Eskilerden yazıyorum ya! Kim görse bana geçmişe duyduğu özlemi yansıtıyor, yansıtılanlar içerisinde bir tek “Mendil” yok.
Çoktan unutulmuş mendil, yerini kâğıt almış. Çarşıda pazarda, her yerde kâğıt mendil bulmak mümkün. D emetlenmiş paketlerde… SİL AT.
Kenarları koyu renk çatkılı, mutlaka beyaz veya beyaza yakın poplin mendilimi kendimi bildim bileli cebimde taşıdım. Hem de iki adet.
Birisi burnumundu, diğeri de elimi yüzümü silmek için. Ta ki kâğıdı çıkana kadar. Çünkü yıkanma, ütülenme derdi vardı.
İlkokula başladığımda önlüğümün her iki cebine konan bez parçalarına, mendile alışmam zor oldu. Silgi ile yan yana konan mendillerimizi her pazartesi sıranın üzerinde teftişe korduk. Ellerimizde üzerinde temizlik kontrolü yapılırdı. Ki; hiç aferin almadım.
Üstelik çantamdan çıkan sapan ve sapan taşları dolayısıyla öğretmen hakkımda genel kanaatini vermişti.
Neyse bir devir geçti mendilde unutuldu, beni değerlendirenler de rahmetli oldu.
Eskişehir’de önlüğümüz mendilimiz gibi tarihte kaldı.
Çok dedik “Eskişehir’i doğal hali ile bırakıp şu ötedeki BOZDAĞ eteklerine yeni bir kent kuralım” diye.
Kimse kulak asmadı. “Eskiye yama kar etmez” dedik, gelecekte çok sıkıntı çekeceğiz dedik.
Yol dedik, park dedik. Dedik de dedik. Duyuramadık! Muttalip Caddesi’nin bitiminde bir mezarlık vardı bilirsiniz.
Tamam, işte o mezarlık.
Çok güzel semt parkı olurdu. Oldu da ama gelin görün içinde hiç insan göremezsiniz.
“Neden mi?” bellidir nedeni, bizim insanımızın inancı da bellidir.
Ölüsünü çiğnemez, park da olsa çekinir. Dolayısıyla parklığını yapamaz. Kenarından geçer gider insanlar.
Belki elli-yüz sene sonra! Park olarak değerlendirilir ama artık çok derim ben. Bilirim Reşadiye Camii’nin ötesi, TEDAŞ da eski mezarlıklardır.
Reşadiye garipler mezarlığı işletmesi ise “Maşatlık” denilen Ermeni ve Gayri Müslim Mezarlığı…
Ve Yedilerde çok eskiden mezarlıkmış, park olarak değerlendirilmiş.
Mendilden başlamıştık. Gözyaşı ile ilgili mendilleri yazacaktık, daldık mezarlığa gittik.
Eskişehir’i eski hali ile bırakıp YENİ-ŞEHİR oluşturacaktık, olmadı, kente kent ekledik.
Yeni kent, batı kent ve insanın saplantıları hayal olup kalıyor.
Mendil gibi!
Gurbete gidene artık yalnızca el sallanıyor!
Poplin Mendilden söz edip veda ederken salladığımız mendilden yana bir satır yazıp bıraktık, olmadı tabi… Veda ederken sallanan mendiller ipek mendildi, o ancak süs olarak kullanılırdı, ceketlerin sol üst ceplerinde!
O dönemde bayanlar tayyör, etek giyerlerdi ve ceketin mendil ceplerinde beyaz çevresi el işlemesi “OYA”, beyaz mendille gözyaşlarını silerler ve vedalaşırken sallarlardı.
Türkü yakılmıştı mendil için, şarkısı vardı. Evet, mazide kaldı. Eskişehir gibi. Şimdi özlem duyuyoruz ancak.