1 yaşındaki sağlıklı bir çocuğun en azından bir kelimeyi anlamlı bir şekilde söyleyebilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, bu aşamada konuşmada bozukluk ya da gecikme görüldüğünde geç kalınmadan mutlaka hekime danışılması gerektiğini vurguluyor. 6 yaş öncesi çocuğun beyin gelişimi oldukça esnek olduğu için yapılacak küçük dokunuşlarla konuşmadaki zayıflıkların çok hızlı düzelebileceğine dikkat çeken uzmanlar, yeni doğan kardeşle ilgili kıskanmanın geç konuşmaya sebep olabileceğinin altını çiziyor.

NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, çocuklardaki dil ve konuşma bozukluklarına ilişkin çok önemli değerlendirmelerde bulundu.

İlk kelimeler 1 yaşında çıkmaya başlıyor        

Doğdukları andan itibaren çocuk beyninin vücut gibi gelişip olgunlaştığını ve konuşmanın gelişimdeki önemli basamaklardan biri olduğunu belirten Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, ortalama 1 yaşındaki sağlıklı bir çocuğun en azından bir kelimeyi anlamlı bir şekilde söyleyebilmesi gerektiğini ifade etti. Sarı Gökten, “Biz nasıl bir bebeğin ortalama 7-8 aylıkken desteksiz oturmasını, 1 yaşındayken yürüyebilmesini bekliyorsak normal ve sağlıklı bir çocukta dil ve konuşmanın da belli aşamalardan geçmesi gerekiyor. 1 yaşından sonra çocuğun o ilk yaşta aldığı birçok yönlendirmelerin etkisiyle sözel çıktılar vermesinde ve yoğun bir şekilde dili öğrenmesinde artışlar görülmeye başlıyor. Bu aşamalarda sorunlar görülmeye başlandığı zaman dil ve konuşma bozukluklarından bahsediyoruz” dedi.

Anneler problemi kıyaslayarak fark ediyor

Genellikle kendilerine başvuran annelerin çocuklarındaki konuşma problemini diğer akranları ile kıyasladığında fark etmiş olarak geldiklerini söyleyen Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Aile içerisinde maalesef ortak noktada buluşamama sorunu çok sık gördüğümüz bir durum. Özellikle dikkatli anneler çocuklarındaki gelişimsel gerilik ya da zayıflıkları çok iyi fark edebiliyorlar ama maalesef babalar ya da diğer akrabalar süreci biraz geciktiriyorlar. Sürecin gecikmesi müdahale açısından hem bizim hem de çocuk için handikap oluşturuyor. Ebeveynlerin aklında soru işaretleri olduğu durumlarda varsa çocuğu muayeneye götürmenin hiçbir zararı olmaz” dedi.

6 yaş öncesinde müdahale önemli

Doç. Dr. Emel Sarı Gökten sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak geciktiğimiz süre uzadıkça kaybedeceğimiz çok şey var. 6 yaş öncesi çocuğun beyin gelişimi oldukça esnek olduğu için yapılacak küçük dokunuşlarla konuşmadaki zayıflıklar çok hızlı düzelebilir. Ama zaman geçtikçe biz bu şansı kaybetmiş oluyoruz. Otizmli çocuklarda bile kendilerini uzmanlardan ve doktorlardan daha bilgili gören akrabaları çok sık duyuyoruz. Konuşma bozukluğu ya da gecikmesi olan çocuklarda otizm spektrumu bozukluğu eşlik etme ihtimali olabiliyor. Çocuğun göz teması kurmamasına ve kendi etrafında sürekli dönmesine rağmen bu kadar açık bir tabloda bile “hayır o geçer, bu sıkıntı değil” deyip fiziksel duruşuyla yetiniyorlar ve süreci çok geciktirebiliyorlar.”

Yeni kardeş geç konuşmaya sebep olabiliyor

Çocuğun konuşmasının gecikmesine ve bozukluğuna sebep olab çok fazla durum olabildiğini kaydeden Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Yeni doğan kardeşle ilgili kıskanma ve kendisiyle artık ilgilenilmeyeceğini düşünme gibi ruhsal durumlar sık sık karşımıza çıkan sebeplerden biri. Ancak aile içindeki huzursuzluklar, çocukların ruhsal ve gelişimsel özelliklerine çok fazla etki edebiliyor. Konuşma gecikmesi olan durumlarda anne babaların özellikle şu konularda da bilgi sahibi olması gerekiyor; hem konuşma gecikmesi hem dikkat eksikliği hiperaktivite belirtisi olabiliyor. Hiperaktivitesi olan, sabırsız, enerjisi çok yüksek çocuklar olabiliyorlar Çocuğun terapiden daha iyi yararlanabilmesi için bu durumu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Aynı zamanda diğer çocuklara kıyasla konuşma ile ilgili sorun yaşayan çocukların okul döneminde öğrenme zorluğu yaşama ihtimalleri daha yüksek olabiliyor” dedi.

