Korona virüs normalleşme takvimi netleşirken, uzmanlar karantina döneminin ardından ortaya çıkabilecek psikolojik sorunlara işaret ediyor. Bu dönemde görülebilecek her belirtinin bir psikolojik soruna işaret etmediğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Oya Mortan Sevi, “Bu dönemde uyum bozukluğu gibi psikolojik sorunlar da görülebilir. Uyum bozukluğu, ilk 3 ay içinde yaşanan yoğun duygusal ve davranışsal sorunları içerebilir” dedi.

Uzmanlar, korona virüs salgını nedeniyle uzun bir süredir evlerde geçirilen sürenin ardından, iş ve sosyal yaşantıya geri dönüşle birlikte bir takım psikolojik sorunların da ortaya çıkabileceği uyarısında bulunuyor. Geçirdiğimiz sürecin etkilerinin herkes için farklı olabileceğinin altını çizen Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Oya Mortan Sevi, yaşanabilecek psikolojik sorunları işaret ederek sürecin nasıl daha sağlıklı bir şekilde atlatılacağı konusunda bilgiler verdi. Sevi, “Algı ve beklentilerimiz duygularımızı ve bu süreci nasıl yaşadığımızı etkileyecektir. Her şeyin birdenbire eskiye dönmesini beklemek hayal kırıklığı oluşturabilir. Eskiye dönüş kademeli olacaktır. Bu durum can sıkıcı gibi görünse de ortaya çıkabilecek daha büyük sorunları önleme amacı içerdiği hatırlanmalı ve sabırlı davranılmalıdır. Eski hayatımıza ilişkin rutinler mümkün olduğunca bu normalleşme sürecinin bir parçası olmalıdır” diyerek önemli uyarılarda bulundu.

“BU SÜRECİ HERKES FARKLI ŞEKİLDE YAŞAYACAK”

Bu süreçte duygularımızda değişimler fark edebileceğimizi söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Oya Mortan Sevi, şöyle devam etti; “Bu süreçte birbirimizden çok farklı duygular da yaşayabiliriz. Bu son derece doğal. İyi ki de duygusal tepkiler verebiliyoruz. Bu noktada bu duyguların yoğunluğu, şiddeti, süresi ve kişinin yaşamına etkisini dikkate almamız gerekir. Kişide belirgin sıkıntı oluşturan ve süreğen mutsuzluk, karamsarlık, huzursuzluk, uyku sorunları, iştah sorunları, kaygı nöbetleri, ağlama nöbetleri, sinirlilik, saldırganlık, konsantrasyon güçlükleri, içe kapanma, iş, okul ve/veya aile ortamında işlevselliğin belirgin şekilde bozulması ile kendine zarar verme düşünceleri ya da davranışları gibi belirtiler yardım almayı gerektirebilir. Akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, uyum bozukluğu, depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi psikolojik sorunlar bu dönemin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Örneğin, bu dönemde daha yoğun yaşanabileceğini düşündüğüm uyum bozukluğu belirgin psikolojik ve sosyal stresörlerin ortaya çıkmasından sonra ilk 3 ay içinde yaşanan yoğun duygusal ve davranışsal sorunları içerebilir. Depresif duygudurum, kaygılı duygudurum ya da davranış problemleriyle seyredebilir. Psikolojik ya da psikiyatrik destek almayı gerektirebilir. Yakını hastalanan ya da yakınını kaybeden kişiler akut stres bozukluğu ya da travma sonrası stres bozukluğu yaşayabilirler. Bu sözü geçen durumlar da tedavi edilmediğinde depresyon veya kaygı bozukluklarına neden olabilir. Tüm bunlara ek olarak hepimiz bu süreçte değişiklikler yaşıyoruz, kendimizi bir miktar mutsuz ya da endişeli hissediyor olabiliriz, yaşadığımız her belirti bir psikiyatrik rahatsızlık yaşadığımız anlamına gelmez. Yukarıda bahsettiğim sorunlar işlevselliğimizi bozuyorsa ve kendi başımıza çözmekte zorlanıyorsak mutlaka uzman desteği almalıyız”

“DURUMUN PSİKOSOSYAL ETKİLERİNİ DEVAM EDEBİLİR”

