Eskişehir SES'ten Toplu Sözleşme Çağrısı: "Artık Yeter, Hakkımızı İstiyoruz!"

Eskişehir Şube Eş Başkanı Bülent Yıldırım, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri öncesinde önemli açıklamalarda bulundu. Yıldırım, geride kalan yedi dönemde imzalanan sözleşmelerin "tarihi kazanım" olarak sunulmasına rağmen, emekçilerin geldiği noktanın ortada olduğunu belirterek, sendikamsı yapıların iktidarla olan yakın ilişkisi ve mobbing yöntemleriyle büyütüldüğünü ifade etti.


Yoksulluk Sınırının Altında Bir Yaşam Mücadelesi

Bülent Yıldırım, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin yoksulluk sınırının altında ücretlerle derin bir ekonomik çıkmaza itildiğini vurguladı. "Enflasyon ve vergi yükü altında cüzdanlarımız dolmadan boşalmakta, kira paramızı dahi ödeyemez hale gelmiş bulunmaktayız," diyen Yıldırım, işçi ve emekçinin aldığı ücretlerin insanca yaşamdan çok, asgari düzeyde yaşamaya mahkum edildiğini belirtti. Yıldırım ayrıca, grevli, toplu sözleşmeli sendika mücadelesinin, 200 yıllık emek mücadeleleri tarihinin ve sınıf mücadelesinin kazanımlarının görmezden gelindiğini ve bu durumun birilerinin lütfu olarak değerlendirildiğini sözlerine ekledi.


Grev Hakkı Engeli ve Güç Dengesizliği

Yıldırım, 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 23. maddesiyle tanınan sendika hakkının, toplu sözleşme ve grev hakkının birlikte varlığı ile anlam kazandığını belirtti. Ancak Türkiye'de kamu emekçilerinin grevsiz toplu sözleşme yapmaya zorlanarak sendika haklarının sınırlandırıldığını ifade etti.

Güç dengesizliğine de dikkat çeken Yıldırım, "Güç dengesinin bir tarafın lehine olması durumunda özgür toplu pazarlıktan söz edilemez; bu durum güçlünün güçsüze tahakkümüne dönüşmektedir. Bu durumu her toplu sözleşme döneminde yaşamaktayız" dedi. Yıldırım, yetkilendirilmiş "yandaş sendikamsı" konfederasyon ve bağlı işkolu sendikalarının, kamu emekçilerinin çıkarları yerine kamu işvereni gibi davranması nedeniyle gerçek bir pazarlık yapılamadığını savundu.


Mücadele Hattımız Belli: Grev Hakkı ve Birlik Olmak

Bülent Yıldırım, sendika olarak üye sayıları, güç birlikleri, bağımsız hareket edebilme yetenekleri, toplu sözleşme ve grev haklarının en önemli güç kaynakları olduğunu belirtti. Yıldırım, "Bizi işlevsiz ve savunmasız bırakan grevsiz toplu sözleşme yerine, grev hakkıyla donatılmış, tahkimle sınırlandırılmamış toplu sözleşme hakkını elde etmek için birlikte mücadele etmek ve örgütlenmek zorunday1ız" diyerek, bu mücadelenin meşru haklar için kimseden icazet almadan fiili olarak yapılması gerektiğini vurguladı. Yıldırım, 7 dönem (14 yıl) boyunca emekçileri sefalete mahkum eden yandaş sendika ve işverenle oynanan tiyatroya son verilmesi gerektiğini belirterek, tüm işkolu emekçilerini toplu sözleşme programı etrafında birleşerek hem yandaş sendikayı hem de işvereni lehlerine karar almaya zorlamaya davet etti.


Temel Taleplerimiz ve Başlayan Mücadele!

Yıldırım, sendikanın toplu sözleşme masasına göndereceği taleplerin, iş yerlerinde yapılan anketler, toplantılar ve 11. Dönem 5. MTK toplantısında yapılan atölye çalışmaları sonucunda belirlendiğini aktardı. Pandemi ve deprem dönemine ilişkin taleplerin ise, olağanüstü durumların getirdiği çalışma hakkı ihlalleri ve çalışma barışını bozan uygulamalardan kaynaklandığını ifade etti.

Bülent Yıldırım, olmazsa olmaz temel taleplerini ise şu şekilde sıraladı:

  • Performans, ek ödeme, taban, teşvik, ilave zam değil, tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret verilmelidir.

  • Emekliliğe ve emeklilere yansıtılmayan ilave ek zamma son verilerek, bu zammın emekliliğe ve tüm kamu emeklilerine yansıtılması sağlanmalıdır.

  • Sosyal hizmet iş kolunda yatılı kurumlarda çalışan sözleşmeli personel dahil tüm çalışanlara ek ödeme oranlarına 20 puan ilave edilerek ek ödeme yapılmalıdır.

  • Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı'na bağlı kurumlarda çalışanlara sosyal hizmet tazminatı verilmelidir.

  • Grevli, toplu sözleşmeli, özgür pazarlık hakkı içeren sendika yasası çıkarılmalıdır.

  • Sağlık iş kolu hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamında değerlendirilerek, fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak tüm emekçilere ödenmeli ve geçmiş yılları da kapsamalıdır.

  • Nöbet, icap ve fazla çalışma ücretleri 2 kat artırılmalıdır.

  • Sağlık alanında çalışan tüm emekçiler "sağlık hizmetleri sınıfına" alınmalıdır.

  • Üniversite hastanelerinde çalışanlara da tayin hakkı verilmelidir.

  • Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin son bulması için "şiddet üreten sağlık sistemi" değişmeli ve yeni bir sağlık sisteminin inşası için adım atılmalıdır.

  • Sözleşmeli tüm çalışanlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/a kapsamına alınmalıdır.

  • Kamu sağlık hizmeti verilen ASM'lerde her türlü giderler devlet tarafından karşılanmalı ve uygun kamu hizmet binaları tahsis edilmelidir.

    Güneş kremine yeni alternatif
    Güneş kremine yeni alternatif
    İçeriği Görüntüle
  • İş yerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerine koşulsuz uyulmalıdır.

  • Haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılmalıdır.

  • İş yerlerinde kreşler açılmalı ve yeterli sayı ve kapasiteye acilen ulaştırılmalıdır.


Mücadeleye Devam Çağrısı

Yıldırım, mevcut toplu sözleşme düzeneği ile bir sonuç elde edilemeyeceğinin 7 dönemdir yaşandığını ifade etti. Türkiye'de kamu sendikalarının mücadele tarihine bakıldığında, var olan hakların korunması ve yeni kazanımlar elde etmenin tek yolunun iş yerlerinde, alanlarda, meydanlarda yürütülen fiili ve meşru mücadele olduğunu belirten Yıldırım, "Biz de geçmişten günümüze fiili ve meşru mücadele hattımızdan vazgeçmeden mücadeleye devam edeceğiz" dedi.

Yıldırım, gerek konfederasyonları KESK bütünlüğünde gerekse de SES olarak taleplerinin karşılık bulması için bu toplu sözleşme dönemine giderken ve toplu sözleşme dönemi boyunca da iş yerlerinden SES'lerini yükselteceklerini vurguladı. Tüm sağlık emekçilerini, sağlık işkolundaki emek ve meslek örgütlerini ve sağlık hakkına sahip çıkmak isteyen halkın tüm örgütlü kurumlarını mücadeleyi birleştirmeye ve büyütmeye davet etti.