Küçük Millet Meclisi’nin Mart ayı toplantısında “Kadın Cinayetleri, ceza indirimleri ve çözüm önerileri” konusunda konuşan avukat Betul Duman,   2015 yılı içerisinde 303 kadının “kadın olduğu için” öldürüldüğünü söyledi.

2016 Yılı ocak ayında 36 kadın öldürüldüğünü, yüzlerce kadın her gün fiziksel şiddete tacize ya da tecavüze uğradığını ifade eden avukat Betül Duman, “Kadına yönelik şiddet eylemlerinin ardında sistematik bir duruş var. Bu sebeple kadına yönelik şiddet eylemlerini münferit olaylar olarak değerlendirmek yanlış olur. Devlet toplumdaki hakim durum olan erkek egemenliğini tüm gücüyle çoğunlukla medyayı ve aile kavramını kullanarak korumaya çalışıyor, hem de kadınların canı pahasına” dedi.

Her platformda kadın cinayetlerinin politik olduğunu dile getirdiklerini belirten Duman,  Toplumsal algılar ve kalıplaşmış değer yargıları iktidarın kadını ikinci sınıf gören söylemleriyle perçinleştiğini ifade etti. Yargı görevini yapanlarda bu bozuk algının tortularını taşıdıklarından kadına karşı şiddet suçlarının faili olan erkekler “haksız tahrik” “iyi hal” indirimleri aldığını vurgulayan Duman, “ Kadına yönelik şiddet haberlerinde otomatikman kadının kimliği sorgulanıyor. Kadın ne yapmış da şiddete uğramış, nasıl bir kadınmış, ne giyiyormuş gibi sorular gündeme geliyor. Böylece sanki bazı durumlarda kadının şiddet görmesi ya da tecavüze uğraması normalmiş gibi algılanıyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olamaz.

Bu sebeple ‘özgecan yasası’ demekten vazgeçmeliyiz. Bu toplumdaki makul kadın öldürülürse ya da tecavüze uğrarsa üzülürüz, geri kalanlar zaten hak etmiştir şeklindeki hastalıklı anlayışı kuvvetlendiriyor” diye konuştu.

Avukat Betül Duman, tahrik ve iyi hal indirimlerden örnekler vererek mahkemelerin adeta erkeğin en az ceza ile kurtullması için elinden çabayı gösterdiğini sözlerine ekledi. 

Editör: TE Bilişim