Kamuda kangren halini alan Yardımcı hizmetler sınıfı kadrosu gerçekliğini yitirmiştir .  

  Hizmetli kadrosundaki bir çok çalışan yükseköğrenim mezunu ve hepsi idari memur işi yapmaktadır. 

Yardımcı hizmetler sınıfı personeli bulundukları sınıftan kaynaklı olarak bir çok maddi ve manevi mağduriyet yaşamaktadır. 

Memur kadrosu verilmek suretiyle bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekmektedir .  

  Kamuda henüz taşeron alımları yokken dahi hemen hemen tüm hizmet işlerinin yürütülmesini sağlayan Yardımcı Hizmetler kadrosundaki personel, insanüstü emeklerine karşılık olarak en düşük haklara şükrederek yetinmesi istenmiştir. 

Takdir edildiği üzere devlet kurumları kadrolarında gerçekleştirilen reform hareketinden ( taşeron şirket personellerinin kamuda sözleşmeli "Sürekli İşçi" statüsüne alınması gibi ) nasibini alamaması YHS kadro çatısındaki personelleri kötü etkilemeye devam etmiştir. Gerekçesi ise sözleşmeli olarak geçiş yapan Sürekli İşçi kadrosundaki personellerin sözleşmelerinde belirtilen görev tanımı dışında iş yaptırılmaması, mâli haklarının YHS personelleri ile aynı işlerde daha rahat pozisyonda bulunmalarına rağmen iyi olması iş barışının bozulmasına sebebiyet vermektedir. 

  Zaman içerisinde kendini ön lisans, lisans, yüksek lisans hatta ve hatta doktora seviyesinde geliştiren YHS personelleri ; yarı İşçi-yarı Memur şeklinde görev tanımı olmadan, eğitim seviyesine ve mesleki kazanımına uygun olmayan işi yapmakla mükellef, amirleri tarafından verilebilecek keyfi de olsa yükümlülüklerini yerine getirmek mecburiyetine hapsedilmiştir. Düzensiz ve uzun süre yapılmayan yapılsa da kıdem sorunu sebebiyetiyle yetersiz kadro sayısı ve mülakat engellerinin bitmediği görevde yükselme sınavları da çare olmamıştır.  YHS kadrosundaki personellerin iş hayatındaki verimliliği ile birlikte Devletine olan aidiyetini daha da artırarak maddi manevi şifa olup bitmek tükenmek bilmeyen tüm kaygılarını da giderecektir.  

Tekin, En az lise memuru olup, hizmetli kadrosunda olanların bir sefere mahsus memur kadrolarına geçişi sağlanmalıdır” Dedi.

Editör: Mustafa YILDIRIM