Öğretmenler Günü nedeniyle açıklama yapan Türke Eğitim Sen Eskişehir 1 Nolu Şube Başkanı Haydar Urfalı,  “Sevinç ve mutluluklarımızı bahçemizin çiçekleri olan öğrencilerimize yansıtacak hüznümüzü ve kederimizi yine içimize akıtacağız öğretmenler olarak.

Bir Öğretmenler Günü daha gelip böylece geçecek mesleki beklentilerimizi, umutlarımızı ise başka bahara taşıyacağız hep birlikte. Öğretmenlere en büyük mükafatı ise, kalbine dokunarak yetiştirdiği öğrencileri verecektir; yıllar sonra, vatan, devlet ve millet sevdasının yüreğine nakşedildiğini hayatında gösteren ehliyet ve liyakat sahibi bireyler olmakla” şeklinde ifadeler bulundu.

Urfalı’nın konuyla ilgili açıklaması şöyle:                                                                 

“Bugün ülkemizin dört bir yandan kuşatıldığı, milli ve manevi değerlerimize saldırılarak milli birlik ve beraberliğimizin çökertilmeye çalışıldığı bir dönemi yaşamaktayız. Ekonomik, kültürel ve siyasi olarak milletimizin içinde bulunduğu bu durumdan kurtulması ve muasır medeniyetler seviyesine yükselmesi ancak ülkemizi; vatanını, milletini seven, devletine bağlı, milli bilinç ile yetiştirilmiş yeni nesillere teslim etmemizle mümkün olacaktır. Ülkemizin bu karanlık dönemden aydınlık günlere ulaşması, her devirde olduğu gibi bu devirde de eğitime önem vererek, bizlere rehberlik edecek öğretmenlerimizin ışığından faydalanarak gerçekleşecektir.  

Başöğretmen Atatürk; ‘Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır… Bir millet muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır.’ demiş ve öğretmene büyük önem vermiştir. Maalesef bugün yetersiz kaynak, düşük ücret, kısıtlı araç gereç ve ücretli, 3+1 gibi çakılı sözleşmeli statü ile elverişsiz çalışma şartları içinde kendisine verilen kutsal eğitim görevini yerine getirmeye çalışan eğitim neferleri, öğretmenlerimizin durumları ortadadır. İşsizlik, ahlaksızlık, yanlış yönlendirme ve magazin medyası arasına sıkıştırılmış evlatlarımızın içinde bulunduğu durum ve ailelerinin maddi imkânlarının sınırı hepimizin malumudur.

Her şeye rağmen Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri Baş Öğretmenliğini kabul ettiği tarih olan 24 Kasım 1928 tarihine ithafen 1982 yılından beri kutlanan 24 Kasım Öğretmeler Gününün gül bahçemizin bahçıvanları olan tüm öğretmenlerimize ve eğitim çalışanlarına beklediklerini ve umduklarını getirmesi dileklerimizle kutluyoruz.

Öğretmenlerimiz gerek ekonomik gerek mesleki sorunları nedeniyle 24 Kasım’ı buruk kutlamaktadır. Ay sonunu zor getiren, cebindeki son kurşun bile hesabını yapan, borç içinde yaşayan, emekli olmayı bile geliri azalacağı için düşünmeyen öğretmenlerimiz, bu mesleğin toplumda saygın bir konumda olduğuna da inanmamaktadır. Atatürk dönemini en itibarlı dönem olarak niteleyen öğretmenlerimiz, iş güvencelerinin tehdit altında olduğunu düşünmektedir. Mesleki sorunların psikolojik olarak etkilediği öğretmenlerimiz, mesleki sorunlarla da boğuşmaktadır.

Öğretmenlerin onlarca problemi olduğu hepimizin malumudur ancak şu an en büyük problem mesleğin itibar kaybına uğratılmış olduğudur. Birçok problem söz konusu itibar kaybına bağlı olarak yaşanmaktadır. Gerek MEB gerekse tüm kurumlar bu milli problem konusunda ortak davranmalıdır. Çünkü eğitim öğretimin en önemli enstrümanı olan öğretmenin eski itibarlı günlerine ulaşması, bir memleket meselesi olarak görülmelidir. Bu çözülmeden hiç bir eğitim sistemi bir anlam ifade etmeyecektir.

Öğretmenin itibar kaybının yanı sıra, sözleşmeli ve mülakatlı sistem, öğretmenin eğitim sisteminde kararlarda etkisi, liyakat ve kabiliyete bağlı, sağlam bir yönetici atama sistemi, aile birliği gibi problemler ile tüm ekonomik sosyal sıkıntılar bu 24 Kasım'da tartışılabilmelidir.

Öğretmenlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey moral ve motivasyondur. Her düzeydeki yetkililer bunun farkında ve bilincinde olmalıdır. İzlenen yanlış politikalar ile ortaya çıkan uygulamaların ve sendika görünümlü bir satış örgütüne teslim edilen eğitim sistemine verdiği hasarlar ortadadır. Bunların sonucunda öğretmenlik huzuru kalmayan ve huzur arayan bir meslek grubu haline getirilmiştir.

Öğrenmek farz ise öğretmek de bizlere peygamberlerin emaneti, en kutsal vazifelerden bir tanesidir.  Bu vesile ile ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz genç dimağların ülkesine bağlı, milli ve manevi değerlerini bilen bireyler olarak yetiştirilmesi uğrunda, bin bir güçlük içinde, yokluk, haksızlık ve adaletsizliklere maruz kalmasına rağmen yılmadan, yıkılmadan, ilkelerinden taviz vermeden, yolundan şaşmadan, tarihi ve mukaddes görevler ifa eden, geleceğimizi şekillendiren gelmiş geçmiş tüm eğitim neferlerini saygıyla selamlıyoruz.

Türk Eğitim-Sen olarak, her şeye rağmen elleri öpülesi tüm fedakâr, cefakâr, ilim ve irfanı hayatının merkezine alan öğretmenlerimizin ve eğitim çalışanlarımızın 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz. Ülkemizin kurucusu, başöğretmenimiz Büyük Önder Atatürk’ü saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.

Şehit öğretmenlerimizi de unutmuyoruz. PKK tarafından 1993 yılında evi basılarak katledilen Neşe Alten’in, 2017 yılında Batman’da terör saldırısı sonucu şehit olan Aybüke Yalçın’ın, yine 2017 yılında kaçırılıp katledilen Necmettin Yılmaz’ın ve tüm şehit öğretmenlerimizin acısını hala yüreğimizde hissediyoruz. Onlara çok şey borçluyuz. Şehit öğretmenlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.”