Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı İsmail KUMRU’nunda  katıldığıtoplantıda Bandırma Kent Konseyi 29.Dönem Başkanlığını Adana Kent Konseyi’nden devraldı.Türkiyenin çeşitli il ve ilçelerindenkent konseylerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda Anayasa çalıştayıgerçekleştirildi..

Kent KonseyleriAnayasa çalıştayı buluşmasına,Cumhuriyet halk partisi yerel yönetimlerden sorumlu Genel başkan yardımcısı Ahmet AKIN , Bandırma  Milletvekili Serkan ARI, Bandırma Belediye Başkanı Av. Tolga TOSUN, Erdek Belediye Başkanı Burhan KARIŞIK’da katılım sağladılar.

Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı İsmail KUMRU anayasa  çalıştayı buluşması ile ilgili “ Kent Konseyleri platformu buluşmalarımızda ülke gündemlerine dair düşüncelerimizi önerilerimizi sunuyoruz ,Bandırma kent konseyi ev sahipliğinde ve dönem başkanlığını devraldığı buluşmamızda Kent konseylerimizin yeni anayasadan beklentilerini masaya yatırdık ve Türkiyenin dört bir yanından katılan kent konseylerimiz ve Odunpazarı kent Konseyi adına  yeni anayasa sürecindeki  beklentilerimizi ve  düşüncelerimizi aktarma fırsatı bulduk.Buradan çıkan çalıştay raporunu önümüzdeki günlerde TBMM’yi ziyaret ederek siyasi partilere ve TBMM Başkanlığına ileteceğiz. İlerleyen günlerde gündeme gelecek yenianayasa hazırlıkları ile ilgili önerilerimiz aşağıdaki metindir.

ANAYASADA LAİKLİK

Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek maddeleri uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanmıştır. Anayasada Laiklik ilkesi, farklı inanç ve düşüncelere sahip bireylerin bir arada eşit haklar ve özgürlüklerle yaşayabildiği bir toplumun temelini oluşturur. Din, devlet ve bireyler arasındaki ilişkiler, demokratik hukuk devleti anlayışı çerçevesinde belirlenir. Devlet, laiklik ilkesi ile tüm din, inanç ve mezheplere eşit mesafede olmalı, böylelikle temel insan hakları ve sosyal barış, güvence altına alınmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesi, laiklik ilkesini temel alır. Bu ilkeye göre devlet, din ve inanç işlerinden bağımsız olmalıdır. Ayrıca, laiklik ilkesi, toplumsal cinsiyet eşitliği için de önemli bir zemin sağlar ve karma eğitim sistemi gibi eşitlikçi uygulamaları destekler. Din ve inanç özgürlüğü, vicdan özgürlüğü ve eğitim özgürlüğü laiklik ilkesi ile güvence altına alınmıştır. Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim kurumlarında manevi danışmanlık adıyla gerçekleştirildiği ÇEDES Projesi laiklik ilkesine ve anayasaya aykırıdır. Laikliğin anayasadan kaldırılması, ulusal barışın ve toplumsal uzlaşının yok edilmesi ile eşdeğerdir. İkinci yüzyılına giren Cumhuriyetimizin daha güçlü bir biçimde yaşaması, laiklik ilkesinin anayasada korunması ve devletin tüm kurumlarınca bu anlayışın benimsenerek uygulanması ile mümkündür.

CUMHURİYET KAZANIMLARI

Türkiye'nin, Cumhuriyet yönetimine geçmesiyle birlikte, modern, laik ve çağdaş bir devlet yapısının inşa edilmesi sağlanmış; Cumhuriyet kazanımlarıyla birlikte Türkiye, insan hakları, sosyal adalet ve ekonomik özgürlükler alanında önemli adımlar atmıştır. Ancak, son yıllarda Türkiye'de bazı Cumhuriyet kazanımları ve kurumları; temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, kuvvetler ayrılığı ilkesinin bozulması ve özelleştirmeler ile bazı kayıplar yaşamıştır. Cumhuriyetimiz’in 100. Yılında çağdaş uygarlığın kurum ve kuruluşlarını koruyup geliştirirken, kent konseylerinin de sivil insiyatifler olarak ülkenin çoğulcu geleceğinde haklı yerini alması sağlanmalıdır. Sivil örgütlenmeler, mahallelerden başlayarak örgütlenmeli, cumhuriyet kazanımları sosyal, siyasal ve ekonomik hayatımıza güç vermelidir.

