Siyaset Bilimci ve Politikacı   Dilara Tambova, yaptığı açıklamada şunları söyledi; "Üzülerek belirtmeliyim ki, Türk toplumunu bekleyen en büyük tehlikelerden biri de sosyal yozlaşmadır. Tabi ki bu yozlaşma; öyle birdenbire ve kendiliğinden meydana gelmiş bir vakıa değildir. Mevcut sistemimize, alternatif bir yönetim modeli geliştirilmeye çalışılmış ve bunun için de öncelikle var olan toplumsal değerlerimiz karşı karşıya getirilerek, çarpıştırılmaktadır.

Oysaki bu ülkenin kurucusu; bundan tam 100 yıl önce, bu değerlerin hiçbirini yadsımamış ve lakin! Muhasır medeniyet ideali, eşit yurttaşlık, her alanda temsiliyet; ilim ve fende ilerleyebileceğimiz ve hiçbir inanç yapısının dışlanmayacağı, yani, laik bir yönetim anlayışı benimsenmiştir. Zira inanç sisteminin, çoklu bir yapı olduğu ve birisinin üzerine inşa edilecek siyasal sistemin, diğerlerini dışlamaya oldukça müsait olduğu da aşikârdır. Bu sebeple! Her dini inanca eşit yaklaşmak ve birbirleri üzerinde, tahakküm ve baskı unsuru oluşturmalarını önlemek adına, en doğru yönetim şekli belirlenmiştir.

Bütün bu gerçeklikler gün gibi ortayken; kimler! Ve neden! Bu ülkenin temel yönetim şekline ve toplumsal huzuruna kast etmektedir. Bu bakış açısından hareketle; toplumumuzun, kasti olarak ayrıştırılmış olması ihtimalini ve bu art niyetli anlayışın, ülkemizde yaratacağı tehlikeyi de yadsımamak gerekmektedir.  Zira başta sosyal medya üzerinden yaratılan, derin ayrışma ve kolay paraya ulaşabilirlik algısı, gençlerimizin zihinlerini oldukça bulandırmaktadır. Öyle ki! Bu, kolay paranın “kirli” olması, ne yazık ki kimseyi rahatsız etmemekte; yozlaşmış ve çürümüş düşünce sistematiği, günden güne toplumda kabul görmektedir.

Bu vaziyetin, çok önemli bir nedeni de siyasilerin topluma kötü örnek olmasıdır. Zira 20 yıllık Ak Parti iktidarında, kendisinden seçilen ve kendine yandaş olan kesimler alabildiğine zenginleşirken, toplumun büyük bir kesimi ise fakirleşmiştir. Keza ülkemizde şu an! Sadece parası olanın siyaset yapabildiği, çürümüş bir sistem hâkim kılınmıştır. Artık! İdeoloji, eğitim, tecrübe, halka yakın ya da mütevazı olma gibi özellikler değerini yitirmiş; genel merkezlerde, milyon dolarların konuşulduğu ve hangi adayın; ne kadar para harcayacağı üzerinden yaratılan algının adına, siyaset denmektedir. Daha da vahim olanı, bunların;  aleni ve kamuya açık beyan edilmesi ve eleştirilmeyi bırakın! Baş tacı edildiği bir siyasal sisteme evirilmiş olmasıdır. Etik ve ahlaki değerler, bir ideoloji ya da bir düşünceye aidiyet veya kendisine oy veren seçmen kitlesine karşı, saygı ya da sorumluluğun zerresi dahi kalmamıştır.

CHP'den MEBönünde 'yeni müfredat' protestosu.. CHP'den MEBönünde 'yeni müfredat' protestosu..

Topluma örnek olacak bu seçilmişler ve ülkeyi yönetenler; gençlerimizin ve gelecek nesillerin yozlaşmasının da baş müsebbidir.  Zira sanal dünyada ortaya çıkan dolandırıcılık ve kara para aklama olaylarının, hiçbirisi tesadüf değildir ve gençlere kötü örnek teşkil etmektedir.  Çünkü artık ülkemizde; eğitimin ve emeğin bir karşılığı olmadığını ve hiçbir gayri ahlaki girişimin de cezalandırılmadığını gören genç nesillerimiz, bu hayat tarzına yönelim göstermekte tereddüt dahi etmemektedir. Keza dini inanca bakış bile örselenmiş; servet ve gösteriş üzerinden tarif edilir hale gelmiştir.  Sonuç olarak! Ak Parti, sadece 20 yılımızı değil, gelecek yıllarımızı da karartmış; bugünkü ekonomik ve demografik tabloya bakıldığında da yakın zaman içinde bir aydınlanma da mümkün görünmemektedir. Bu konudaki kaygılarımı, kamuoyunun dikkatine sunmak isterim.”

Editör: Mustafa YILDIRIM