AGİT PA Genel Kurulu’nda Ermenistan Delegasyonu Ani Samsonyan’ın 24 Nisan çağrısı üzerine Türk Heyeti Başkanı Nabi Avcı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 15 Ekim 2015 tarihindeki kararını hatırlattı. Avcı, Türkiye’ye karşı bir nefret söylemi kullanıldığından bahsederek Türkiye’nin Ermenistan’a karşı yürüttüğü yapıcı politikaya üçüncü ülke milletvekillerinden destek istedi.
Fas’ın Marakeş kentinde gerçekleştirilen AGİT PA Sonbahar Genel Kurulu sert tartışmalara sahne oldu. Önceki gün sona eren genel kurulun ilk günlerinde Güney Rum Yönetimi ve Türkiye heyetleri arasında Kıbrıs sorunu ve Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları nedeniyle bir tartışma yaşanmış; Türk Heyeti Başkanı Nabi Avcı, Kıbrıs’ta yaşanan çözümsüzlüğün sorumlusunun Rum yönetimi olduğunu belirtmişti. Genel kurulun son gününe gelindiğinde bu kez Türkiye ve Ermenistan heyetleri sözde Ermeni soykırımı tartışmasında karşı karşıya geldi.
Genel kurulda konuşan Ermenistan Delegasyonu Ani Samsonyan, 104 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde bulunan bir buçuk milyon Ermeni’nin Türkler tarafından öldürüldüğünü belirterek İtalya Temsilciler Meclisi’nin “Sözde Ermeni Soykırımını” tanıdığını ve Fransa’nın 24 Nisan 2019 tarihinde ise “Sözde Ermeni soykırımını” anma günü ilan ettiğini ifade etti. Samsonyan’ın yaşananları katliam olarak nitelendirerek parlamentoları bu hususta birlik olmaya davet etmesi üzerine, AGİT PA Türk Heyeti Başkanı ve Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Nabi Avcı Ermeni delegasyona cevap vermek üzere söz aldı.
“Türkiye ve Türkleri kötü niyetli göstermeye çalışan nefret söyleminin sürekli olarak kullanılmasını esefle karşılıyoruz.”
Nabi Avcı genel kuruldaki konuşmasında, soykırım suçunun uluslararası hukukta açıkça tanımlandığından bahsederek 1948 Sözleşmesi’nde bir olayın soykırım olup olmadığına ancak yetkili bir mahkemenin karar verebileceğini, bu mahkemenin de suçun işlendiği bölge mahkemesi veya taraflarca yetkisi tanınmış uluslararası bir mahkeme olarak tanımlanması gerektiğini belirtti. Nabi Avcı konuşmasına şu sözlerle devam etti: “1915 olaylarına ilişkin akademik ve siyasî uzlaşmadan da bahsetmek de söz konusu değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 15 Ekim 2015 tarihinde verdiği karar dönüm noktası sayılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı, siyasî kazançlar amacıyla tarihin ve uluslararası hukukun sömürülmesine ve çarptırılmasına karşı güçlü bir cevap teşkil etmektedir.
Terör eylemlerinin yüceltilmesinin yanı sıra bazı politikacılar ve diasporayı kullananlar tarafından Türkiye ve Türkleri kötü niyetli göstermeye çalışan nefret söyleminin sürekli olarak kullanılmasını esefle karşılıyoruz. Ermeni terör tehdidini sürekli canlı tutmak için kullanılan bu tarz söylemleri ve eylemleri sorumsuzca ve tehlikeli buluyoruz.”
Nabi Avcı’dan Destek Çağrısı
Prof. Dr. Nabi Avcı, üçüncü ülkelerin milletvekili ve hükûmetlerine de çağrıda bulunarak; siyasî amaçlar için tarihsel bir tartışmayı sömüren girişimlere karşı çıkmak ve bunlara karşı sorumlu tutum sergilemek, sistematik bir propaganda savaşı yapmak yerine, Ermenistan hükümetinin diyaloga girmesi için baskı yapmak, diaspora Ermeni örgütlerini katı tutumlarından vazgeçmeye ve bunun yerine daha yapıcı bir yaklaşımı teşvik etmek noktasında katkıda bulunarak Türkiye’nin bu süreçte izlediği yapıcı politikaya destek olmalarını talep etti.
Avcı, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Tarihin siyasallaştırılmaya çalışılması ne gerçeği araştırmaya yönelik yapılması planlanan akademik çalışmalara ne de Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yönelik yeni girişimlere yardımcı olacaktır. Tek taraflı ve tartışmalı bir tarih anlatımına dayanılarak verilen parlamento kararları ya da açıklanan siyasî ifadeler, sadece aşırı milliyetçi sert propagandalara hizmet etmekle birlikte iki ülke arasındaki uzun yıllara dayanan uzlaşma sürecini baltalamaktadır.”