 

SİVİL TOPLUMUN GÜÇLENDİRİLMESİ

Sivil toplumun güçlendirilmesi ve katılımının artırılması, toplumun farklı kesimlerinin taleplerinin dikkate alındığı ve demokratik değerlerin ön planda olduğu bir yönetim anlayışının geliştirilmesine katkı sağlar. Demokratik katılımcılık, çeşitlilik, kapsayıcılık ve toplumsal duyarlılık yaratarak insan hakları ve hukuk sistemini geliştirir, toplumsal dayanışmayı arttırır. Merkezi ve yerel yönetimler, toplumu güçlendirmek için, sivil toplum örgütlenmelerini, mali, ekonomik, lojistik ve sosyal anlamda desteklemeli; çalışma ve örgütlenmeleri önündeki engelleri ortadan kaldırmalıdır. Kent konseylerinin tüzel kişilik olarak tanımlanması, mali yapılarının güçlendirilmesi, sivil toplum kuruluşlarının bir çatı yapısı olarak konumlandırılması, bu konuda eğitimler verilmesi, merkezi ve yerel yönetimleri yönlendirmesi, parlamentoya yasa önerilerinin sunmasının sağlanması, kent ile ilgili alınacak kararlarda görüşlerine başvuru mekanizmalarının yaratılması bu sürece katkı sağlayacaktır. Sivil toplum örgütlenmelerinin önemi milli eğitim müfredatı kapsamında ve üniversitelerde anlatılmalı, bireylerin sosyal sorumluluk projeleri geliştirmeleri ve uygulamaları desteklenmelidir. Ayrıca, sivil toplum örgütleri arasındaki işbirlikleri sağlanmalı, iktisadi işletmeler ve kooperatifler aracılığıyla ekonomik yapılarının güçlendirilmesinin önü açılmalıdır. Sivil toplum örgütlenmelerinin uluslararası standartlara ulaşması için merkezi bir yapılanma kurulmalıdır.

HAK VE ÖZGÜRLÜKLER

ERBALDER’den 3.geleneksel hıdırellez buluşması ERBALDER’den 3.geleneksel hıdırellez buluşması

 Hak ve özgürlükler, bireylerin doğuştan sahip oldukları temel hakları ve özgürlükleri ifade eder, demokratik bir toplumda insanların özgürce yaşamasını, düşünce ve inançlarını ifade etmesini, adaletli bir yargı süreci ile hukukun üstünlüğü ilkesi ile korunmasını sağlar. Anayasa, bu temel hakları ve özgürlükleri koruyan ve güvence altına alan bir çerçeve sunar ve devletin bu hakları güvence altına almakla yükümlü olduğunu belirtir. Ancak, bu hakların sadece anayasa ve yasalar ile garanti altına alınmasının tek başına yeterli olmadığı açıktır. Devletin tüm kurumlarının bu yasaların uygulanması için hukukun üstünlüğü ve eşitlik ilkelerini özümseyerek çalışması zorunludur. Anayasanın yeniden yapılması sürecinde toplumu oluşturan tüm yapı taşlarının görüşlerine başvurulması ve tüm dezavantajlı kesimlerin beklentilerinin değerlendirilmesi önemlidir. İnsan haklarını güçlendirmenin bir yolu da insanın içinde yaşadığı doğa ve çevreyi koruması ve güçlendirilmesine yönelik düzenlemelerin anayasal teminat altına alınması gerekliliğidir. Anayasanın 127. Maddesinde yerelde yerinden yönetim ilkesinin esas olduğu açıkça ifade edilmektedir. Yerinden yönetim ilkesi yerelde yaşayan halkın ihtiyaçlarının taleplerini dikkate alınmasını gerektirir. Çağdaş bir demokraside toplumsal uzlaşının sağlanması doğacak çatışmaların giderilmesi ancak evrensel ilke ve yönetsel kuralların yasalarla güvence altına alınarak toplum yaşamına aktarılması ile mümkün olabilir. Bu bağlamda Cudi’den Milas’a, Akbelen’den, Karaburun Foklarının yaşam alanlarının korunmasına, ormanlarımızın ve doğamızın çıkarlar uğruna yok edilmesinin önüne geçilmesi ve diğer tüm kent kararları için sesini duyurmaya çalışan varlığını göstermek isteyen protestoları ile kamunun yönetsel tasarrufuna karşı katılımcı iradesini ortaya koyan sivil insiyatifin dayatmacılığa karşı duyurmak istediği seslerine yönetenlerce kulak verilmesi gerekir. Anayasanın 127. Maddesinde yerelde yerinden yönetim ilkesine yer verilmiştir. Bu kapsamda yerel yönetimlerin seçimle gelen yöneticilerin ancak ve ancak seçimle belirlenmesi yerel demokrasinin çalıştırılması hususunda uygulama kanunlarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Yerelde merkezi idarece kayyum atamasıyla sürdürülmekte olan yerel yönetim uygulamalarından vazgeçilmelidir. İç hukukumuz anayasaya uygun düzenlenmelidir. Uluslararası sözleşmeler tüm hukuk normlarının en üstünde ve parlamento onayı ile hukuk sistemimizde yer alır. İstanbul sözleşmesinde olduğu gibi uluslararası sözleşmelerden de tek taraflı irade ile çıkılmamalıdır.

Editör: Mustafa YILDIRIM