Saadet Partisi GİK Üyesi ve İl Başkanı Fesih Bingöl İl divan toplantısına Eskişehir’de su zammının yanı sıra ülke ekonomisi, eğitim, tarım ve EYT’liler ile ilgili görüşlerini dile getirdi.

Saadet partisi olarak yapılan su zammın makul olmadığı ve orantısız olduğunu ifade eden Saadet Partisi GİK Üyesi ve İl Başkanı Fesih Bingöl konuşmasında şunları söyledi:

“Büyükşehir belediyesinin çeşmeden akan suya %60 zam yapması hem makul değil, hem de orantısızdır. Birileri bu zammın gerekçelerini rakamlarla ifade etmeye çalışsa da, asla halkın suyuna %60 zam yapılamaz, yapılmamalıydı.

Saadet partisi olarak bu konudaki görüşümüz suya erişim insan hakkıdır, maliyet dışında Allah’ın verdiği suya ücret alınmamalıdır. Bu konuda teklif ve taleplerimiz vardır.

a-Öncelikle bu su zammı hemen makul bir seviyeye düşürülmelidir.

b-Bundan sonraki süreçlerde de su zammı yapılmaması için sürdürülebilir kalıcı çözümler üretilmelidir.

-Yıllardan beri adaylıklarımız süreçlerinde Eskişehir’imizin hem bugün hem de en az 30 yıl sonrasının ihtiyaçlarını karşılayabilecek imkân ve kaynaklarının olduğunu bunun da bir irade ile çözülebileceğini projelerimizle açıklamıştık. Porsuktan elde edilen suyun maliyeti çok yüksek bundan vazgeçilerek çifteler Sakaryabaşı ve Seyitgazi yeraltı sularından istifa etmek gibi vs.

-Üzülerek ifade ediyorum halkımız bizim öneri ve çözümlerimize en mantıklı ve uygulanabilir olmasına rağmen kulaklarını tıkadılar, bunun karşılığında hak etmedikleri bedelleri ödemeye mahkûm edilmektedirler.

-Çözüm yerelde de merkezde de milli görüşün temsilcisi olarak saadet partisini iktidara getirmektir.

2-TÜRKİYE’NİN GERÇEK GÜNDEMİ                                                        

Türkiye, başta ekonomi olmak üzere devasa problemlerle karşı karşıya…

En önemli meselemiz de ekonomi çünkü milletin canını yakıyor bu konu.

Ama maalesef bu problemlerin üzerine kafa yormak yerine ülke suni gündemlerle meşgul ediliyor.

Asıl konuşulması gereken gerçeklerin üzeri örtülüyor.

Son zamanlarda ardı ardına intihar vakıaları ile karşılaşır olduk.

Elbette hiçbir şey intiharın bahanesi olamaz.

Burada şu soruyu da sormak istiyorum, intihar vakıalara yazar kasa fırlatılmasından daha mı az değersiz?

Bu konu üzerinde tam manasıyla düşünülmüyor ve müzakere edilmiyor.

Şu an bir gerçek var ki toplum bir infial yaşıyor.

Bu infialin altında yatan en önemli sebeplerden birisi mevcut ekonomik şartlar milletimizin yaşadığı geçim sıkıntısı ve adalete olması gereken güvenin kaybolmasıdır.

Siyaset çığırından çıkmış, ithamlarla, iftiralarla, hakaretlerle gündem oluşturulmaktadır.

Bu sebeple Türkiye bir an evvel gerçek gündemine dönmelidir.

Üslup değişmeli, saygı ve sevgi ortamı oluşturulmalıdır.

Bugün Türkiye’nin asıl gündemi;

-Her gün gencecik evlatlarımızı toprağa vermek zorunda kaldığımız terördür.

-Türkiye’nin gerçek gündemi çöken ekonomidir.

-Devletin bütünüyle üretime dönük yatırımlardan el çekmesidir.

-İşsizliktir.

-Artık sürdürülemez hale gelen iç ve dış borçtur.

-Bitirilen tarım, yok edilen hayvancılıktır.

