Bilecik’te "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" kapsamında kentteki STK temsilcisi kadınlar bir araya gelirken, kadınların sesini haykırmaları amacıyla bir dakika alkış yaptılar.

Bilecik Belediyesi bahçesinde düzenlenen etkinliğe İYİ Parti Kadın Kolları, Bilecik Engelsiz Yarınlar Derneği, Rumeli Türkleri Derneği, Bilecik Hayvanları Koruma Derneği, Bilecikspor Yıldız Kız Futbol Takımı, Baştacı Kadınlar Derneği üyeleri katıldı.

Grup adına açıklama yapan Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin’in eşi Serpil Şahin, kendilerinin yaşama hakları ellerinden canice alınan nice kadınların çığlıkları olduklarını anlatarak, "Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü. Kadına yönelik şiddet; cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren fiziksel, cinsel, ruhsal hasarlarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı uygulaması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıştır. Şiddetin hiçbir türü normalleştirilemez, basite indirgenemez. Türkiye; kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa konseyi sözleşmesi, hepimizin İstanbul Sözleşmesi olarak bildiği sözleşmenin ilk imzacısıdır. Ancak bugüne dek İstanbul Sözleşmesi kapsamında kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin acil eylem planları uygulanmamıştır. Aksine söylemlerle, hafifletilmiş cezalarla kadına yönelik şiddetin önü açılmıştır. Sözleşmelere ve yasaya rağmen, Türkiye’de hala her gün kadınlar öldürülmekte, kadına yönelik şiddet artarak devam etmektedir. 2017 yılında 348 kadınımız katledilmişken, 2018 yılında bu sayı 399, içerisinde bulunduğumuz yıl içerisinde bu sayı 377’dir. Ülkemizde her 3 kadından biri fiziksel, psikolojik şiddete maruz kalmaktadır. Bu da göstermektedir ki sadece sözleşmenin imzacısı olmakla yetinilmiş ve sözleşmedeki standartların yasaya ve uygulamaya yansıma açısından yeterli özen gösterilmemiştir. Bizler Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde birçok ülkeden önce, bundan tam 93 yıl önce 17 Şubat 1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile eşitlik haklarımıza kavuştuk. Fakat günümüzde hala kadının eşitliğinin anlaşılamaması çok üzücüdür. Fakat bizler mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Her kadının özgürce, istediği gibi yaşaması için her an mücadelemize devam edeceğiz. ’Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. Kadına şiddet abartılıyor. Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek. Tecavüzcü, kürtaj yaptıran kadından daha masumdur. Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor’ gibi çirkin söylemlerle kadını toplumdan silmeye çalışan bu zihniyetle her zaman savaşacağız. Ülkenin önde gelenlerinin bu söylemlerini bir kenara bırakıp, kadınların hakları için savaşmaya, İstanbul Sözleşmesinin gereklerini yapmaya davet ediyoruz. Biz canice katledilen kadınlarımızın, her gün şiddete maruz kalan kadınlarımızın çığlıklarıyız. Bizler susmayacağız. Kahkahalarımızla, başarılarımızla, üretimlerimizle hayatın tam merkezinde olacağız. Tek bir kadının özgürlüğünün kısıtlanmadığı, şiddete uğramadığı, yaşama haklarının elinden alınmadığı günler gelene kadar mücadelemize devam edeceğiz" dedi.