Bu gün başbakanımızın konuşmasından bir özet vermek istedim. Bu konuşma metni birçok konuda ki istekler de benzerlik taşıyor. Hatta önerileri de Ülkemizde ki önerilerle aynı. Dinlerken taa eski yıllara gittim örneğin ekonomik ambargo Ecevit döneminde nasıl uygulanmıştı .Biz bunu her zaman söyledik söylüyoruz demek geldi içimden.Tüm bunlara rağmen dinlemediniz..
BAŞBAKAN Erdoğan, "IMF 'seçimleri yapın, seçimlerden sonra sizlerle konuşalım' dediler ve seçimi dahi yaptırmadılar. Aynı şeyi Filistin'de yaptılar. Filistin'de de seçimler Hamas başarıyla çıktı hemen süratle orada da ekonomik ambargoyu uygulamaya başladılar. Bırakın ekonomik ambargoyu uygulamaya başlamayı hemen parlamento başkanını içeri aldılar. Bakan Kurulu üyelerinden bazılarını İsrail içeri aldı ve bunlar hala içeride yatıyorlar. Neredeyse 7-8 yıl oldu. 30 kadar milletvekiliyle beraber şuanda Hamas'ın o milletvekilleri içeride yatıyor. Seçimi kazandılar ve Filistin'de yönetimi onlara vermediler. Bunları belki benim vatandaşlarımın bir çoğu bilmiyor. Acaba Filistin'de ne oluyor. Gerçekten Filistin'de demokrasi çalıştırıldı mı, çalıştırılmadı mı?
"Biz güçlü olmaya mecburuz. Kendi içimizde birbirimizi sevmeye mecburuz. Dayanışma halinde olmaya mecburuz. Bunun için biz tırnaklarımızla kazıyacağız, çalışacağız ve inşallah bu güçlü olan Türkiye'yi de bu şekilde inşa edeceğiz. Tabi demokrasi tabiatı gereği ortaya çıkan tüm sorunların yine demokrasi içerisinde çözülmesiyle gelişir ve olgunlaşır. Aslında demokrasinin kendi içerisinde aşamayacağı hiçbir sorunda yoktur. Eğer akli selim ile düşünürsek bunu görmemiz mümkün. Tabi dünyada bugüne kadar yapılan darbelerde demokrasiyi kurtarmak bir bahanedir. Bir mazeret ve bir gerekçe olarak gösterilmiştir. İşte bu darbe olayında da ne yazık ki asker Mısır'da güya demokrasiyi kurtarmak için böyle bir yola tevessül etmiştir gibi bir bahaneyle karşımıza çıktılar. Batının her zaman bu iki yüzlülüğünün her zaman bir yansımasıdır. Darbeyi gerçekleştiren milli iradeyi katletmekle tatmin olmamış ardından yine dün olduğu gibi milleti katletme girişimlerini başlatmışlardır. Açıkçası bugün Mısır'da ortaya çıkan manzara ne yazık ki otoriter ve baskıcı rejim günlerini dahi aratan bir ihtivaya bürünmüştür ."
Tahrir Meydanı'nda toplanan bir avuç insan bahane edilerek darbe yapılmış ancak Mısır'ın tüm şehirlerinde çeşitli meydanlarda toplanan milyonlarca insanın sivil, demokratik, barışçı eylemleri çok ağır katliamlarla bastırılmaya çalışılmıştır" dedi.
Mısır'da askeri darbenin gerçekleştiği günden bugüne Türkiye olarak bu darbeyi eleştirdiklerini, darbeye karşı yapılan demokratik, sivil, barışçıl gösterilerin haklı olduğunu her fırsatta ifade ettiklerini ifade eden Erdoğan, dünkü yaşanan olayları hala müdahale olarak değerlendiren bir batı ile karşı karşıya olduklarını sözlerine ekledi. Batının Türkiye'yi Mısır'ın içişlerine karışıyor olmakla itham ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Arapların içişlerine niçin karışıyorsunuz diye itham ettiler. Bizi Arapların içişlerine niçin karışıyorsunuz diyenlere ben de buradan sesleniyorum; Suriye ile ilgili olduğu zaman Türkiye'den niye o zaman destek istediniz. Suriye Arap değil miydi ve burada Türkiye'nin tavrını övmek suretiyle Türkiye'yle beraber burada çalışmayı arzu ettiğinizi siz söylediniz. Ama bilesiniz ki Mısır da bizim komşumuz. Akdeniz'de bizim komşumuz ve Akdeniz de müşterek çalışmaları onlarla her zaman yaptık. Tarihi noktada bağlarımız var, medeniyet noktasında bağlarımız var, kültürel noktada bağlarımız var. Tabi buraya yönelikte söyleyeceklerimiz olacaktır. Gelinen noktada Mısır'da sadece demokrasi değil insanlık hedef alınmıştır. Mısır'da demokrasiye ölümcül bir darbe vurulmuş ardından insanlık can çekişmeye başlamıştır. Bir ülkenin ordusunu, askerlerini, polisini ağır silahlarını kendi halkına çevirmesi, meydanlarda adaleti beklemekten başka hiçbir şey yapmayan kendi halkını toplu halde katletmesi içişleridir diyerek asla görmezden gelinemez" şeklinde konuştu.