-Yapılan yanlış yatırımlar, yürütülen yanlış politikalardır. 

-Çöken eğitim sistemimizdir.

-Adım adım yok olan ahlaki değerlerimizdir. Kaybolan adalet duygusudur.

-Dış politikada yaşanan krizlerdir.

SİYASETİN ÜSLUBU DEĞİŞMELİ

Türkiye’nin ciddi meseleleri her zaman var lakin üzüldüğümüz nokta bunun iktidarın gündeminde olmaması.

Şunu ölçemiyoruz ne yazık ki; konunun farkındalar yoksa çözemedikleri için mi gündeme getirmiyorlar

Yoksa farkında değiller mi?        

Tok açın halinden anlamaz derler, bu arkadaşların karnı tok olduğu için açın halinden anlamıyorlar.

Bu ihtimal en az konuyu bilip de çözmemek kadar vahim.

Bir defa bu ülkenin problemlerini çözmek istiyorsak siyasetin üslubunun değişmesinin şart olduğunu düşünüyoruz.

Bir devlet adamına karşısındakilere hakaret etmek yakışmaz.

Bir devlet adamı karşısındakine cevap veremiyor küfrediyorsa o makamda oturmaması gerekir.

Meseleleri çözemiyorum 17 yıldır bu meseleyi anlamadım de, mert ol biraz!

Ama vatandaşın derdi umurunuzda olmazsa bu meseleleri çözemezsiniz arkadaş.

İş arayıp da bulamayanlar var deniyor.

Bu konuda sizin ayıbınız. Neymiş! Sanayici ehil adam bulamıyormuş.

Tamam da bu diplomalı ehil olmayan nesli kim yetiştirdi!

17 yıl önce ilkokula başlayan çocuk üniversite mezunu oldu.

Ama bir beceri kazanamadıysa doğrudan doğruya bu eğitim sisteminin bozukluğunda yatıyor.

ÜLKE EKONOMİSİNİ EYT DEĞİL YANLIŞ POLİTİKALAR ÇÖKERTİYOR

Burada ülkemizin asıl gündemi ile ilgili iki güncel başlığı ele almak istiyorum.

Sn. Cumhurbaşkanı dün emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili bir açıklama yaptı.

EYT meselesinin ‘ülke ekonomisini çökertmeye yönelik bir adım’ olduğunu ifade etti.

Şimdi güler miyiz ağlar mıyız? Bunların bu hale gelmesine sebep olan kim, 17 yıldır bu meselenin bu kadar büyümesine sebep olan kim?

EYT’liler geçmişte kendilerine tanınan hakların verilmesini ve bugün karşılaştıkları problemlerin ortadan kalkmasını istiyorlar.

Huzurlarınızda ülke ekonomisini çökerten asıl meseleyi sizlere açıklamak istiyorum!

Bugün ülke ekonomisini EYT değil;

-Betona gömülen ülke kaynakları

-Yanlış tarım ve hayvancılık politikaları

-İtibardan tasarruf edilmez denilerek kamu kaynaklarının israf edilmesi

-Yazlık kışlık sarayların inşa edilmesi

-Borçlanmanın temel bir politika haline getirilmesidir.

-Faize ayrılan milyarlarca dolar çökertmektedir.

Siz israfı, yanlış politikaları değil EYT’lileri ekonomik bir tehdit olarak görüyorsanız bu millete yapacağınız bir hizmet kalmamıştır.

Bu iktidarın mantalitesi yanlış.

Bakınız şehir hastanelerinin durumu ortada.

Eğer Şehir hastaneleri projesi ciddi bir fizibilite etüdü yapılarak inşa edilseydi bugün ki manzara ile karşı karşıya kalınmazdı.

Kendileri bile itiraf ediyor; ‘bu sistem İngilizlerden alındı, İngilizler bu işten vazgeçti bizimkiler vazgeçmedi.’

Şehir Hastaneleri zarar etse de biz bu zarara katlanırız deniliyor.

