Ülkemizde çevre bilincinin son 15-20 yılda gelişmeye başladığını biliyoruz. Daha doğrusu, çevreyi kaybetmeye başladığımız yıllardan itibaren kıymetini anlamaya başladığımızı da söyleyebiliriz.
Akar suları, havayı, toprağı, denizleri yıllarca kirlettikten sonra anlamaya başladığımız çevremiz için, onu temiz tutabilme adına çeşitli alternatifler üretmeye başlamışız.
Bu konuda Bakanlık bile kuruldu.
Bölgemiz için söylüyorum, Kütahya, ya da Seyitömer kömürlerini evlerde ve işyerlerinde yakarak, havayı az kirletmedik.
Porsuk Çayının her gün ayrı renklerde aktığı çok uzak değil. Kimyasal atıklarla su içersindeki bütün canlıları yok ettik de, sonradan attığımız balıklar bile bu kirliliğe dayanamayıp terk-i diyar ettiler.
Porsuğun kendini temizlemek yerine onu kirleten kaynakları yok etmek çok sonradan aklımıza geldi, şimdilerde tam olmasa da kısmen temiz bir Porsuk Çayı ile birlikteyiz.
Sadece Porsuk çayı mı, Türkiye’nin her yerinde akar sular adeta fosseptik görevini görmedi mi?
Bunlar hep nereye gitti, denizlere. Dolayısıyla denizler de kirlendi.
Ülkenin akciğerleri olan ormanları öyle ya da böyle yakmadık mı?
Yerlerine betonlar dikmedik mi?
Deniz ile ormanların birleştiği o kadar çok sahil şeridimiz vardı ki. Hepsi rant uğruna yok oldu. Şimdi onların yerinde oteller, villalar yok mu?
En önemli varlığımız olan ormanları çatır çatır yakarken, bu ülkenin kurucusu, büyük önder, büyük insan Atatürk’ün Yalova’da bir ağacın dalının kesilmemesi için yaptığı iş hiç kimsenin kulağına küpe olmamış.
Taa 1930’larda gerçekleşen bu olayı duyduk, okuduk ama bu olayın fotoğrafları ilk kez gün ışığına çıktı.
Olayı kısaca hatırlayalım.
“Atatürk, 1930 yılının Haziran ayında Yalova’da köşke gittiğinde orada çalışanlar yandaki çınar ağacının dalının köşkün çatısına vurduğunu, çatı ve duvara zarar verdiğini söyleyerek çınarın köşke uzanan dalını kesmek için izin istediler.
Atatürk ise çınar ağacının dalının kesilmesi yerine binanın tramvay rayları üzerinde birkaç metre ileriye alınmasını emretti.”
Yalova’daki köşkün hikayesini anlatan bu fotoğraflar bir müzayede ile satılacak. Koleksiyoncular için fotoğrafların orijinalleri çok önemli olsa gerek.
Ancak fotoğraflar internet ortamında yayıldı bile.
Ormanlar cayır cayır yakılırken, ormanlık vasfı kayboldu diye satılırken, ağaçlar çatır çatır kesilirken, hele hele, yine Büyük Atatürk’ün Türk milletine armağanı olan Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliğinde bulunan asırlık ağaçlar kesilip yerine Başbakanlık binası yapılırken, ileriyi gören en büyük devlet adamı, en büyük asker, en büyük çevreci kim acaba.
Elbette Atatürk…