Söyleşi: Tuğba KOÇAL

CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Atilay Dalgıç, kendisi ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide, gündeme ilişkin sorularımızı yanıtladı. Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet Ataç arasında yaşanan krizi değerlendiren Dalgıç, iki belediye başkanı arasında kavga ya da küslük olmadığını söyleyerek, AK Partililerin bu durumu fırsata çevirmek istediğini ifade etti.

AK Parti açığı buldu, oradan saldırıyor

CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Atilay Dalgıç, kendisi ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide, gündemdeki konuları değerlendirdi.

Siyasete ne zaman girdiniz anlatır mısınız?

1968 Çifteler doğumluyum. 1999’da Demokratik Sol Parti’de aktif siyasete başladım. Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet Ataç’ın DSP’den ilk seçildiği dönemde partinin yönetimindeydim. Yani siyasete Büyükerşen ve Ataç ile birlikte başladım. 2001 yılında CHP’ye üye oldum. 3 dönem il yönetiminde bulundum, çok kısa bir dönem il başkanlığı yaptım. Partinin her kademesinde görev aldım. Şu anda da CHP Tepebaşı İlçe Başkanlığının yanı sıra, Büyükşehir Belediyesi ve Çifteler Belediyesinde meclis üyesiyim.

“İKİ BELEDİYE BAŞKANI ARASINDA BİR KAVGA, KÜSLÜK GÖRMÜYORUM”

Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet Ataç arasında yaşananlar gündemde. Söyleşiye bu konu ile başlayalım istiyorum. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Ben iki belediye başkanı arasında bir zıtlaşma, bir kavga, küslük görmüyorum. İki ayrı belediye başkanının her konuda uzlaşmasını beklemek yanlış. Tartışılan konu, sadece bakış açısı farklılığı. Bu da nerde başladı? 1/25 binlik planlar yapılırken, Satılmışoğlu’na yapılacak sanayi sitesi, Espark’ın yanındaki alan ve şimdi Yeşiltepe konusu... Bunların hepsi belediyecilik ile alakalı konular. İki ayrı belediye başkanının iki ayrı görüşü olabilir. Aralarında şahsi bir kavga yok. Onlar çok eskiden tanışıyorlar, birlikte girdikleri kaçıncı seçim… Yine birlikte seçime giderler. Sanıldığı gibi aralarında bir küslük yok, yine beraberler.

FİKİR AYRILIĞI DEMOKRASİ ÖRNEĞİ

Türkiye’de siyasetin ana sorunu bireyselleşememek. Bakın TBMM’ye, bakın Büyükşehir Belediye Meclisine. Takım tutar gibi hareket ediliyor. Bir kişi bile bireysel fikrini ortaya koyamıyor. Kimse gruptan ayrı bir şey söyleme cesaretinde değil. Oysa herkes fikrini söyleyebilmeli. Burada kavga yok, hizmette kamu yararına bakış açısı farklılığı var. Bu da demokrasinin örneği. Keşke herkesin bireysel fikri olsa da konular öyle tartışılsa.

“CHP İÇİNDE YAŞANAN BAZI DURUMLARDAN FIRSAT BULDULAR”

Bu konu, AK Parti’nin de gündeminde.

Evet, son günlerde hem AKP İl Başkanının hem de Tepebaşı İlçe Başkanının Ahmet Ataç’a sataşması söz konusu. Bundan 1 ay öncesine kadar Tepebaşı Belediyesi ile ilgili iddiaları bile yoktu. AKP Tepebaşı’nı konuşmuyordu bile. CHP içinde yaşanan bazı durumlardan fırsat buldular, bunu kendilerine çevirmeye kalktılar. Hani bünye biraz zayıfladığı zaman bütün mikroplar saldırır ya… Boks maçında boksörün kaşında bir yara açıldığında, diğer boksör hep o kaşa çalışır ya… Öyle bir durum oldu. Buradan yürüyüp bunu fırsata çevirmeye, Ahmet Ataç’ı yıpratmaya çalışıyorlar. Çünkü Ahmet Ataç’ın Eskişehir’de yıkamayacakları bir kale olduğunu onlar da biliyor. Ahmet Ataç’tan korkmakta haklılar. Ama bu şekilde onu yıpratamazlar.

