Ektaş, “1941 yılından bu yana 3 binden fazla insanımızı maden kazalarında yitirdik, 100 binden fazla insanımız yaralandı. Madencilik tarihimizin en büyük kazası olan, 301 madencimizin ölümüyle sonuçlanan 2014 yılındaki Soma katliamının acıları küllenmeden, Ermenek’te, Zonguldak’ta, Bingöl’de, Şırnak’ta, Bartın’da, Türkiye’nin dört bir yanında acılar tazelendi, en son 42 canı yitirdiğimiz Bartın’da yüreklerimiz bir kez daha dağlandı, ocaklara ateş düştü.

Avrupa Birliği'nin (AB) resmi istatistik ofisi Eurostat ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) verilerine göre Türkiye iş kazalarında en fazla insanın hayatını kaybettiği ülkeler sıralamasında birinci.

Ülkemizde her gün en az 4 işçimiz iş kazalarında hayatını kaybediyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de en fazla ölümlü kazaların yaşandığı sektörün başında maden ve taş ocakçılığı geliyor. Türkiye, maden kazaları sonucu yaşanan ölümlerde dünyada ilk sıralarda yer alıyor.

Maden kazalarında en fazla ölümün yaşandığı Çin, ABD ve Hindistan çıkardığı yeni yasalar ve iş güvenliği önlemleriyle maden facialarının önüne geçti. Türkiye’de ise sayı hiç azalmıyor.

Kazaları önlemek mümkün. Sorumluluklar, ilişkiler, örgütlenme bakımından etkin bir sistem, etkili önlemleri tanımlayan mevzuat, sürekli denetim. Bu yapıyı kurmak, siyasi iradenin yetki ve sorumluluğunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görevi içinde.

42 madencimizin ölümünden sonra, dün yaptığı basın toplantısında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin kazanın nedenlerini "İşletme müdürüne bağlı güvenlik ve iş sağlığı olmaz. Bütün işletmeler özel sektörden iş güvenliği ve sağlığı hizmeti alıyor. Bu işletmenin parasını kim ödüyor? Patron ödüyor. bunun uygulanabilir olmadığı açıkça ortadır." cümleleriyle özetlemiş.

Bakanın sözleri tam bir itiraf.

Ceza hukukun da karşılığı var.

Bakan Vedat BİLGİN, siyasi iradeyle, kendisinden önceki bakanlarla birlikte işlediği cinayetleri itiraf etmiş.

“Bakan Bilgin, Cinayetleri Durdur”

Bakan Bilgin’in dün yaptığı basın toplantısında eleştirdiği iş sağlığı ve güvenliği örgütsel yapısı ve işleyişi, Ülkemizde on yıllardır eleştiriliyor. Sağır sultanın bile duyup bildiği yanlışlıklar zinciri. Çözüm ise belli: Bakan’ın da işaret ettiği gibi, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini işverenden ayırmak, ücret ve giderlerini, işverenden yapılan kesintilerden oluşan fondan karşılamak.

Bunun için gerekli değişiklik ve düzenlemelere ait kanun tasarılarını Bilgin’in Bakanlığı hazırlayacak, meclise sunacak, komisyonlarda tartışılacak, genel kurula gelecek, oylanacak ve yürürlüğe girecek. Ülkemiz bir karabasanından kurtulacak.

Ancak 20 yıllık iktidarında AK Parti bu görevini yapmamıştır, Bakan Bilgin ve kendinden önce görev yapan diğer bakanlar sorumluluklarını yerine getirmemişlerdir.

Bu haliyle, ne yazık ki, TCK  85’de düzenlenen taksirle ölüme neden olma değil, bilinçli taksiri aşan, TCK 21’de düzenlenen olası kasta yaklaşan umursamazlıklarıyla insanların ölümlerine yol açmışlardır, önlemleri almazlarsa insanlarımızı öldürmeye de devam edeceklerdir.

Hepimizin yakından takip ettiği gibi, her iş kazası sonrası yargı önüne eli kolu bağlanmış iş güvenliği uzmanları, mühendisler, ekip şefleri çıkarılıyor. Asli Kusurlu siyasi irade sahipleri ise televizyon ekranlarında, basın toplantılarında zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar.

           Ancak biz biliyoruz ki madenlerde, fabrikalarda, işyerlerinde yaşanan cinayetlerin asıl sorumluları; bilinen, görünen, uygulanabilir önlemlerin önünü açacak yasal düzenlemeleri yapmayanlardır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlarıdır, bürokratlarıdır, siyasi iradenin sahipleridir.

Bakan Bilgin, dün bunu 80 milyon vatandaşa itiraf etmiştir.

Umarız, soruşturma şamasında savcılığa, kovuşturma aşamasında mahkemeye bilirkişi raporu hazırlayan uzmanlar, iddianame ve mütalaa sunacak savcılar, karar verecek hakimler bu itirafı görürler.

Her şeyden önemlisi Bakan Bilgin, dün basın huzurda yaptığı tespit ve itirafın gereğini yapar, yasa taslaklarını hemen hazırlayarak meclise getirir.

Bakan Vedat Bilgin’e buradan sesleniyoruz. Sayın Bakan, dün yaptığınız açıklamadan sonra sorumluluğunuz daha da arttı. Bugünden itibaren tespit ettiğiniz hatalı sistemi ortadan kaldırıp sorunları çözecek yeni bir tasarıma hayat verecek gerekli yasal düzenlemeleri yapmalısınız. Aksi halde, yitirilen her canın vicdani ve cezai sorumluluğu size ait olacaktır. Sizi bu güne kadar ihmal ettiğiniz görevinizi yapmaya davet ediyoruz.”