Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Hamit Güçlüer 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle basın açıklaması yaparak 14 Mart’ları neden bayram olarak kutlamadıklarını açıkladı.

Yılda 630 milyon muayene, 115 milyon acil servis muayenesi, yaklaşık 6 milyon ameliyat  yapıldığını belirten Dr. Güçlüer, “Türkiye’de AKP Hükümeti döneminde 2003 yılında başlatılan ve 15 yıldır uygulanan “Sağlıkta Dönüşüm Programı”  nedeniyle hastalar, hekimler ve diğer sağlık çalışanları zor durumdalar. Bugün artık iflas ettiği açıkça gözüken Sağlıkta Dönüşüm programı, sağlık hizmetinin temel ilkeleriyle bağdaşmayan içerikleri nedeniyle sağlık alanında önemli sorunlar yaşanıyor” dedi.

Mevcut programla, sağlık hizmeti, bolca tüketilen ve üzerinden kar edilen bir “nesne”ye dönüştüğünü belirten Eskişehir Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Hamit Güçlüer şunları söyledi:

“ Bu sistem İnsanların daha çok hastalanması, çok hastaneye gitmesi, çok tetkik yaptırması, çok ameliyat olması, çok ilaç kullanması ve tabi ki tüm bu süreçlerde  sayısız katkı ve katılım ücretleriyle cebinden daha çok para harcaması üzerine kurulmuştur. Kamuda ‘performans’ sistemi, özel sektörde ise ciro ve kar baskısı sağlık hizmetlerini şekillendirmiştir.

 Muayene, ameliyat sayıları, ilaç tüketimi, tetkik sayıları son 15 yılda  katlanarak artmıştır. 

3-5 dakika süren muayeneler, uzayan hastane kuyrukları,  günde 120 hasta ‘bakan hekimler’  niteliksiz sağlık hizmeti tablosu olarak karşımızda bulunmaktadır. Acil servisler Dünya’nın hiçbir yerinde olmadığı kadar yoğun ve içinden çıkılmaz haldedir. Kar amacına odaklanan sağlık sistemi sadece yoksul yurttaşlarımızı değil, oluşturduğu güvensizlik ortamı nedeniyle ödeme gücü olan yurttaşımızı da tedirgin eden noktaya ulaşmıştır.

 Döner sermeye ile işletilen sağlık kurumları iflasın eşiğine gelmiştir;

Kamu Özel Ortaklığı modeliyle yapılan şehir hastanelerinde yüksek kiralama bedelleri ve yüksek hasta doluluk garantileri ile kamudan özel sektöre yüksek miktarda kaynak aktarılmaya başlanmıştır. Şehir hastaneleriyle çalışma modelleri değişmeye başlamış, sözleşmeli ve taşeron çalışma ağırlıklı  bir model uygulanmaya başlanmıştır.  ‘Şehir hastaneleri’ modeliyle sağlıkta özelleştirmenin farklı ve çapı daha büyük bir uygulaması yeni bir aşamayı göstermektedir.

Sağlıkta Dönüşüm Programıyla birlikte koruma, tetkik ve tedavi süreçlerinde tıbbi gerekliliklerden çok, ‘müşteri memnuniyeti’ ve  iyi otelcilik hizmeti sunulması öne geçmiştir

GSS primleri ve katkı paylarını ödeyemeyen hastalar acil servislere yönelmektedirler.

Yeterli sayıda ve nitelikte eğitici olmadan, fiziksel ve teknolojik donanım gibi alt yapı olanakları sağlanmadan tıp fakülteleri açılmış, SUT, performans ve döner sermaye uygulamaları ile üniversite hastaneleri iflasın eşiğine gelmiştir.

Türkiye ciddi biçimde niteliksiz tıp ve sağlık eğitimi sorunuyla karşı karşıya bırakılmıştır.

Ülkemizin eğitim - bilim alanının önde gelen akademisyenleri barış imzacısı oldukları için haksız ve hukuksuz şekilde akademiden ihraç edilmişlerdir.

Üniversitelerde nitelikli eğitim ve akademik çalışmalar sürdürülemez hale getirilmiştir.

