Birlikte markete gittik, bana istediğim bişi tapmayı önerdi, epeydir hasret kaldığım pirzola olsun dedim. kasap kısmına yanaştık ve tezgahın arkasındaki kasap kalfasına istediğimizi anlattı ve kendisini işaret ettikten sonra bana dönüp kaç tane istediğimi sordu. kilo
değil adedi söylememi istedi ve ben iki elimin tüm parmaklarını gösterdim….
Sen misin o işareti yapan kardeşim soru yağmuruna maruz kaldı… bir günlük iki kalem tüketebileceğimden. Milletinin hakkına göz koymamdan girip hızını alamayıp homurtuyla karışık Barbarian damgasını vurdu. Adedi yarıya düşürüp işimizi bitirip eve dönerken adamların tepkisi konusunda bilgilendim. Bir işci bile toplum yararları için sizi kınarsa o toplum alır başını gider diye kanıya bir kez daha boyun eğdim!!!
Elime su dolu kabı alarak şu duvar dibine dikdiğim bir karışlık çamı sularken çevredeki insanların bu işi yağmura bırakmalarını yorumladım. Bitkiler yağmurla sulanır, hayvanları doğa besler…Vura kıra ve öldürerek Cihan bize boyun eğer… ister barbar desin ister medeni ben böyleyim. Barbarbar bar…
Oysa şu toplum barbar değil tersine vicdanı yumşak. insan canlısı … Yardımsever ve daha medeni toplumların çooook ilerisinde bir yerde. Ve yanlış olan değer yargılarına mahkum olmamız, Kafasına KADER denilen bir kelimeyi iyicene çakmış.
Eğer arabanın freni ihmalden dolayı tutmazsa bu kader, bir insanın üstünden geçerse kadere kısmet ilave edilir. üstüne çöken duvarın yaptığı, başına düşen kiremitin işi alnına yazılmışı yerine getirme araçlarıdır.
Ertesi gün zor ayılan Bekri her defasında fazla kaçırmış olduğunu söyler. Savunması bu cümledir. Garibim kırk yıldır bi türlü kararını bulamaz. Fazla kaçırma onun meziyeti ise yine böyle bir toplumun bir sınırı aşamadığının göstergesidir….
—————————- —————– ——————————
Bazı iş yerlerinde duvarın boş bir yerinde çerçeveler vardır. İçindeki yazılı söze bakar demek istediğini çözmeğe uğraşırız, Ders olur bişeyi doğrular, İçinde mutlaka deneyimler sonucu oluşan doğru vardır.
İşiniz sürerken okuyup oyalandığımız İlke asla kullanılmaz. Unumu eledim eleğimi astım demeğe gelir!!! Örnek mi? Babam terziydi, Prova aynasının yanındaki masanın üzerindeki çerçevedeki resim seneler süresince sararıp soldu. İki kişi vardı resimde birisi peşin veren , görüntüde keyif içinde gürbüz ve neş’eli. Öteki veresiye vere vere ne can kalmış ne mecal, kuru kara ve dert içinde! Kara kara düşünüyor.
Bir gün babama kaldır şunu nasolsa veresiye veriyorsun dedimdi, Kimseyi geri çevirmiyorsun… Benim bu işlere aklımın ermediğini söyledi ve o fotoğrafda geleceğimi görüyorum dedi.
Benim ilim, bilim ile uğraşmamı öğütledi. Rızkını verir rabbimiz dedi zenginliği istediğine verir. İLMİ ise isteyene. Hiç aç kalmazsın. O kör nefis ise bi türlü doymaz!!!