İstanbul Büyükşehir BElediye Başkanı Ekrem İmamoğlu aldığu hapis cezası sonrası Saraçhane'de yaptığı mitingde şunları söyledi; "Saraçhane’nin değerli ev sahipleri,

Çocuklar, 

Gençler,

Hanımefendiler, beyefendiler…

Sevgili yurttaşlarım,

Bugün alınan karar işte bu hukuk dışı ve akıl dışı durumun ifadesidir. 

Bu dava, Türkiye’de yargının içine düşürüldüğü durumun bir özetidir.  

Bu karar, Türkiye yargısı adına utanç vesikasıdır.

Bu karar, Türkiye’de adaletin kalmadığının ispatıdır.

Bu karar, yargının muhalifleri cezalandırmaya dönük bir aygıta dönüştürüldüğünün en somut ifadesidir.

Bu karar, bu ülkeyi yönetenlerin ülkeye adalet ve demokrasi getirmek gibi amaçlarının olmadığının kanıtıdır.

Bu karardan sonra bu ülkede kim adalete güvenebilir?

Bu karardan sonra bu ülkede kim mahkemelerden adalet bekleyebilir?

“Devlet biziz, ülke bizimdir!” diye düşünen bir avuç insan…

Hukuku yok sayarak, milli iradeyle kavga ederek İstanbul’un ve Türkiye’nin geleceğini kendi dar çıkarları etrafında şekillendirmeye çalışıyor…

O bir avuç insan kendi menfaatleri için bu güzel ülkede BOZUK BİR DÜZEN kurdular…

Aldıkları her karar, attıkları her adım kendi çıkarları için…

O yüzden bu büyük millet büyük bir yoksullaşma içinde…

İşsizlik, hayat pahalılığı, mutfaktaki ateş…

Çocuklarımızın umutsuzluğu, vatandaşımızın mutsuzluğunun nedeni bu BOZUK DÜZEN’dir, BOZUK DÜZEN!

Ülke ekonomik uçurumun eşiğinde…

Çocuklarımızın gelecekten umudu kalmamış…

 Bu milletin enerjisini “ahmakça” davalarla harcıyorlar…

Bizi bölmeye, ayrıştırmaya ve bir kez daha hile ile kazanmaya çalışıyorlar…

Bu BOZUK DÜZEN’in sahipleri, artık dürüstçe, mertçe mücadele etmeyi bıraktılar…

Kendi düzenlerini korumak için her türlü alavareye başvuruyorlar…

Bu süreç 31 Mart gecesi Anadolu Ajansı’nın İstanbul seçim sonuçlarını milletten gizlemesiyle başladı.  

Tarihimizde görülmemiş, utanç verici, yüz karası bir uygulamaydı. 

Hukuka karşı, demokrasiye karşı hileydi.

O gece hepimiz sandıklardan veri akışını durduran o iradenin kime ait olduğunu biliyoruz…

Hepimiz o kararın hangi saraydan çıktığını çok iyi biliyoruz. 

O saray, adalet sarayı değildi…

31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimlerinde bizzat taraf olan… 

Adaydan çok aday gibi davranan o irade…

İşte o irade bugünkü kararın da arkasındadır…

Bu defa da aynı saray aynı kararı dikte ettiriyor…

Değerli dostlar; 

‘Görüyoruz ki yargi gerçekten bağimsiz değil. Böylece yarginin işleyişine adalet ilkelerinin değil, siyasetin egemen olduğu bir kez daha ortaya çikmiştir. 

Siyasi rakiplerimiz, güç ve çikar odaklari, seçim sandiklarinda karşimizda duramayacaklarini, önümüzü kesemeyeceklerini iyiden iyiye anlamiş olmalilar ki, böyle bir yola başvurdular. 

Bu yol yanliş bir yoldur. Çünkü adalet gün gelecek, yargiyi siyasallaştiranlara da lazim olacaktir’

Bu cümleler doğru cümleler. 

Bu yorumlar doğru yorumlar. 

Ben de aynen böyle düşünüyorum. 

Diyeceksiniz ki ‘bu sözler senin değil mi zaten?’ 

Hayir bu cümleler, ceza aldiği gün dönemin ibb başkani, bugünün Cumhurbaşkani Erdoğan’in sözleri…

Görüyorsunuz değil mi?

Neredeeennn nereyeeee?

Millet millet diye çikanlar bugün “devlet benim”, “ben devletim” diyor

Evet, bu defa da aynı saray millet iradesini gasp etmek için adım atıyor…

Atsın ama, sonuç alamayacak!

Çünkü sizler çok iyi biliyorsunuz…

O irade bugün güçlüymüş gibi görünüyor ama, asla güçlü değil. 

O irade bugün çaresiz, ne yapacağını şaşırmış…

Gücü elinde tutabilmek için her düğmeye basıyor…

Yanında hukuka inanan, vicdan sahibi tek bir kimse yok… 

Yanında milletin birliğine, ülkenin dirliğine çalışan kimse yok…

Biz, bu tür adaletsizlikler karşısında susmayı ayıp kabul eden bir milletiz. 