BORÇLANMADAN HİZMET MÜMKÜN DEĞİL

Tepebaşı Belediyesi ile ilgili en çok tartışılan konu, borçlanmanın fazla olması. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

En borçlu belediyelerin AKP’li belediyeler olduğu bütün kayıtlarda var. Tepebaşı Belediyesi için söylenen ‘belediye gelirinin yüzde 90’ı kadar borçlanma’ konusundaki söylemler yasa bilmezliktir. Çünkü belediyenin borçlanabileceği miktar yasada bellidir. Bu borçlanma yasanın verdiği yetki ile meclisin onayı ile yapılmaktadır. Kaldı ki belediyelerin borçlanmadan bir iş yapabilmeleri mümkün değil.

Belediye başkanı hizmet ediyor mu, başarılı mı, bunun cevabını sadece halktan alabilirsiniz. Göreve geldiğimden beri başkanla birlikte de geziyorum, kendim de geziyorum. Hakikaten bir belediye başkanı nasıl bu kadar sevilebilir, şaşırıyorum. Hala çözmeye çalışıyorum. İnanın hakkında olumsuz hiçbir şey duymadım.

 “BİZ YARIN SEÇİM OLSA HAZIRIZ”

Yerel seçimlere az bir zaman kaldı. Bu konudaki çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Göreve yeni başladım, ortalığı toparlama, yerleşme dönemimiz oldu.Hani yeni bir eve taşınınca akan damı, akan muslukları, kırık camları onarırsınız ya şu an öyle bir dönemi geride bıraktık. Artık bizim görevimiz örgütlenmek. Mahalle meclislerini kurma noktasında çalışmalarımız var. Bir kısmının mahalle meclislerini kurduk. Sandık görevlilerini hazırlayıp donanımlı hale getirmeliyiz. Çünkü siz ne kadar emek verip çalışırsanız çalışın sonuçta tüm oylar bir sandığa giriyor. Önemli olan o sandığa ve oylara sahip çıkmak. Çünkü sandıkta itiraz yapmadığınızda, seçim kurula itiraz yapamıyorsunuz. Bizim en büyük eksikliğimiz buydu. Şimdi genel merkeze sandık görevlilerinin asil ve yedek listelerini gönderdik. Bundan sonra suretle eğitime başlayacağız. Biz, yarın seçim olsa hazırız.

“BÜYÜKŞEHİR MECLİSİNDE ÇOĞUNLUĞU ALMALIYIZ”

Seçimle ilgili hedefiniz nedir?

Eskişehir’de net bir hedefimiz var. Gençlik Kolları Başkanımız Berke de söylemiş, “mevcut 3 belediyeyi korumak değil, tüm belediyeleri almak” diye... İşte tam olarak hedef bu. Tüm ilçe başkan ve yardımcıları ile bir toplantı gerçekleştirdik. Oradan çıkan sonuç, tüm belediyeleri kazanacak adaylarla seçime gitmek… Bu anlamda hem Büyükşehir Belediyesi hem parti örgütleri çalışma yapıyor.

Bizim büyükşehir ve iki merkez ilçede bir tereddüdümüz yok. Ama ilçeleri alamadığımızda meclis yapısı itibariyle çok da anlamlı olmuyor. Belediye hizmet üretemiyor. Bu sebeple meclis çoğunluğunu almak gibi bir hedefimiz var. İlçelerde en azından büyükşehir meclisinde çoğunluğu alacak bir başarı göstermeliyiz.

SEÇİME BİR DESTEK VE İTTİFAK İLE GİTMEK ÇOK DOĞAL

Bir de CHP örgütleri ile ilgili, “Büyükerşen’in adayı, Ataç’ın adayı” şeklinde söylemler var. bundan rahatsız mısınız?

Partide gruplaşmalar çok fazla var, bunu kabul etmeliyiz. Ama bir aday bir seçime girerken, adaylığını açıkladıktan sonra kendine ittifak ve ekip arar. Ben adaylığım belli olduktan sonra böyle bir destek, ittifak aradım. Ki zaten Tepebaşı bölgesinde seçime giriyorsanız, almanız gereken ilk destek Ahmet Ataç’tır. Onun da birini desteklemesi kadar normal bir şey yok.

