Tepebaşı Belediyesi’nin davetiyle 13. Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumuna katılan Polonyalı sanatçı Janina Myranowa, Türk aile yapısından etkilenerek eserine ‘Eskişehir’ adını verdi.
Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu, birçok sanatsal ve sosyal etkinliğe ev sahipliği yaptı. 6 ülkeden 10 sanatçının katılımı ile tamamlanan sempozyum sanatçıların sunumları ile değer kazanırken toprağın şekil alarak kenti süslemesine tanıklık edildi. Sempozyum yoğun çalışmaların ardından sona ererken eserler de sergi alanlarına taşınmaya başlandı. Kentin önemli sembollerinden pişmiş toprak bir kez daha Eskişehirliler ile buluşurken sempozyumda Polonya’dan katılan Janina Myranowa’nın eseri ön plana çıktı. İlk günden itibaren eserleri için çalışırken bir taraftan da kenti gezen Myranowa, burada misafirperverlikten ve aile yapısından etkilenirken eserine de ’Eskişehir’ ismini verdi. Anne, baba, kedi ve köpekten oluşan eser, ziyaretçilerden de tam not aldı. Myranowa’nın eseri, Tepebaşı Belediyesi Hizmet Binasında sergilenecek.
“Çok sıcak ve çok gelişmiş dost bir şehir”
Polonyalı sanatçı Janina Myranowa, Türkiye’deki en önemli sempozyumlarından birine geldiğini söyledi. Çok sıcak karşılandığını ifade eden sanatçı Myranowa, “Davetiyeyi duyduğumda çok heyecanlandım ve hemen kabul ettim. Eskişehir’e de geldiğime çok memnunum. İlk defa geliyorum Eskişehir’e. Çok güzel bir organizasyondu. Profesyonelce hazırlanmıştı, çok sıcak karşıladılar bizi. Dünya sanatçılarıyla beraber burada çalışmak benim için de çok büyük bir tecrübe oldu. İlk geceden beri hissettiğim şeyler çok sıcak, çok gelişmiş dost bir şehir. İnsanlar çok açık, rahatça konuşabiliyorsunuz ve çok sıcaklar. Çok hoşuma gitti, mutlaka yeniden geleceğim” diye konuştu.
“Benim 4 tane sembolüm oluştu ve bunların adını Eskişehir koydum”
Toprağın doğal ve gerçek bir materyal olduğunu aktaran Myranowa, oluşturduğu sembol ürünlerine ‘Eskişehir’ adını verdiğini belirterek ”Öğrenciler çok iyi çalıştılar. Motivasyonları çok yüksekti. Beni gece yarılarına kadar yalnız bırakmadılar. Öğrenme hırsları ve enerjilerini işe aktardılar. Seramiği seçmemin en büyük nedenlerinden birisi bu. Toprak, natürel ve gerçek bir materyal. Bize birçok varyantlar sunuyor. Toprak ile çalışmakla çok mutluyum. Sempozyum boyunca benim 4 tane sembolüm, ürünüm oluştu. Bunların adını Eskişehir koydum. Şekiller anne, baba, kedi ve köpekten oluşuyor. Sempozyumda elimden gelen bütün enerjiyle bunları yansıtmaya çalıştım. Çok enerjili, çok renkli, bir ürün oluştu ve insanların çok hoşuna gideceğini düşünüyorum. Bu organizasyonda emekleri geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
“Seramiğin ortak bir dili var”
Çalışmalarda Myranowa’ya yardım eden Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi Zeynep Berfin ise çalıştığı Polonyalı sanatçı Myranowa ile seramiğin ortak bir dili sayesinde daha iyi anlaştıklarını aktardı. Berfin, “Sempozyuma ikinci gelişim. Geçen yıl da yine çalışmıştım. Bu sene Polonyalı bir sanatçıyla çalışıyorum. Açıkçası çalışması en zevkli insanlardan bir tanesi çünkü her zaman pozitif enerjisi olan sürekli her şeye gülerek tepki veren birisi. Sorunları büyütmeden çözümlere ulaştırabilecek bir insan. Bu yüzden çatlayan, patlayan veya herhangi bir sorunla karşılaştığımız durumlarda bize çok yardımı dokundu. Çünkü hiçbir zaman moralimizin bozulmasına izin vermedi. Ama genel olarak gelen bütün sanatçılarla iletişim halinde olmak, yabancı dil kullanan sanatçılarla konuşmak, farklı ülkelerin tekniklerini görmek her zaman bize çok büyük bir artı kazandırıyor. Açıkçası ilk başta anlaşma konusunda zorlandık. Ama her şeye rağmen seramiğin ortak bir dili var. Terimlerimiz aslında birbirine benziyor. En çok kullandığımız kelimeleri bile aslında çok farklı yönlere çekebileceğimizi öğrendik. Herhangi bir işi yaparken belirli teknikler kullanıyorsunuz ama kendisinin gördüğü, öğrendiği teknikler çok daha farklı. Bunları yapıp, bize öğretirken ne kadar zorlansa da her şeyin kolay yönünü bize gösterdi. O yüzden bizim için çok pozitif katkısı oldu. İşleri yaparken boyamasından çiziminde ve inşasında çok bilgili ve deneyimli bir sanatçı. O yüzden bize hem günlük hayatta kullanabileceğimiz hem de burada bizi çok rahatlatacak bilgiler sundu” ifadelerini kullandı.
“Kendi kurgusal karakterlerini günlük hayata yorumluyor”
Yaptıkları eserlerin yaklaşık 5 gün sürdüğünü söyleyen Berfin, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:
“İşler iki parçada pişti. Bir kısmını burada görüyorsunuz. Bir kısmı hala fırında şu an. İnşası yaklaşık 5 gün sürdü. Kuruması, boyanması ve rötuşlarıyla birlikte 10-15 gün süreyi kapsıyor. Kendi kurgusal karakteri bunlar. Kedisi, köpeği, anne ve baba var. Kendi kurgusal karakterlerini günlük hayata yorumluyor. Bunu aslında Eskişehir’deki bir aile gibi görebilirsiniz. Adı da Eskişehir olduğu için. Genellikle hep küçük kız çocukları, mutlu aile tablosu resmediyor ve kendisinin çok enerjisi yüksek, mutlu bir insandır. İşlerinde de hep o mutluluğunu ve neşeli karakterini görüyorsunuz.”