Eskişehir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu, Eskişehir Kent Konseyi Başkanlığı, Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği’nin ortak basın açıklamasında; “Bölge halkının öncelikle talebi; bu projenin iptal edilmesi değil, verimli tarım toprakları yerine, kıraç alanlara kaydırılarak hayata geçirilmesidir” dendi.

Kalkınma Bakanlığı tarafından 2012 yılında onaylanan ve proje yürütücülüğünü Eskişehir Teknik Üniversitesi'nin yaptığı Ulusal Raylı Sistemler Test ve Araştırma Merkezi Projesi’nin (URAYSİM) Türkiye ve demiryolcu geleneğe sahip Eskişehir için önemli bir proje olduğunu belirten Kent ve Çevre Hukuk Komisyon Başkanı Av. Hüseyin Akçar, projeye ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Projenin, şöyle ilk aşamasına bir göz atalım. Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi ihalesinin ilk adımı 2016 yılında atıldı. Sonrasında Anadolu Üniversitesi (AÜ) tarafından yürütülen ve Raylı Sіstemler Mükemmelіyet Merkezі Projesі kapsamında, faalіyete geçіrіlmesі planlanan Ulusal Raylı Sіstemler Araştırma ve Test Merkezі'nіn (URAYSİM)  іçіn іlk іhale düzenlendі. 2016 yılında başlayan süreç halen daha devam etmektedir. Yakın zamanda Anadolu Üniversitesi tarafından başlatılan kamulaştırma kararları ile proje daha da hareketlenmiştir. Pandemi gibi insan sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bir salgınla boğuştuğumuz,  temiz hava, su  ve besinin her şeyin ötesinde bir öncelik olduğunu anladığımız bu günlerde; Anadolu Üniversitesi bünyesinde Eskişehir’in Alpu ilçesinde bulunan Bozan, Çardakbaşı ve Yeşildon köylerini içine alan 35 bin dönümlük alana URAYSİM test alanı için raylar döşenmesi planlanıyor.”

RAYLAR KIRAÇ ALANLARA KAYDIRILMALI

URAYSİM projesinin, şehrimiz ve ülkemiz açısından taşıyacağı stratejik önemin farkında olduklarını belirten Akçar, “Ama bu projenin test yollarının birinci sınıf tarım arazisi statüsündeki verimli topraklar üzerine inşa edilmesi son derece sakıncalıdır. Planlanan faaliyet ile tarım arazilerinin tarım dışı kullanımı sağlanacak olup, Alpu Ovası’nın tarımsal bütünlüğü bozulacaktır. Bölge halkının öncelikle talebi de bu projenin iptal edilmesi değil, verimli tarım toprakları yerine, kıraç alanlara kaydırılarak hayata geçirilmesidir” diye konuştu.

ANAYASAYA AYKIRI

Alpu Ovası’nın 12 Aralık 2016 tarihinde alınan ve Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla ‘tarımsal sit alanı’ ilan edilerek koruma altına alındığını ifade eden Akçar, “Şu anda URAYSİM kapsamında kamulaştırma işlemine tabi tutulan alan Alpu Büyük Ovası içinde yer almaktadır. Anayasamızın ‘Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması başlıklı 45. maddesinde devletin tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önleyeceği’ hükmü yer almaktadır. Projenin verimli tarım arazileri üzerinde yapılması Anayasaya ‘aykırıdır” dedi.

DOĞA BİZE DEĞİL, BİZ ONA MUHTACIZ!

Proje hazırlanırken, 5403 sayılı Toprak Koruma ve arazi Kullanımı Kanunu ve Tarım arazilerinin korunması, kullanılması ve planlanmasına ilişkin yönetmeliğin, ‘Tarım Arazilerinin Amaç Dışı Kulanımı’ , ‘Tarımsal Potansiyeli Yüksek Büyük Ovaların Korunması’ gibi hükümlerine uyulmadan kamulaştırma işlemi başlatılmasının mevzuata aykırı olduğunu aktaran Akçar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bölge halkının üzerinde titizlikle durduğu bir başka mesele, döşenecek raylardan oluşan test merkezinin tarlaları pek çok parçaya bölecek olmasıdır. Projedeki ray hatları çiftçilerin tarlalarını, meralarını tarla içi yollarını, yeraltına döşeli borulu sulama kanallarını irtibatı kopartarak kesecektir. İrtibatı kopan tarlalar susuz kalacak, büyük verim kaybı yaşanacaktır. Mera ve tarlalarına ulaşmak için köylüler fazladan enerji ve zaman kaybına uğrayacaktır. Bu verimli topraklar köylünün, işçinin ekmeğidir, büyük emek ve mesai harcanarak, uzun zamandır bu topraklarda tarım ve hayvancılık yapılmış ve yapılmaktadır. Tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin böylesine riske girdiği bir projeyi bu şekli ile onaylamamız mümkün değildir. Bir kere daha söylüyoruz projeye karşı değiliz. Bu şekli ile yapılmasına itirazımız var! Amaç kırsalın korunması, kalkınması için projeler üretmek ve uygulamak olmalıdır. Bugün halkına besin sağlamada dahi kendi kendine yetemeyen dışa bağımlı bir ülke olmamızın sebebi şüphesiz bu kamu yararı gözetilmeden alınan kamulaştırma kararları ve akabinde gelen projelerdir.  Yaşayacak farklı bir gezegenimiz ve doğamız yoktur. Unutulmamalıdır ki; akıl almaz projelerle talan ettiğimiz doğa bize muhtaç değil biz ona muhtacız.”