Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İrfan Süral, uzaktan eğitimin yanlış uygulamalarına dikkat çekerek yapılması gerekenleri anlattı.
Doç. Dr. İrfan Süral, uzaktan eğitimin disiplinlerarası bir alan olduğunu belirtti. Uzaktan eğitim ile yüz yüze eğitimin karşılaştırılmaması gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Süral, “Yeni adı ile açık ve uzaktan öğrenme içinde pedegoji yani eğitim, teknoloji, iletişim, yönetim gibi birçok disiplini barındırıyor. Bu nedenle süreçleri de çok plânlı ve programlı olmak durumunda. Uzaktan eğitim yeni bir kavram değil, 1800’lü yıllarda ABD ve Avustralya gibi mekânların birbirinden çok uzak olduğu yerlerde uzaktan eğitim faaliyetleri mektuplu eğitim ile başlıyor. 1900’lu yıllarda radyo ve televizyonun hayatımıza girmesi ile ortamlar değişiyor. Uzaktan eğitim yetişkin eğitimi için fiziksel olarak bulunulamayacak durumlar için uygundur, hatta uzaktan eğitim öğrencisi olmak diye bir kavram bulunmaktadır. Bizler var olanlardan yola çıkarak eğitim öğretim işlemlerini plânladığımız için uzaktan eğitimi de yüz yüze eğitimden devşirerek yapmaya çalışıyoruz ve bundan dolayı da uzaktan eğitimi yanlış kurguluyoruz ya da bu alanı doğru tanımıyoruz. Uzaktan eğitim ile yüz yüze eğitimi karşılaştırmak bizi yanlışa götürebilmektedir” diye konuştu.
“Öğrenme ekosistemi oluşturulmalı”
Günümüz uzaktan eğitiminde web teknolojilerinin ağırlıklı kullanıldığını belirten Doç. Dr. Süral yapılması gerekenleri şu şekilde anlattı:
“En önemli konu bir öğrenme ekosistemi tasarlamak. Öğrencilerin, öğretim üyelerinin, bir takım paydaşların bir araya geldikleri bütüncül bir anlayışla öğrenme ekosistemi oluşturmak gerekiyor. Öğrenci bilgi sistemi, video konferans yazılımı, sanal kütüphane gibi bütün dijital kaynakların birbiri ile konuşabilecek haberleşebilecek şekilde tasarlanması gerekiyor. Ancak bu şekilde süreçler sağlıklı yürüyebilir. Daha sonra alan uzmanları ile bir araya gelip ders içeriklerinin elektronik ortama nasıl taşınacağı ile ilgili çalışma yapılması gerekiyor. Genellikle öğretim tasarımı konusunda öğretim üyelerimizin desteğe ihtiyacı oluyor, bu sorun var olan yüz yüze eğitim için de geçerli.”
“Canlı ders uzaktan eğitimin çok kısa bir bölümü”
Günümüzde uzaktan eğitimin bilinen geleneksel yöntemlerle tasarlandığını, canlı ders olarak algılandığını, ancak sürecin pek çok bileşeni olduğunu kaydeden Doç. Dr. Süral, “Canlı ders uzaktan eğitimin çok kısa bir bölümü, hatta olmak zorunda olan bir bölümü de değil. Asenkron teknolojiler, asenkron içerikler, bir takım tartışma ortamları, öğrencilerin kullanabileceği çok farklı etkileşim araçları kullanabiliriz, dersin kalitesini artırıcı pek çok yöntem kullanabiliriz. Uzaktan eğitim ‘içeriği koy, öğrenci öğrensin’ demek değil. Etkinlikler çok iyi plânlanmalı ve her etkinlik sonrasında öğrencilerin süreç içerisinde klasik sınav sistemi dışında farklı yöntemlerle öğrenip öğrenmedikleri değerlendirilmeli. Uzaktan eğitim bu aşama ile de sona ermiyor, destek hizmetleri ile de öğrenci ile etkileşime geçilmeli, çünkü bunun sağlanamaması durumunda eğitimden kopma meydana gelebilmektedir” dedi.