmiyor. Bu şehre hizmet eden bir sürü değerimiz var Eskişehir’de. Bu değerlerden biri Harun Karacan’dır, Kazım Kurt’tur, Beytullah Asil’dir, Fevzi Yalçın dır. Bu Eskişehir’in kaderi midir, bütün liderler bunu yapıyor. Eskişehir’de çocukluğundan beri sokak sokak her noktasını bilen insanlar milletvekili olmayı neden hak etmiyor da dışarıdan birilerini getiriyorsunuz? Gidin o kişileri İstanbul’dan, Ankara’dan milletvekili yapın. Bırakın da bizim gibi 700- 800 bin nüfuslu şehirler kendi içinden vekilini çıkarsın. Bunu bütün siyasi partiler için söylüyorum.
Büyük Birlik Partisi’nin Eskişehir’deki çalışmalarına gelirsek neler söylemek istersiniz?
     Eskişehir bizim partimiz açısından şanslı. Eskişehirli bir genel başkanımız var aslında, Eskişehir için de bir şans, hemşehrilerimizin bu değeri bilmeleri lazım. Ailesi, kardeşleri Eskişehir’de yaşıyor. Sık sık Eskişehir’e geliyor. Mustafa Destici memur olduğu dönemlerde Alperen Ocakları’nda yer alan bir isimdi. 2007 büyük kurultayında rahmetli Muhsin Başkan’ın, “Mustafa artık sana ihtiyacım var. Memurluğu bırak da gel” demesi üzerine istifa ederek partiye dahil olmuş bir isimdir. Eskişehir için, bizim için bir şans kendisi. Şehrin 7. Milletvekili gibi çalışıyor.
Büyük Birlik Partisi il başkanlığına çok müdahale etmemekle birlikte takip ediyorum. İki başlılık yapmak istemiyorum. Arkadaşlarımız yeni kongre yaptılar. Teşkilatlanma faaliyetlerimiz devam ediyor. Çeşitli etkinlikler yapıyorlar. Rutin çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
 
-- 
 
Editör: TE Bilişim