Göğüs Hastalıkları Uz. Dr. Mehmet Parlak, zatürrenin havaların soğumaya başladığı dönemlerde daha çok kapalı ve kalabalık mekanlarda geçirilen zaman nedeniyle arttığını belirterek, "Kış aylarında mümkün olduğunca tokalaşmamaya ve kapalı havasız mekanlarda bulunmamaya özen gösterilmelidir" dedi.
Zatürre akciğer dokusunun iltihaplanmasıyla ortaya çıkıyor ve daha çok havaların soğumaya başlamasıyla görülüyor. Vücut direncini kıran faktörler nedeniyle oluşan zatürrenin oluşumunda; stres, yeterince dinlenememek ve düzensiz beslenme etkili faktörler arasında yer alıyor. Memorial Antalya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Mehmet Parlak, 12 Kasım Dünya Zatürre Günü nedeniyle, zatürrenin nedenleri ve korunma yolları hakkında bilgi verdi. Zatürrenin, virüs ve bakteriler başta olmak üzere çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak geliştiğini ifade eden Parlak, "Çoğunlukta vücut direnci zayıf hastaların kendi ağız, boğaz ve sindirim sistemindeki mikropların akciğere ulaşmasıyla meydana gelir. Hastalık ayrıca hasta olanlardan sağlıklı kişilere, doğrudan hava yolu, damlacık veya el temasıyla da buluşabilir. Havadan öksürük ve hapşırık ile yayılabildiği gibi ağız ve burun akıntıları bulaşmış mendil ve kişisel eşyalar aracılığıyla da kişilere geçebilir" diye belirtti.
"EL HİJYENİ BULAŞMA RİSKİNİ AZALTIR"
Havaların soğumaya başladığı dönemlerde daha çok kapalı ve kalabalık mekanlarda geçirilen zaman nedeniyle, hastalığın daha çok kış mevsiminde görüldüğünü dile getiren Parlak, "Zatürrenin oluşumuna yol açan nedenler arasında ileri yaş, diyabet, böbrek, karaciğer rahatsızlıkları ile kanser gibi kronik hastalıklar, sigara ve alkol kullanımı, grip salgınları, uzun süren ameliyat süreçleri, hastanede uzun yatışlar ve mekanik solunum desteği gibi sorunlar yer almaktadır. Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapiler, Crohn ve romatizmada kullanılan ‘akıllı’ ilaçlar da vücut direncini baskılayıcı özellikleri ile zatürre oluşumunu kolaylaştıran nedenlerdir. Öksürük sırasında ağzın ellerle kapatılmasına bağlı olarak mikropla temas eden eller, hastalık için önemli bir bulaş yoludur. Bu nedenle ellerin düzenli olarak yıkanması ve hijyeni önemlidir" diye konuştu.
RİSK GRUPLARI
Parlak, çocukların, yaşlıların, nörolojik rahatsızlığı ve yutma bozukluğu olan kişilerin, kas hastaları ve yatağa bağımlı hastaların, astım, KOAH, amfizem, bronşiektazi, akciğer kanseri ve fibroz gibi solunum yolları ve akciğer doku hastalıkları bulunanların, kanser ve AIDS hastaları gibi bağışıklık sistemi düşük olan kişilerin risk grubunda olduğunu aktardı. Şikayetlerin fark edildiğinde bir uzmana başvurulması gerektiğinin altını çizen Parlak, "Zatürrede ateş, nefes darlığı, öksürük ve kirli balgam, göğüs ağrısı ve öksürükte kan görülebilir. Bunun dışında halsizlik, baş ağrısı, iştahsızlık, eklem ve kas ağrıları, bulantı ve kusma da olabilir. Bu şikayetleri bulunan kişilerin mutlaka bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurması yaşamsal önem taşır. Pnömoni ihmal edilmemesi gereken bir sağlık sorunudur. Erken teşhis edilmesi ve gecikmeden tedaviye başlanılması halinde kişi, sağlıklı bir şekilde yaşamını devam ettirebilir. Hastalık tanısı hastanın şikayetleri, muayenesi, akciğer filmiyle ve kan tahliliyle teşhis konulabilir. Gerekirse balgam ve kan kültürü yapılabilir" şeklinde konuştu.
"AŞI ÖNEMLİ"
Zatürreden korunmak için 7 önemli yönteme de değinen Parlak, "El ve öksürük hijyenine dikkat edilmelidir. Dirseğin iç kısmına öksürülmeli, eller sürekli olarak yıkanmalıdır. Kış aylarında mümkün olduğunca tokalaşmamaya ve kapalı havasız mekanlarda bulunmamaya özen gösterilmelidir. İş veya ev gibi sürekli bulunulan ortamlar sürekli olarak havalandırılmalıdır. Zatürre oluşumunu kolaylaştıran faktörler kontrol altına alınmalıdır. Kronik hastalıklar uygun şekilde takip ve tedavi edilmelidir. Çocuklar, hamileler, yaşlılar, diyabetler gibi risk grubunda olanlara grip aşısını; Eylül, Ekim veya en geç Kasım ayında yaptırılmalıdır. Bağışıklık sistemi yetersiz olan AIDS, kronik böbrek hastaları, organ nakli yapılmış kişilere pnömokok aşısı yapılması önemlidir" dedi.
(İHA)