Karantina döneminde yaşanan psikolojik sorunların normal yaşantıya dönüşte psikolojik sorunlar getirip getirmeyeceği hakkında bilgi veren Oya Mortan Sevi, “Üzerinde pek fazla kontrol gücümüzün olmadığı bir sürece tanıklık ediyoruz. Tüm dünyada milyonlarca insan ölüyor, kendi hayatlarımız ve yakınlarımızın hayatları ile ilgili endişeliyiz ve her şey bitse de bu durumun olası psikososyal etkilerinin süreceğini tahmin ediyoruz. Sürdürülen sorumluluklar nedeniyle çoğu insan duygularını baskılıyor ve sorunları düşünmeyi erteliyor olabilir, yaşam şartları da baş etme gücümüzü zorluyor olabilir, bunun sonucunda psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir ya da zaten var olan psikolojik sorunlar tetiklenebilir. Dahası normal yaşantıya dönüş ile birlikte bazı stresörler ortadan kalkarken yeni stresörler eklenebilir yaşamımıza. Fiziksel, ekonomik ve sosyal değişimler yaşanabilir ve bu değişimler de psikolojik olarak bizleri etkileyebilir. Ancak bu sürecin etkilerinin de herkes üzerinde birebir aynı olmasını bekleyemeyiz. Bununla birlikte, olayları yorumlama biçimimizin, yük kaldırabilme gücümüzün, ne kadar yükle başa çıkmaya çalışıyor olduğumuzun ve bu süreçteki sosyal desteğimizin bu dönemi nasıl atlatacağımız üzerinde bir etkiye sahip olacağını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

“1 AYDAN UZUN SÜRÜYORSA DESTEK ALMAK ŞART”

Karantina öncesi iş yaşamına geri dönmenin konsantrasyon güçlükleri doğurabileceğini söyleyen Sevi, “Ancak bunun doğal olduğunu hatırlamalılar, insan mekanik bir varlık değil; zihnimizdeki düşünceler, duygularımız, bedenimiz birbirini ve iş ortamındaki performansımızı etkileyebiliyor. Kendilerini yargılamadan bu durumun zamanla düzeleceğini kendilerine söylemeliler. Önlem ve kısıtlamaların bir süre daha devam edebileceğini düşünürsek iş ortamındaki alışkanlıklarını eskisi gibi sürdürmeleri de zaman alabilir. Ancak yoğun şekilde devam eden, kişide belirgin sıkıntı oluşturan ve günlük işlevselliği bozan belirtiler belki de yardım almayı gerektiren bir psikolojik sorunun işareti olabilir”

“ESKİ RUTİNLERDE ÇOK FAZLA DEĞİŞİKLİK YAPMAMAKTA FAYDA VAR”

Normalleşme döneminde yapılması gerekenler hakkında tavsiyeler veren Dr. Öğr. Üyesi Oya Mortan Sevi son olarak şunları söyledi; “Aslında insanların evde kaldıkları ya da kısıtlı dışarı çıkma ile sürdürdükleri yaşamlarında günlük rutinlerinde çok fazla değişiklik yapmamış olmaları bundan sonra da işlerine yarayacaktır. Örneğin uyku ve beslenme alışkanlıklarını çok fazla değiştirmemiş olmak, önceden de uğraştıkları boş zaman aktivitelerine zaman ayırmış olmak, az da olsa kendine zaman ayırmış olmaktan bahsediyorum. Şimdiye dek yapılmadıysa bile mümkün olduğunca bunlara dikkat etmeye başlamalılar. Yeni iyi alışkanlıklar kazanmak için de iyi bir dönem. Fiziksel aktiviteler arttırılabilir, evde de uygulanabilecek olan yoga ve meditasyon gibi gevşeme yöntemlerine başvurulabilir. Sosyalleşme açısından kısıtlılık devam etse de sosyal medya aracılığıyla aile ve arkadaşlarla ilişkiler devam ettirilmelidir. Sorumlulukların paylaşımı için de yakın çevreden sosyal destek alınabilir. Tüm bunlara ek olarak kişinin kendi başa çıkma yöntemleri ve sosyal destek ağları sorunları çözmede yeterli olmuyor ise psikolojik destek arayışına girebilir.”