Haber Kaynağı: Manşet Gazetesi 
Haber: Tuğba Koçal
Son dönemde çocuğa yönelik istismar olaylarında yaşanan artış dikkat çekiyor. Yaşanan çocuk istismarı olayları, çocuğa yönelik cinsel istismar olaylarında yaşanan bu artış aileleri de tedirgin ediyor. Peki, aileler böyle bir durum ile karşılaşmamak için ne yapmalılar? Böyle bir durum ile karşılaşan aileler neler yapmalı? Tüm bu soruların yanıtlarını uzmanlara sorarak aradık.

Özel Ümit Hastanesi Uzman Psikologu Aslı Sarıkardaşoğlu ile çocuk istismarı konusunun çocuk psikolojisi ve sağlığı boyutunu ile yapılması gerekenleri, Baro Çocuk Hakları İzleme Komisyonu Başkanı Avukat Ezgi Akyıl Demircan ile ise konunun hukuki boyutunu konuştuk.

Çocuk istismarı konusunda son yıllara ilişkin en yeni bilgiler, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından, 2014 yılında cinsel saldırıya uğrayan çocukların illere göre sayılarına ilişkin veriler. Buna göre, Türkiye’de 2014 yılında bin 377’si erkek, 9 bin 718’i kız çocuğu olmak üzere 11 bin 95 çocuk cinsel suçlara maruz kaldı. Cinsel suçlara maruz kalan çocukların yüzde 57,6’sını 15-17 yaş grubu, yüzde 23,9’unu 12-14 yaş grubu, yüzde 18,5’ini ise 11 yaş ve altındakiler oluşturdu.
Açıklanan verilere göre cinsel istismara maruz kalan çocukların illere göre dağılımında ilk sıralarda büyükşehirlerin yer alması dikkat çekti. Cinsel suça maruz kalan çocukların illere göre dağılımında İstanbul bin 234 ile ilk sırada yer alırken, İzmir 786 ile ikinci, Adana 528 ile üçüncü sırada yer aldı. Eskişehir ise 64 vaka ile Türkiye sıralamasında 47. sırada yer aldı.


CİNSEL İSTİSMARI AİLE NASIL ANLAR?

Özel Ümit Hastanesi Uzman Psikolog Aslı Sarıkardaşoğlu ile çocuğa yönelik istismarın psikolojik boyutunu konuştuk. Uzman Psikolog Sarıkardaşoğlu, çocuk gelişiminde dikkat edilmesi gereken konular hakkında ailelere önemli uyarılarda bulundu. Sarıkardaşoğlu, böyle bir durumla karşılaşan ailelerin neler yapması gerektiği konusunda da bilgi verdi.


Aileler çocuğunun cinsel istismara uğradığını nasıl anlar?


Aileler böyle bir durumdan şüphelendiklerinde çocuklarının vücutlarını kontrol etmeliler. Vücutlarında bir morluk, bir çizik var mı gibi kontroller yapılmalı. Bir de aniden ortaya çıkan farklı belirtiler olabilir. Bunlar alt ıslatma, kâbuslar görme, anneye aşırı derece bağlanma, beraber uyuma isteği gibi durumlar olabilir. 0-4 yaş çocuklar bunu anlayıp ifade edemez. 7 yaş öncesi somut dönem olduğu için direkt size bunu söyleyemese bile bazı konuşmalarından anlaşılabilir. Daha küçük yaştaki çocuğun, “Amca/teyze beni sevdi mi, bana zarar mı verdi” durumlarını ayırt edebileceği bir dönem değil. Daha büyük yaştaki çocukların ise, oyunlarına yansıyabilir bunun belirtileri. Ya da konuşmalarında bu duruma yönelik kelimeler kullanabilir. Aileler çocukların rutinin dışına çıkan durumlarına dikkat etmelidir.

Anne baba, çocuk büyütürken nelere dikkat etmeli?

