Konu hakkında Kartal Kavşağı’nda açıklama yapan Türk Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi

               Yönetim Kurulu adına Hasan Atak, “Askeri Fabrikalar ve Tersaneler ülkemizin geçmişten bugüne Savunma Sanayinin Millileşmesi adına önemli işlevler görmektedir. Bazı Askeri Fabrikalarımızın ve Tersanelerimizin yaşı Cumhuriyetimizle eşittir. O nedenle bugün Savunma Sanayinde yüzde 80’lere yaklaşan millileşme oranlarında Askeri Fabrikalarımızın ve Tersanelerimizin büyük katkısı vardır. Ülkemizde vakıf şirketlerinde ve özel şirketlerde savunma sanayinin gelişmesine, üyelerimiz önemli katkılar vermiştir.

Savunma sanayisinde gücü olmayan hiçbir devlet ekonomik bağımsızlığını sürdüremez. Savunma sanayisinde elde edilebilecek güç, ülkenin sadece dışarıdan askeri teçhizat, araç, savaş uçağı, helikopter ve savaş gemileri almasıyla mümkün değildir. Ülkemizin kalkınmasını sağlayacak katma değeri yüksek milli teknolojilerin geliştirilmesi ile mümkündür. Bu da tamamen kendini yetiştirmiş tecrübeli ve kalifiyeli personellere bağlıdır.  Askeri harcamaların Türkiye'de her geçen gün artmasına rağmen bu harcamaların tecrübeli ve kalifiye çalışanlara yansımaması başlı başına bir sorundur.

Bizler savunma sanayiinde Türkiye’nin en büyük ve en önemli uçak bakım, onarım fabrikalarının biri olan 1’inci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü bünyesinde 1936 yılından beri faaliyet gösteren işçiler olarak milli mühimmatların, ünitelerin ve podların HVKK envanterindeki muharip uçaklara (F-16, F-4, F-5 vb.) entegrasyonu konusunda tek yetkili kuruluş olarak çalışmaktayız. Bu kapsamda uzun yıllardır başta milli mühimmatlar (GÖKTUĞ, HGK, KGK, SOM, Minyatür Bomba, TEBER vb.), podlar (TARP, ASELPOD, EHPOD, EDPOD vb.)  ve üniteler (Milli IFF, Kement vb. ) olmak üzere birçok milli ve yerli ürünün entegrasyonunu ve uçakların modernizasyonunu gerçekleştirmiştir. Bu geliştirme, entegrasyon ve sertifikasyon faaliyetleri Türk Harb İş Sendikası üye işçileri olan savunma sanayii personeli tarafından, uçakların harekat uçuş yazılımlarının değiştirilmesi dahil birçok zorlu ve kalifiye emek gerektiren süreçler sonucunda gerçekleşmektedir.

Son yıllarda Savunma Sanayisi işçilerine verilen ücret artışlarına bakacak olursak iş barışını bozan, tecrübeye önemini kaybeden ve eşitsizlikler yaratan bir durum ortaya çıkmıştır. Çoğunluğun çıkarı için nitelikli işlerde çalışan ve dünya ölçeğinde emsalleri ile karşılaştırıldığında ücretleri ciddi anlamda aşağıda olan kalifiyeli azınlığın hakları görmezden gelinmiştir. Tecrübeye ve öğrenime değer verilmediği açıkça gösterilmiştir. Özellikle savunma sektöründe çalışanların diğer sektörlere göre çok daha kalifiye, yapılan işin ise çok daha önemli ve riskli olmasına rağmen bunların görmezden gelinerek uzun zamandan bu tarafa ısrarla yeterli, kalıcı tedbirlerin alınmıyor ve çözüme kavuşturulmuyor olması aslında savunma sanayinde çalışanlara kamuoyunda anlatıldığı gibi yeterli önem verilmediğinin bir göstergesidir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.

Bunca emek veren, fedakârlık gösteren, yaptığı işe bilgisini birikimini ve yüreğini koyan üyelerimiz ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları çok derinden hissetmektedirler.

İşyerlerimizin çoğunluğunun metropol şehirlerde olduğu göz önüne alındığında üyelerimizin yaşam koşulları artan gıda, kira, akaryakıt fiyatları karşısında ağırlaşmış, katlanılamaz ve dayanılamaz bir hale gelmiştir.

Bizler ekonomik krizlerde korunma, desteklenme, refah seviyemizin artmasını beklerken bu gerçekleşmemiş ülkemizin genel ekonomik durumu ve önüne geçilemeyen enflasyon nedeni ile maaşlarımız tarihte ilk defa bir kaç ay içerisinde büyük bir erozyona uğramıştır. Son dönemde, döviz kurlarındaki artışlar, artan akaryakıt fiyatları, KDV, ÖTV ve harçlara yapılan zamlar ve bunlara bağlı olarak tükettiğimiz tüm temel ihtiyaçlarımıza gelen zamlar, vergi adaleti yerine vergi adaletsizliği yaşanması biz emekçileri olumsuz yönde etkilemekte, yaşam kalitemizi düşürmekte, geçinemez, barınamaz hale getirmektedir. Ardı arkası kesilmeyen zamlar alım gücümüzü düşürürken ısrarla buna karşı olarak tedbir alınmıyor olması hepimizi canından bezdirdi.

Yaptıkları işin niteliğine baktığımızda Türk Harb-İş Sendikası üyelerimiz aynı işkolunda, özel sektörde ve vakıf işletmelerinde çalışan emsallerine göre çok daha düşük ücret almaktadırlar. Bu yüzden de işyerlerimizdeki tam nitelikli ve kalifiye işgücü daha iyi ücret alabilmek için işlerinden istifa etmekte ve özel sektöre doğru bir yöneliş yaşanmaktadır.

Eskişehir için müjdeli haber Eskişehir için müjdeli haber

Daha vahim olanı ise milli savunmamızın bel kemiği bu işyerlerinde çalışan kardeşlerimize çeşitli aracı ve vesilelerle yurt dışından iş teklifi ve talepleri gelmekte olup ülkemizde yıllardır dillendirilen beyin göçüne de yenileri eklenmektedir. Bir yandan savunma sanayiinde birçok başarı ile övünürken bir yandan bu başarıyı getiren bu başarıda en büyük pay sahibi olan biz çalışanların seslerine kulak verilmemesi kabul edilemez. Geçmiş dönemlerde yaşanan kayıpların telafisi için ek zam yapılması ve reel gelir artışı sağlanabilmesi için maaşlara refah payı eklenmesi şart olmuştur. Savunma Sanayii işçilerinin yoksulluk sınırı altına düşen ücretlerine acilen savunma sanayii destek primi verilmesi şart olmuştur. Gelir vergisinde adil bir düzenleme getirilmesi, ücretlerimizdeki vergi dilimlerinin yeniden düzenlenerek yüzde 10 olarak sabit bırakılması şart olmuştur.

Bu nedenle Millî Savunma Bakanlığına bağlı Askeri Fabrikalar ve Tersanelerimizde çalışan arkadaşlarımızın ücret ve diğer özlük haklarının iyileştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması yönündeki talebimizi Türkiye’ye duyurmak adına ülkemizin dört bir yanında olduğu gibi bizde buradan Türk Harb İş Sendikası Eskişehir Şube Yöneticileri olarak Ankara’ya yürüyüşümüzü başlatıyor ve taleplerimiz yerine gelene kadar hukuki meşru sınırlar içinde emekten gelen gücümüzü kullanarak eylemlerimize devam edeceğimizi tüm kamuoyuna saygılarımızla arz ediyoruz.”