Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü tarafından geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkentliği sırasından yapılan çalışmaları eleştirilmesi sonrasında dönemin Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna konu ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Vali Tuna, Türk Dünyası Kültür Başkentliği müessesesinin siyasi bir proje olarak lanse etmeye çalışmanın doğru olmadığını belitti. Türk Dünya Başkentliğinin Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi ve TÜRKSOY tarafından her yıl yapılan ortak zirvede kararlaştırılan bir husus olduğuna dikkat çeken Güngör Azim Tuna, yazılı açıklamasının bir bölümünde şu ifadelere yer verdi;

“2012 yılında Kazakistan Astana ile başlayan, 2013’te Eskişehir, 2014 Kazan, 2015 Azerbaycan-Şeki ile devam eden bu uygulama geçtiğimiz yıl Kastamonu ilimizi onurlandırmış, bu yıl da Kırgızistan’ın Eskişehir ile kardeş şehir yaptığımız Oş vilayetinin uhdesindedir. O dönemde ortak protokol imzaladığımız Oş şehri Valisi şu anda Kırgızistan Devlet Başkanıdır. Kültür Başkentliğinin şehirler ve ülkeler arasında nasıl köprüler kurabileceği ve ciddiye alınması gereken bir müessese olduğunu bir düşünelim lütfen. Kültür Başkentliği sürecinde müzik, edebiyat, sinema, tiyatro, konser, çalıştay, sempozyum ve 300’ün üzerinde bir çoğu uluslararası kültürel etkinlik düzenlenmiş, sanatçı, şair, yazar, medya mensubu, devlet adamı, akademisyen, öğrenci, kamu görevlisi, STK mensubu yerli ve yabancı binlerce kişinin katılımı sağlanmıştır. Kentin kültürel altyapısına yoğun bir dinamizm ve yenileşme imkanı sağlanmış, Eskişehir ekonomisinde ciddi bir gelişme ve canlanma yakalanmış, aynı zamanda Eskişehir’in Türk dünyasında geniş bir tanıtımı gerçekleştirilmiştir. Bunun her türlü ispatı noktasında iddialı olduğumuzu özellikle belirtmek isterim. Bütün bunlar kendiliğinden olmadı tabii. Ajanstaki arkadaşlarımızla, ilin önde gelen yöneticilerinin (rektörler, belediye başkanları, oda başkanları, bilim adamları) yer aldığı Yönetim Kurulumuzla, ortak akıl ile ve halkımızla, basınla istişare ederek ve her aşamada bilgilendirmeler yaparak zor, yorucu ama heyecan verici bir süreci şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yönetmeye çalıştık. Bu süreçte Bakanımız Prof.Dr.Nabi Avcı’nın ve Eskişehir milletvekillerimizin, belediyelerimizin, odaların, iş dünyasının, esnafın, STK’ların ve halkımızın her aşamada desteğini gördük ama Eskişehir Büyükşehir Belediyesinden maalesef bu desteği göremediğimiz gibi, zaman zaman engellemelerle de karşılaştık.”

“Vekilin haksız ithamlarını kabul etmemiz mümkün değil”

Milletvekili Jale Nur Süllü’nün eleştirisine değinen Vali Tuna, “Dolayısıyla sayın vekilin konuşmasında ileri sürdüğü haksız ithamları kabul etmemiz mümkün değildir. Burada belirttiğimiz her husus, fotoğraf, video, gazete haberleri, sosyal medya, resmi yazı, tutanak, ile belgelidir. Üzerinden beş yıl geçmiş ve denetime tabi olmuş olsa da kayıtları halen korunmaktadır. Sayın Vekil, yurt dışına gruplar götürüldü diyor, tabii on bin gencimiz Türk Dünyasına kültür gezilerine götürüldü, kimler gittiyse uçak biletlerine varana kadar hepsi mevcuttur, basın mensupları, STK temsilcileri, eğitimci, akademisyen, vs. Kültür başkentliğinin Eskişehir’de dokunmadığı insan kalmadı neredeyse, kültür alanında Türk dünyasında birçok çalışma yapıldı, ama bazıları bunları görememiş herhalde. Görüldüğü gibi yıllar sonra birilerinin yaptığı ve yapacağı itibar suikastlerine karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Nasrettin Hocaya haksızlık yapılmasına karşıyım. TDKB sürecinin maskotu olan bu bilge kişi Eskişehir’in bir değeri olup Türk dünyasında da bilinmekte ve tanınmaktadır. Sayın vekil kendisinden sanki utanılacak bir karakter gibi söz etmiş, buna da itirazım var tabii ki. Kültür Başkentliği uygulaması çok sınırlı bir süreyi kapsıyordu ve bugünün rakamlarıyla 1 Milyar TL’ye yakın bedelli yaklaşık 1300 proje başvurusunun değerlendirilmesi, kabul edilenlerin tatbiki için hızlı çalışıldı. Bu projelerin yarısı objektif kriterlerle ön elemeden geçti ve dörtte biri de bilfiil uygulandı. 300’ü aşkın etkinliğin yanısıra, 50 civarında kalıcı eser çalışması, 100’ün üzerinde kitap, film, belgesel, yayın çalışması yapıldı” diye belirtti.