Anne böyle durumlarda daha önde görünse de anne kadar babaya da önemli görevler düşüyor. Mesela 3 yaşından sonra, erkek çocuğu baba, kız çocuğu anne tuvalete götürmeli, hemcins ebeveyn banyo yaptırmalı ve banyo yapılırken anne veya baba giyinik olmalı. Çocuk en başta kız ve erkek farkını öğreniyor. “Ben kız, o erkek” farkı çocukta oluşuyor. Karşısındaki çocuğun saçından, giydiği kıyafetten, eteğinden anlıyor cinsiyet farkını. Giydikleri renkten anlıyor, “O pembe giydi, o mavi giydi algısı” oluyor. Mesela bir kız çocuğu için etekle nasıl oturması gerektiğinin öğretilmesi, kimin yanında nasıl hareket etmesi gerektiği gibi ufak ayrıntıların küçük yaşta anlatılması gerekiyor. Erkek çocuklar için de yine özellikle karşı cins arkadaşlarına karşı belirli sınırlara saygılı olması öğretilmeli ve gündelik hayatta çocuğa davranışlarla bu yönde örnek olunmalı.  Çocukta sınırları belirlemek gerekiyor. Çocuk, özelini bilmeli. Bedeninin kendine ait olduğu ve kendi rızası olmadan kimsenin dokunmaması gerektiği benimsetilmeli. Özellikle iç çamaşırı içinde kalan vücut bölümlerine kimsenin dokunamayacağı ve görmemesi gerektiği anlatılmalı. Böyle bir durumda mutlaka ebeveynlere söylenmesi gerektiği tembihlenmelidir. Küçük yaştaki çocuğa dedesi, anneannesi bile olsa “öpebilir miyim” diye sormalı. Bir yerde kısıtlayıp, belli sınırlar çizip bir yerde de “Aman canım o senin deden, o senin teyzen” derseniz o zaman çocuğun kafası karışabiliyor. Mümkün olduğunca çocuklarımıza “Aşkım, sevgilim” şeklinde hitap etmemeliyiz. O dönemler somut dönem olduğu için çocuk bunu ayıramaz. Örneğin çocuğumuzu dudağından öpmemeliyiz. Evde bunu normal gördüğünde, dışarıda bir arkadaşını öyle öpmek ona normal gelebilir. Fakat bu sefer karşı tarafın özelini ihlal edebilir.

Çocuğu cinsel istismara uğrayan, böyle bir durumla karşılaşan aileler ne yapmalı?

Bu çok ağır psikolojik bir süreç olduğu için hafif ya da ağır bir durum hiç fark etmeden her durumda bir uzmana götürmek gerekiyor. Çocuğa ulaşabilecek, bir süre onu dinleyebilecek bir psikologa götürülmeli. Olayın hemen sonrasında belki hemen konuşmayabilir, 3 ay- 6 ay sonra çocuk daha rahat anlatabilir. Bazı durumlarda olumsuz etkilerin çıkması zaman alabilir.  Bu sebeple Belli aralıklarla bu takibin yapılması lazım. Tabi ki adli kurumlara hemen başvurulması gerekir. “Ayıp olur, başkaları ne der, çocuğun adı çıkar” gibi düşüncelerle aileler üstünü örtmeye çalışabiliyorlar. Ama bu çok yanlış. İstismarcının gelecekteki yapabileceklerini engelleyebilmek adına adli mercilere bildirmek çok önemli. Hiçbir durumda istismarcı ile uzlaşılmaması ve yetişkinse cezasını çekmesi, yaşı küçük ise hem psikolojik destek hem de eğitim aldırması sağlıklı bireylerin yetişmesi için çok önemli.

ÇOCUK İSTİSMARINA HUKUKİ PENCEREDEN BAKIŞ

Çocuk istismarı konusunda ailelere hukuki konularda her türlü desteği sağlayan Eskişehir Barosu Çocuk Hakları İzleme Komisyonu, bu konuda önemli çalışmalara imza atıyor. Konuyla ilgili söyleşi gerçekleştirdiğimiz Baro Çocuk Hakları İzleme Komisyonu Başkanı Avukat Ezgi Akyıl Demircan, ailelere çocuk istismarı konusunda hukuki bilgiler verdi.

Çocuk istismarı konusunda Eskişehir’in durumu hakkında bilgi verir misiniz?

Eskişehir hakkında bu anlamda bir sıra veremesem de, diğer büyükşehirlere göre Emniyet, Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve Valilik işbirliği sayesinde çok daha güvenli durumda olduğunu söylemek mümkün. Çocuk istismarı 4 çeşittir. Bunlar, fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik olarak karşımıza çıkar. Buna ihmal de eklenince 5 çeşit mağduriyet durumu vardır. Burada en gizli kalan ise çocuğun cinsel istismarıdır. Konu ile ilgili eldeki kamuya açık son adli istatistikler 2011 yılına aittir ve Türkiye’de işlenen cinsel suçların yüzde 47’sinin çocuklara karşı işlendiğini göstermektedir. Adalet Bakanlığı’nın 2014 verilerine göre ise, her ay adli tıp kurumuna 650 çocuğun cinsel istismarı vakası gönderiliyor.