Bu ifade millete verilecek hizmet karşılığında zararsa elinizden öperiz ama bu birilerine peşkeş çekme yüzünden meydana gelen bir zararsa o zaman da hop deriz!

Bu iktidar maalesef her alanda olduğu gibi bu konuda da kendisi ile çelişmektedir.

BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ

2020 Bütçe konuşmaları esnasında Sn. Berat Albayrak özellikle enflasyon rakamları üzerinde hassasiyetle duruyor, rakamların %4’e kadar nasıl ineceğini anlatıyor.

Ben inanıyorum ki bu iktidar iş başında kalırsa 3 sene sonra %4’e iner.

Ellerinde! Rakamla oynamak zor bir şey değil ki!

Ama bizim sorumuz şu arkadaş vatandaş ne diyor?

Vatandaşın enflasyon rakamı umurunda değil enflasyon ne demek bilmiyor bile.

Enflasyonun piyasaya yansıması fiyat artışlarıdır.

Enflasyon düşmüş diyorsunuz pazara gidiyoruz fiyatlar artmış.

Demek ki enflasyon farklı bir şey fiyat artışı farklı bir şey!

Dala geçer gibi bir iş!

TARIM ŞURASI

Bir diğer değinmek istediğim konu geçtiğimiz hafta Beştepe’de düzenlenen Tarım ve Hayvancılık Şurası.

Tarım ve hayvancılık konusunda atılacak her adımı adımı değerli bulduğumuzu belirtmek istiyorum.

60 madde ortaya konulmuş halbuki 6 temel madde ortaya konsa bu mesele çözülecek!

Sormak istediğimiz soru şu bunun neticesinde bizim tarım ve hayvancılığımız gelişecek mi gelişmeyecek mi?

Eğer çiftçi ekip biçmiyorsa onu eker biçer hale getirmek lazım!

Sn. Cumhurbaşkanı konuşmasında ‘tarım meselesini milli güvenlik meselesi olduğu, dışa bağımlılığın en büyük tehlike olduğunu’ vurguladı.

Elbette bu noktada Sn. Erdoğan sonuna kadar haklı fakat kendisi bu konuda doğruyu söylüyor icraatı yanlış yapıyor.

Tarımda dışa bağımlılık bu iktidar döneminde patlama yaptı.

Türkiye kendi kendine yetebilen bir ülkeyken buğday ithal eder duruma getirildi.

Çiftçimiz avazı çıktığı kadar bağırıyor,

Gübre fiyatlarının geldiği nokta ortada tohumun geldiği fiyat ortada mazotun geldiği fiyat ortada. Çiftçimize Milli Hasılaya oranla 45 Milyar lira destek çıkılması gerekirken hazineden 22 Milyar lira pay ayrıldı.

Açıkça ifade etmek istiyorum ki bu zihniyet ile tarımın ayağa kalkması mümkün değildir.

GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN 3’LÜ ÖNERİ

Ülkemizin durumu ortada yaşadığımız krizle alakalı bugüne kadar birçok öneride bulunduk bugün burada önerilerimizi yeniden tekrarlamak istiyorum.

Güçlü bir Türkiye için şu üç konuda acilen harekete geçilmesi gerekmektedir.

1-ADALET: Bir ülkede adalet yoksa o ülkede huzur da yoktur güven de yoktur umut da yoktur.

2-ÜRETİM: Bir ülkenin ekonomisi üretime dayanmıyorsa, o ülkede konjektürel rahatlamalar olsa da kalıcı bir refah düzeyi oluşturmak mümkün olmaz. Bunun da ilk şartı israf ve yolsuzluğun önlenmesidir.

3-ŞAHSİYETLİ DIŞ POLİTİKA: Bir ülkenin güçlü bir ekonomisi, güvenilir bir adaleti yoksa şahsiyetli bir dış politikası da olmaz. Bir o yana bir bu yana savrulur durursunuz, bir gün dost dediğinize düşman der bir gün düşman dediğinize dost demek zorunda kalırsınız.

Türkiye’nin bugün yaşadığı açmazda budur. Bu açmaz Saadet partisinin politika ve ilkeleriyle aşılabilir.”