Bizim seçimlerimizde onun adayı bunun adayı konuşuluyor. Büyükşehir’in adayı, Tepebaşı’nın adayı diye bir şey yok. İki aday var ve bu iki adayı destekleyen kişiler de partinin üyesi, delegesi. AKP il kongresi yapıyor, ne aday var, ne seçim var. Göstermelik bir seçim var ve kimse mevcut il başkanının adaylığını tartışmıyor. Bu gerçekten bir seçim midir, siyasette bunun adı nedir?

Büyükerşen’in cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda düşünceniz nedir?

Keşke Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı değişse de Yılmaz Büyükerşen Cumhurbaşkanı olsa… Tabi ki Yılmaz Büyükerşen’in cumhurbaşkanı olmasını çok isteriz, sonuna kadar arkasında oluruz. Büyükerşen Türkiye’ye çok yakışır. Ama kendisinin bir söylemi vardı, ‘Genel Başkan Cumhurbaşkanı adayı olmalı’ diye. Ben de böyle düşünüyorum. Çünkü bir partinin genel başkanı, ülkeyi yönetme iddiası ile o görevdedir. Genel başkanın aday olması bence en doğrusudur.

“İKTİDARI KAYBETME KORKUSU NEDENİYLE AKP ŞEYTANLA BİLE İTTİFAK YAPAR”

AK Parti ile MHP ittifakı konusundaki görüşünüzü sormak istiyorum.

Akıl dışı, siyaset dışı, çılgınca bir ittifak. Böyle bir şeyi Türkiye Cumhuriyeti tarihi görmemiştir. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yerel seçimlerde yarışacaklar. Bir birisine ‘sen kafatasçısın’ dedi, diğeri ‘sen hırsızsın’ diyen iki kişi yerel seçimlerde yine bunları birbirlerine söyleyecekler ama sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde ittifak olacaklar. Bunun sebebi Tayyip Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusundan kaynaklanıyor. O büyü bir bozulursa başına gelecekleri ben bile tahmin edemiyorum. Kaybetme korkusu nedeniyle AKP şeytanla bile ittifak yapar.

“BUNU ENGELLEYECEK BİR ŞEHİR VARSA, BU ESKİŞEHİR’DİR”

Şehrin gündemi termik santral. Siz de termik santralin yapılacağı bölgenin CHP İlçe Başkanısınız. Neler söylemek istersiniz?

Eskişehir’in en büyük sorunu ne diye sorsanız, termik santral tehlikesi derim. Termik santral ile ilgili veriler çok korkunç. 1 milyon 200 bin evin yakacağı kömürü bir günde yakacak bir santralden söz ediliyor. Ve ‘buradan duman çıkmayacak’ deniyor. Böyle bir dumanı hapsetmenin bir yolu olabilir mi? En fazla dumanın siyah görüntüsünü yok edebilirler. Ama yine o partiküller havaya yayılıyor. Bu kalorideki kömürle kârlı bir işletme kurmak mümkün değil. Kömürün derinliği çok derin. İhale süreçlerine bakmak lazım. İhale süreçlerinde kime yakın kişiler olacak? Burada bir rant var ve birilerine aktarılmak isteniyor. Alpu Ovası gibi verimli bir tarım alanına yapılması ve yerinin yerleşim yerine çok yakın olması ise apayrı bir konu. Bunun yapılması demek suya, bitkiye, insana, hayvana zarar demek…

AKP İl Başkanı bunun siyasi olduğunu söylüyor ama deklarasyon içinde siyasiler çok azdı, tüm sivil toplum kuruluşları vardı. Buna Eskişehir karşı ama AKP karşı olamaz. Karşı olsalar da dile getiremezler. Çünkü Cumhurbaşkanının damadının Enerji Bakanı olduğu bir yerde yapılacak diyorsa, karşı çıkamazlar.

Peki, sizce Eskişehir termik santral yapımına engel olabilecek mi?

Türkiye’de örnekleri var. Siyasi iktidarın zoru gördüğünde geri adım atma özelliği var. Bunu engelleyecek bir şehir varsa, bu Eskişehir’dir. Bu sadece benim çocuğumu, torunumu etkilemeyecek ki. Hepimiz aynı havayı soluyoruz. AKP’linin de çoluğu çocuğu da bu havayı soluyacak, onlar da zehirlenecek.    

Editör: TE Bilişim