Hangi yaş gruplarında çocuk istismarı daha fazla yaşanıyor? Okul çağında mı artış gösteriyor?

Avrupa Konseyince başlatılan ve ülkemizde de şehrimiz yerel yönetimlerince kabul edilen “Lanzorette Sözleşmesi”nde de vurgulanan, anaokulu çağına kadarki çocukların istismar oranı daha yüksektir. Sözleşme kapsamında belirtildiği üzere, her 5 çocuktan biri bu mağduriyeti yaşamaktadır. Küçük yaştaki çocuk derdini anlatamayacağı, daha kolay kandırılabileceği için istismarcılarca tercih edilmektedir. Bu oranların ülkemizde de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

Böyle bir duruma maruz kalan aileler hakkını nasıl aramalı?

Böyle bir durumla karşılaşan aileler, mağdur çocuğa olayı defaten anlattırmamalı, öğrendiği veya şüphelendiği an yetkili mercilere (savcılık ve kolluk kuvvetleri) sözlü başvurmaları yeterlidir. Bu başvurular ücretsiz yapılır ve istenirse baromuzun avukatlarınca da hukuki destek verilir.

Çocuk istismarının son yıllarda artış göstermesinin sebebi nedir?

Çocuk istismarının son yıllarda artması mı, yoksa bu konuya daha çok duyarlı olunması ve bilinçlenmenin artması sonucu medya ve kamuoyuna konunun daha çok yansıması mı söz konusu diye düşünmek gerekiyor.  Kanımca farklı açılardan yaklaşmak mümkün. STK’ların ve ilgili kurumların çalışmalarıyla mağduriyetlerin daha konuşulabilir hale geldiğini de söyleyebiliriz. Bu artış çok disiplinler arası bir inceleme gerektiriyor ama temelde bunun sebebini, psikolojisi oldukça bozulan ve (cinsel istismar açısından) cinselliği küçük yaştan itibaren tabulaştıran bir toplum oluşturabilir.

Bu konuda yapılan önemli hatalar nedir?

İstismar vakalarında istismarcıya daha çok, yakın çevre içinde rastlanır. Aileleri çocuklarını, baskı yapmadan gözlemlemeli ve hangi ortamlarda kimlerle iletişim halinde olduğunu bilmelidir. Yine çocuklardaki istismar örneklerini, onlara en yakınları; aileleri, öğretmenleri ve doktorları tespit edebilmektedir. Böyle şüphelerde, vakit kaybetmeden ilgili makamlara, korkmadan-utanmadan bildirimde bulunulmalıdır. Saklamak istismarcılara cesaret verir ve sadece mağdurun daha çok zarar görmesine sebep olur.

Ailelere böyle bir durumla karşılaşmamak için ne gibi önerileriniz olacak?

Çocuğa karşı ihmal de bir istismar şeklidir. Bazen farkında olmadan çocukları ihmal ederek de aslında istismar edebiliyoruz. Temel ihtiyaçlarını karşılamada eksik kalıyor, en başta sevgi gösterirken çocukları şımartmama önyargısını taşıyoruz. Yine aileler çocuğa, kendi kendisini savunabileceği özgüvenini vermeli ancak, her zaman yanında olduklarını da söylemeli ve hissettirmeli. Mutlaka çocuklara iç çamaşırı kuralı ve iyi-kötü dokunma ayrımı anlatılmalıdır. Çocuklar da bilmelidir ki, iç çamaşırı giydikleri bölgeleri mahrem yabancılarca dokunulmaması gereken vücut alanlarından ve kendilerini kötü, kirli hissettiren dokunmalar yanlıştır. Teknoloji çağında olduğumuzu da unutmadan, kontrollü internet kullanımı ve yaşa uygun çizgi filmlerin izlenmesi konularında da ailelerin dikkatli olması, gerektiğinde uzmanlardan destek alması gerekmektedir.