Biz, küçük menfaat grupları için kurulmuş BOZUK DÜZENİN ÖNÜNDE EĞİLMEYİZ!

Biz bu ülkede, yalnız kendimiz için değil, herkes için adalet isteriz. 

Biz bu ülkede, güçlü olanın değil, haklı olanın sözü geçsin isteriz.

İstanbul seçimlerini iptal ederek yaptığınız büyük adaletsizliğin hesabını millet sizden sandıkta sormuştu. 

Yine öyle olacak. 

Bu yüce millet hak yemeyecek ama hakkını da yedirmeyecek. 

Bu yüce millet hak yemeyecek ama hakkını da yedirmeyecek. 

Ey bozuk düzenin sahipleri…

Ne yaptığınızı biliyoruz…

Tüm millet biliyor…

Ama şunu iyi bilin…

Bizim insanımız; zorla zorbalıkla, hileyle dalavereyle kazananları değil, aklıyla, yüreğiyle, vicdanıyla mücadele edip, şerefiyle kazananları sever.

Bizim insanımız; şerefiyle kazananları da şerefiyle kaybedenleri de sever. 

Az kaldı… Halkın gönlünde yerinizin olmadığını göreceksiniz. 

Az kaldı…. Sandık gelecek, milletin vicdanının sizin için verdiği hüküm, bir tokat gibi yüzünüze çarpılacak.  

Az kaldı… BOZUK DÜZENİNİZ sizi kurtaramayacak!

Hiç ümitlenmeyin. 

Gerginlik yaratıp kışkırtmak, sokağa dökmek hevesleriniz kursağınızda kalacak. 

Bu millet, güle oynaya, el ele, kardeşçe sandığa gidip, coşacak…

Bu ülkeden esirgediğiniz adaleti ve demokrasiyi kendi elleriyle tesis edecek. 

Dünyaya ilham kaynağı olacak!

Birbirimizle sevgiyle bakacak, birbirimizle omuz omuza vereceğiz.

Özgür, mutlu ve kalkınmış bir Türkiye’yi birlikte kuracağız. 

Milletimizle, 86 milyon vatandaşımızla bir olacağız, birlikte olacağız…

Çocuklarımızın geleceği için hep birlikte daha çok çalışacağız…

Bu ülkenin demokratları, muhafazakarları, milliyetçileri…

Sağ sol demeden bu ülkenin tüm muhalefet partileri…

Ama en başta da CHP ve İyi Parti olmak üzere Altılı Masa’nın seçmenleri…

Her renkten, her inanıştan, her kökenden namuslu ve vicdanlı insanlar olarak…

Yani TÜRKİYE İTTİFAKI olarak…

Bu memleketin ateşe atılmasına izin vermeyeceğiz.  

Hep birlikte, inançla yan yana geleceğiz…

Bu ülkenin adalete ihtiyacı var…

Bu ülkenin merhamete ihtiyacı var.

Bu ülkenin umuda ihtiyacı var…

Umudunuz eksilmesin…

Umudunuzu yüksek tutun…

Çünkü biliyorum ki, umutsuzluk adaletin düşmanıdır.

Umut, ileri gitmemize izin verir.

Güçlü insanların gerçekleri çarpıttığı analarda bile!

Bize otur yerine dediklerinde, ayağa kalkmamızı sağlar.

Ve sesini kes dediklerinde umut, dik durmamızı ve konuşmamızı sağlar.

Ben ne hak yerim, ne de hakkımı yediririm.

Bu tür oyunlar beni yolumdan çeviremez…

Ne yılarım, ne de vaz geçerim…

Sadece kendi çocuklarım için değil, bu milletin her bir ailesinin çocuğu için de

Adil, özgür ve demokrat bir Türkiye kurmak için…

Bu ülkenin her köyünde, her kasabasında, her şehrinde…

İnsanlarımız hak ettikleri bir hayata kavuşabilsin diye 7 - 24 çalışacağım…

Ben görevimin başında, aynı enerji ve heyecanla çalışmaya devam edeceğim. 

Benim açımdan değişen hiçbir şey yoktur. 

Mahkeme kararının ne yönde kesinleşeceği konusuyla da hiç ilgili değilim. 

Benim açımdan kesin olan şudur:  

Bu BOZUK DÜZENİN verdirdiği mahkumiyet kararı, benim vicdanımda, hem aklımda hem de aklımda YOK HÜKMÜNDEDİR!

YOK HÜKMÜNDEDİR!

YOK HÜKMÜNDEDİR!

Siz de öyle hissedin ve öyle davranın…

Bugün burada haksızlığa, adaletsizliğe ve hukuksuzluğa sahip çıktığınız için …

Her biriniz sağ olun, var olun…

Editör: Mustafa YILDIRIM