İşitsel bozukluk yıllarca fark edilmeyebiliyor

Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, çocukların yaşadığı işitsel problemlere de değindi. Ailelerin yıllarca bu sorunu fark edemeyebildiğini vurgulayan Sarı Gökten; “Aileler, işitmedeki azlığı ya da yokluğu uzun süre fark edemeyebiliyor ve o kaybedilen süre gerçekten çok önemli. Çocuk hiçbir işitsel uyarı almadan yıllar geçtikçe sorun büyüyor ve onu tedavi etmek çok daha zor oluyor.Böylesine önemli bir sorunun gözden kaçmaması gerek. O yüzden konuşma ile birlikte çocuğun çevresindekilere, insanlara, kendi akranlarına ilgisi, tekrarlayıcı hareketlerinin olup olmadığı, göz teması kurup kurmadığı, seslenildiğinde hemen dönüp bir tepki verip vermediği çok önemli. Eğer bunlarda bir sorun varsa hiç gecikmeden uzman hekime başvurmaları gerekiyor” dedi.

Konuşma bozuklukları tedavi edilebilir

Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, konuşma gecikmesi ve bozukluklarının nedenleri ile birlikte tedavisinde uyguladıkları yöntemlere de değindi. Sarı Gökten, “Aile bize konuşmada gecikme şikayeti ile geldiğinde konuşmanın yanı sıra çocukta detaylı bir tarama gerçekleştiriyoruz çünkü çocuklar bazı gelişimsel aşamalardan geçiyorlar ve konuşma bu gelişimsel aşamalardan bir tanesi. Çocuğun sosyal becerisini, motor ve özbakım becerilerini ve bilişsel yapısını incelememiz gerekiyor. Bazı çocuklarda nörolojik muayene düşünmemiz gerekiyor. Nörolojik problemler olduğunu hisettiren bazı yumuşak belirtiler vardır. Muayenesinde nörolojik sorunları fark ettiğimiz zaman çocuk nöroloji bölümünden sürece katılmasını talep ediyoruz” dedi.

Nörolojik durumda EEG istiyoruz

Çok detaylı ve dikkatli bir tedavi süreci plandadıklarını ve uyguladıklarını belirten Doç.Dr. Emel Sarı Gökten sözlerine şöyle devam etti; “Bu değerlendirme, öncesinde ailesinden aldığımız detaylı öykü ve çocuğun klinik muayenesi ile başlıyor. Gözlemi, çocukla bizim kurduğumuz ilişki, onun anne ve babasıyla kurduğu ilişkinin gözlemi, nasıl konuştuğu, karşılıklı bir sohbet kurabiliyor mu gibi detaylar üzerine kurguluyoruz. O değerlendirme sürecimiz içerisinde çocukta var olduğunu düşündüğümüz gerilik ve zayıflıkların hepsini değerlendirdiğimiz testler uyguluyoruz. Nörolojik bir sıkıntıdan şüpheleniyorsak mutlaka bir elektroansefalografi (EEG) istiyoruz. Onun dışında gelişimsel testler, zihinsel zeka düzeyini saptadığımız testler, bununla birlikte dil ve konuşma terapistinin muayenesini ve değerlendirmesini istiyoruz. Çocuğun nasıl bir terapiye ihtiyacı olduğu, terapistlerin değerlendirmeleri, aileye önerileri gibi hepsinin total bir değerlendirmesi tedavi sürecimiz için çok önemli.”

İlaç veriliyorsa psikiyatrik nedeni vardır

Çocuk psikiyatrisinde her durum karşısında ilaç tedavisi uygulamadıklarını belirten Sarı Gökten, “Çocukta var olan durum çok önemli. Örneğin gördüğümüz çocuğa sadece gelişimsel bir konuşma gecikmesi tanısı koyuyorsak, ailesinde de geç konuşma öyküsü var ve çocuk gelişicek gibi görünüyor, yaşıtlarından geride geliyorsa gelişimsel becerilerini inceliyoruz. Sosyal ve motor becerileri ile ve sözel olmayan iletişim alanlarında sorun görmediysek böyle bir durumda sadece konuşma terapisi, kreş desteği, anne babaların neler yapması ve yapmaması gerektiğini konuşarak tedavi uyguluyoruz. Eğer konuşma bozukluğu olan bir çocuğa ilaç veriyorsak mutlaka yanında psikiyatrik bir durumun var olduğunu söyleyebiliriz” dedi.