Çocuğu istismarı ile ilgili devlet tarafından ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Artık savcılıkta da yeni uygulamaya geçilmiş olup, çocuk izlem merkezi (ÇİM) modeli uygulanmaktadır. Mağdur çocuğun birden fazla kez olayı farklı kişilere anlatarak defalarca yaralanmasındansa, olayın resmi makamlara bildirilmesiyle mağdur bir kere savcılıkta olayı anlatacak ve bu esnada kayda alınacak, aynı zamanda sosyal çalışmacı-psikolog ve avukat desteği de mağdura sağlanacak. Bu gelişme geç olsa da, yargı sistemimizdeki olumlu gelişmelerden biridir. Ayrıca ASPİM, Milli Eğitim Müdürlüğü, RAM ve yerel yönetimler daimi olarak aileleri ve öğretmenleri bilinçlendirme, psikolojik ve hukuki destek çalışmaları yapmaktadır.

Sizin Baro Çocuk Hakları Komisyonu olarak bu konuda ne gibi çalışmalarınız var?

Baromuzun çocuk hakları izleme komisyonu olarak 30 üye avukat ve stajyer avukatımız var. Üyelerimizle gönüllü olarak birçok projeyi gerçekleştiriyoruz. Çocuk istismarı konusunda önce kendimiz bilinçlenmek adına komisyon içi eğitim aldık. Sonrasında Milli Eğitim Müdürlüğü onaylı okul ziyaretleriyle çocuklara haklarını anlatıyoruz. Aile ve öğretmenlere de istismarı önleme ve istismar sonrası için okullarda ve belde evlerinde hukuki destek veriyoruz. Yine ilgili kamu kurumlarıyla ortak çalıştaylarda ve mevzuat düzenlemelerinde işbirliği yapıyoruz.

Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Çocuklarımıza öncelikle haklarını, onların anlayacağı dilde anlatarak, istismar çeşitlerinden özellikle fiziksel ve cinsel istismara karşı nasıl tepki vermeleri gerektiğini, hangi yaklaşım biçimlerinin istismar içerikli olabileceğini söyleyerek bilinç düzeyi arttırılmalı. Hakkını bilen çocuk, hakkını arayan birey olacaktır. Aileler tarafından çocukta görülen anormal davranışlar olduğunda derhal bir çocuk psikiyatrisi veya psikologuna başvurulmalıdır. Hukuki anlamda destek alınmak istendiğinde ise savcılığa, çocuk polisine veya Eskişehir Barosu Çocuk Hakları İzleme Komisyonumuza ulaşabilirler. Bu anlamda çocuğun anlattıklarına inanmalı ve sorgusuz sualsiz her durumda, onun yanında olduğumuzu fiziksel ve duygusal olarak hissettirmeliyiz. 



AİLELER NE YAPMALI
  • Çocuğun taciz veya tecavüze maruz kaldığının ipucunu verebilecek olan davranışlar ve fiziksel, duygusal belirtiler:
  1. Çocukta içe kapanıklık veya huysuzluk, yatak ıslatma gibi durumlar
  2. Geceleri uyku sorunları, kâbuslar, öfke patlamaları, kendine zarar verme
  3. Bazı mekân veya kişilerden ani korku/çekinme
  4. Yemek alışkanlıklarında azaltma veya çoğaltma
  5. Cinsel organlar hakkında yaşının ötesinde ani bilgi veya tanım artışı
  6. Evden veya okuldan kaçma
  7. Genital bölge, anus veya ağız çevresinde ağrı, renk değişimi, kanama
  8. Tuvalet yaparken ağrı
 
  • Ebeveynler çocuklarına yönelik bir taciz veya tecavüzden şüphelenirse ne yapmalı?
  1. Çocuk sakin bir şekilde, panik olmadan, telaşa vermeden, sinirlenmeden dinlenmeli,
  2. Çocuğa inanılmalı, kendisine olanların onun suçu olmadığı anlatılmalı.
  3. Çocuk, tacizcinin ona tekrar zarara vermesi ihtimaline karşı korunmalıdır.
  4. Susmak veya susturmak yerine, çocuk istismarı konusunda yetkin psikoterapist desteği alınmalıdır.
  5. Olayın açığa çıkması sonrasında çocuğa adli süreçler konusunda bilgilendirme yapılmalıdır.
  6. Çocuğun ailesi tarafından sevilmeye devam edildiğinin hatırlatılması, onun suçunun olmadığı ve ailesinin onu sevmeye devam ettiğinin çocuğa açıkça söylenmelidir.


 
Editör: TE Bilişim