Dünya nüfusundaki artış ve yaşam standartlarındaki gelişme, son yıllarda tekstil tüketiminde ve dolayısıyla tekstil üretiminde önemli bir artışa neden olmuştur. Üretim ve tüketim de meydana gelen bu artış çeşitli çevresel ve etik sorunlara da sebebiyet vermiştir.

Tekstil sektöründeki tüketimin artması moda endüstrisinin yönlendirmesinin sonucudur. Bundan dolayı kadın iç giyim sektörü her yıl kendisini ikiye katlamaktadır. Moda, tanımı gereği değişikliğe ve yeni ürünlere olan talebi artırmaktadır. 80’li yılların sonuna kadar, moda perakendecileri ilkbahar/yaz ve sonbahar/kış olmak üzere genellikle yılda iki koleksiyon sunarken 90’lı yıllara gelindiğinde bu durum tamamen değişmiş, mağazalarda neredeyse her ay yeni ürünler eskisiyle yer değiştirir olmuştur. Bu durum “süper ucuz ve süper hızlı” çağının da başlangıcını oluşturmuştur. Yeni olanın düşük maliyetle elde edilmesi ve çok hızlı eskitilmesi, aşırı tüketime ve bunun getirdiği çevresel, sosyal, ekonomik olumsuzluklara sebep olmakta, tüketicilerin de moda algısının ve beğenisinin hızlı ve suni bir değişime maruz kalmasına yol açmaktadır. Günümüzde hızlı moda, bugün beğenerek alınan bir ürünün birkaç hafta içerisinde modası geçmiş bir atık haline gelmesini sağlayabilen tüketim tabanlı bir düşünce metodu haline dönüşmüştür. Dolayısıyla, kısa vadeli kullanım, sembolik eskime ve artan atık oluşumu ile karakterize edilen hızlı modanın da etkisiyle giyim ve tekstil sektörünün çevresel etkileri çoğalmaktadır.


Modadaki çok hızlı hareketlenmeler ve sezon sayılarının artması gibi faktörler, aynı zamanda tekstil üretimini düşük maliyetle üretim yapan ülkelere kaydırmış ve bu durum çevresel ve sosyal zararların daha da artırmasına neden olmuştur. Gelişmekte olan bu ülkelerde giyim ve tekstil sektöründe; işçilerin tehlikeli ve sağlıksız çalışma koşullarında düşük ücretlerle uzun saatler boyunca çalışması, işçi sendikalarının olmaması, zorla çalıştırılma, psikolojik ve fiziksel istismarların yaşanması, çocuk işçi çalıştırılması gibi yaşanan olumsuzluklar kaygı verici boyutlara ulaşmıştır

Giyim ve tekstil sektörünün neden olduğu çevresel ve sosyal deformasyonlar, tekstil ve moda dünyasını yavaş ancak emin adımlarla toplumsal sorumluluk ve sürdürülebilirliğe ilişkin çaba göstermeye sevk etmiştir. Öncelikle 1980-90’larda kürk karşıtlığıyla başlayan akım, birçok markanın ürünlerinde gerçek kürk kullanımını durdurmuş veya kürk tedarik sürecinde hayvana zarar vermemeyi garantilemiş ve tekstil sektörü de doğal görünümlü yüzeyler oluşturma yönünde teknolojik yenilikleri takip eder duruma gelmiştir.

Yine 90’larda sürdürülebilirlik kavramı giyim ve tekstil endüstrisi ile ilgili yayınlar, fuar ve şovlarda ağırlıklı olarak vurgulanmıştır. 2000’li yılların ortalarından itibaren organik ürünler, adil ticaret olgusu ve yenilenebilir elyaflar popülerlik kazanmaya başlamış ve birçok üretici firmanın, kolleksiyonlarını sürdürülebilirlik esaslarına göre oluşturmasına neden olmuştur.

Onlinegiyim.com ile Giyim Sektörü Analizi

Onlinegiyim uzmanlarından alınan bilgiye dayanarak aşağıdaki sonuçlara varılabilir.
Giyim ve tekstil sektörünün çevresel etkilerini azaltmak, insanlara ve topluma sağlanan faydayı en üst düzeye çıkarma düşüncesiyle birlikte gelişen sürdürülebilir giyim ve tekstil; çevresel ve sosyal kaygılar göz önünde bulundurularak tasarlanmış, imal edilmiş, taşınmış, tüketilmiş ve geri dönüştürülmüş giysi veya tekstil ürünleri olarak ifade edilmektedir. Ürün yaşam döngüsü bağlamında, giyim ve tekstil sektöründe sürdürülebilirliğin sağlanması, hammadde seçimi, imalatı, kullanımı ve elden çıkarma dâhil olmak üzere farklı aşamalarla ilgilidir. Özellikle, malzeme seçiminin çevresel etkileri, imalat sürecinde ortaya çıkan atıklar, ürünlerin nasıl üretildiği ve ambalajlandığı, ulaşımda kullanılan enerji, tüketicilerin ürünleri nasıl kullandığı ve kullanım sonrası elden çıkarma gibi tüm aşamalar ve süreçler sürdürülebilirlik konularını içermektedir.

(kaynak : www.onlinegiyim.com)

Editör: TE Bilişim