İyi hekimlik, akademik ve mesleki bağımsızlık, nitelikli tıp eğitimi savunusu, bugün hocalarımızla birlikte akademiden uzaklaştırılmıştır.

Son dönemde muhalif olarak bilinen tıp öğrencilerinin  hekimlik yapmaları engellenmektedir, Tıp fakültesinde bir öğrenci kulübünün faaliyetlerine katılmak olumsuz güvenlik soruşturması için yeterli olabilmektedir.  Güvenlik soruşturması olumsuz gelen Yeni mezun Hekimlerin ve TUS'u kazanmış asistan hekimlerin atamalarının yapılmayarak, hem çalışma hem de eğitim hakkı engellenmektedir. Bu genç hekimlerden işsiz bir hekim ordusu yaratılmakta ve  bu alanda ciddi düzeyde bir emek sömürüsünün koşulları oluşturulmaktadır.

Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) kapsamında kaynakların ‘etkili ve verimli’ kullanılacağı iddiasıyla getirilen Kamu Hastane Birlikleri (KHB) yapılanmasının ömrünün sadece 6 yıl sürmüştür.

 Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Birliği modelini terk etmek zorunda kalmış olsa da, toplum sağlığını korumanın ve nitelikli sağlık hizmeti sunmanın yerini performans ölçütlerini tutturmaya, kâr elde etmeye bıraktığı mevcut sağlık sistemi üzerinde bir değişikliğe gitmemiştir.

SDP’nin sağlık alanında oluşturduğu tahribat giderek hem sağlık çalışanları hem de halk tarafından daha yoğun olarak hissedilmektedir. Bu tahribata son verilmesi ve sağlıkta piyasacı yaklaşımdan vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha paylaşıyoruz.

Sağlık çalışanlarının acilen çözülmesi gereken birçok sorunu mevcut.

 Ücret yetersizliği ve adaletsizliği, çalışma barışının bozulması, ağır çalışma koşulları,

 Uzun, esnek çalışma dayatmaları, angaryalar, kaydırılmış akşam mesaileri, mesleki tatminsizlik, meslekte yükselmelerde kayırmacılık, liyakatin dikkate alınmaması ve belki de en kötüsü sağlık çalışanlarına yönelik şiddet.

Bütün bu nedenler çalışma barışımıza, mesleğimizi iyi yapmamıza, kendimize ve ailemize zaman ayırmamıza engel haline geldi.

Geleceğimizden umutsuz hale geldik.

İyi eğitim alamıyoruz.

Nitelikli sağlık hizmeti veremiyoruz.

Sağlık sisteminin kendisi sağlık için tehlikeye dönüştü.

 Türkiye 14 Mart’a kısaca özetlemeye çalıştığım bu sorunlu ortamda giriyor.

 Her yıl çeşitli zamanlarda; özellikle 14 Mart tarihi yaklaşırken, başta Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Sağlık Bakanı olmak üzere yetkili ağızlardan ‘Sağlık çalışanlarına müjde’ diyerek çeşitli vaatlerde bulunmaktadırlar. Aynı başlıklar ve aynı cümlelerle tekraren basına yansıyan bu vaatler bir türlü gerçekleştirilmemektedir.  ‘Artık vaat dinlemek istemiyoruz’, sorunlarımıza çözüm talep ediyoruz.

14 Mart’a yönelik öncelikli taleplerimiz:

--Hekim ve sağlık çalışanlarının fiili hizmet zammının kanunlaşması

--Hekim ve emekli hekim ücretlerinde artış

--Sağlıkta şiddet yasasına ilişkin düzenlemelerin bir an önce yaşama geçirilmesi

--Haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen hekimlerin görevlerine iade edilmeleri,

--Güvenlik soruşturmaları nedeniyle bekletilen ya da ataması yapılmayan tüm hekimlerin görevlerine başlatılması

Bu  talepler etrafında birleşerek, 14 Mart’ta sağlıklı yarınlar ve daha güzel bir Türkiye için,

İyi hekimlikten, özlük haklarımızdan, demokrasi talebimizden vazgeçmeden,

Nitelikli sağlık hizmeti sunma çabalarını her şart ve durumda sürdüren tüm meslektaşlarımın 14 Mart Tıp bayramını kutlarım.”

Editör: TE Bilişim