“Eskişehir’in ve Türkiye’nin marka değeri artmıştır”

Açıklamasında stadyumun yapılmasına da değinen Tuna, devamında şu bilgileri verdi:

“Ajansın kanun ile 6 ay daha uzatılması, devam eden kalıcı eser çalışmalarının bitirilmesi için gerekliydi. Bunlardan sadece biri 135 Milyon TL bedelle ajans tarafından yaptırılan 33 bin kişilik stadyumdur ve eski stadyumun yeri de Türkiye’nin en büyük meydan ve Millet Bahçesi projelerinden biri olarak Eskişehir halkına armağan edilmiştir. Yerel yönetimler engellemezse bu proje de umarım tamamlanacak ve hizmete girecektir. En son bir haberde çalışmaların belediye tarafından durdurulduğunu ve mühürlendiğini bir haberde gördüm. Neticede diğer kültür başkenti uygulamaları arasında Eskişehir tecrübesinin çok ayrı bir yeri olduğu çok net görülecektir, bunu muhatap ülke temsilcileri hayranlıkla dile getirmektedirler. Eskişehir 2013 sayesinde Eskişehir’in ve Türkiye’nin marka değeri artırılmıştır. Eksikleri, hataları olabilir, yeniden yapılsa daha farklı şeyler de yapılabilir ama neticede bu haklı gururunu yaşadığımız bir başarı hikayesidir.”

“Belediye maddi katkı yapmamıştır”

Tuna, yazılı olarak yaptığı açıklamanın devamında ise şu noktalara dikkat çekti:

“Kültür Başkentliği sürecine yasal yönden yapması gereken maddi katkıyı yapmayan, üstüne her türlü itibarsızlaştırmayı ve engellemeyi yapmaya çalışan bir belediyenin, sürecin sonunda bu iş için tahsis edilen paralara gözünü dikmesi ve belediyeye aktarılmasını beklemesine ne demek lazım? Sayın vekil, kültür başkentliğini “denetimden uzak” ve “yerel aktörlerin içinde olmadığı” şeklinde tanımlıyor. Bunu kabul etmemiz tabii ki mümkün değildir. Kamu tüzel kişiliği olmamasına ve Devletin ihale mevzuatına tabi olmamasına rağmen bu kadar hesap verebilir, şeffaf ve denetime tabi yapılanma nadir bulunur. Bunu her vesileyle basın önünde sayın Bakanımızla birlikte gösterdiğimiz gibi, açıkça konuşmaya, tartışmaya şimdi de hazırız, konuşuruz. Belki sözü edilen yerel yönetimin yaptığı hizmetlere yönelik algının gerçekliğini konuşma fırsatı da olur belki. Bizi tanıyanlar kimseyi haksız itham etmeyeceğimizi bilir, ama meydanı boş bulup itibarsızlaştırma çabalarına prim vermeyeceğimizi de. Bu konuda Eskişehir medyası ve diğer mecralardan gelecek bilgilendirme ve mülakat taleplerine müsait olduğumuzu da bu vesileyle belirtmek isterim. Türk Dünyası Kültür Başkentliğiyle ilgili söz söylemesi gereken birçok kimse var, belki bu vesileyle onlara da cesaret vermiş oluruz. Bazı şeylerin tekrar hatırlanmasında fayda olduğunu değerlendiriyorum.”