Ekonomi Gazetesi'nin haberine göre
Yarım asrı aşkın süredir Eskişehir'de faaliyet gösteren Bakılan Grup, hem gıda hem de inşaat sektörlerindeki çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Özellikle kaliteli konut üretiminde sergilediği titizlik ve güvenlik odaklı yaklaşımla, şehirdeki yapılaşma ihtiyacına nitelikli çözümler sunan firma, projelerinde sağlam taşıyıcı sistemlerle öne çıkıyor.
Temelleri 1968 yılında Mahmut Bakılan’ın kurduğu Birtat Pastanesi ile atılan Bakılan Grup, 2014 yılında inşaat alanına yönelerek faaliyet alanını genişletti. Gıda sektöründe yarım yüzyılı aşan tecrübesiyle geleneksel lezzetleri koruyarak üretim yapan firma, inşaatta ise şehrin gelişimine katkı sağlayan projelere imza atıyor.2009 yılında markalaşma sürecinde Birtat Fırın adını kullanmaya başlayan belirten Bakılan ailesinin 3. kuşak temsilcilerinden Endüstri Mühendisi Yasin Bakılan, hijyen, kalite ve müşteri memnuniyeti ilkeleri doğrultusunda yollarına devam ettiklerini belirtti. 120’yi aşkın istihdam sağladıklarını söyleyen Bakılan, gıda tarafında dondurma, yaş ve kuru pasta ile geleneksel tatlı çeşitlerinde özgün tarifleriyle üretim yaptıkları bilgisini paylaştı. Yıllar içinde değişmeyen bu tarifleri korurken, aynı zamanda yenilikçi ürün denemelerine de açık bir üretim anlayışını benimsediklerinin altını çizen Yasin Bakılan, son olarak 2024 yılında bir şube daha açarak büyümelerini sürdürdüklerini söyledi.
Yüksek standartta konut ve ticari alan projeleri gerçekleştirdiklerini belirterek bugüne kadar 100’ün üzerinde konutu sahiplerine teslim ettiklerini açıklayan Bakılan İnşaat’ın kurucularından İnşaat Mühendisi Atakan Bakılan ise, Türkiye genelinde hem yapısal hem de ekonomik sorunlar nedeniyle inşaat sektörünün zor bir dönemden geçtiğini vurguladı. Özellikle son iki yılda sektörün ciddi darbe aldığını ifade eden Bakılan, faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte konut satışlarında ciddi düşüşler yaşandığını aktardı. Bakılan, “İnşaat maliyetlerinin hızla artmasına rağmen konut fiyatları aynı oranda yükselemedi. Bu da hem yüklenicileri hem de yatırımcıları zor durumda bıraktı. Satışlar istenen sayılara ulaşsa bile, müteahhitler konutlarını olması gereken değer üzerinden satamadı, hâlâ da satamıyor. Bu durum sektörün üzerindeki baskıyı artırıyor” ifadelerini kullandı. 2025 yılının ilk aylarında geçen yılın son çeyreğindeki nispeten olumlu seyrin devam ettiğini ancak siyasi gelişmelerin etkisiyle belirsizliklerin tekrar arttığını vurgulayan Bakılan, satışların çoğunlukla ikinci el konutlara ve düşük metrekareli sıfır konutlara yöneldiğini söyledi.
"Alım gücü düşüyor, metrekare küçülüyor"
Konut ruhsatlarındaki metrekare düşüşüne de dikkat çeken Bakılan, “2004 yılına kıyasla 2024 yılında ruhsatı alınan konutların ortalama metrekareleri 20 yılda yüzde 24 azaldı. Bu, insanların artık daha küçük evleri tercih ettiğini ve alım gücünün ciddi biçimde azaldığını açıkça gösteriyor” dedi.Eskişehir’in sosyokültürel yapısının kaliteli olduğunu ancak göç almaması nedeniyle inşaat sektöründe gelişimin sınırlı kaldığını ifade eden Bakılan, “Arz-talep dengesi, konut ihtiyacını belirleyen en temel unsurlardan biri. Nüfus artışı olmayan bir şehirde konut ihtiyacı da doğal olarak sınırlı oluyor” diye konuştu.
"Türkiye'de herkes müteahhit olabiliyor"
Türkiye’deki müteahhitlik anlayışının da sektörü olumsuz etkilediğine dikkat çeken Atakan Bakılan, şu değerlendirmelerde bulundu:“Türkiye’de 450 bin müteahhit olduğu tahmin ediliyor. Almanya’da ise bu sayı sadece 3 bin 800. Eskişehir’deki müteahhit sayısı Almanya’dakiyle aynı düzeyde. Yaptığımız işin ne kadar riskli olduğunun farkında olmayan çok sayıda kişi var. Yetkin olmayan işverenler, arsaları değerinin çok üzerinde satın alıyor. Bu da maliyetleri artırıyor ve kaliteyi düşürüyor.”
"Yönetmelik yeterince kapsayıcı değil"
Türkiye’de yürürlüğe giren yapı müteahhitlerinin kayıt altına alınması ve sınıflandırılması yönetmeliğinin de yeterince kapsayıcı olmadığını belirten Bakılan, mevcut düzenlemenin yalnızca 2 bin metrekare ve üzeri şantiyeleri kapsadığını, oysa Türkiye’deki ruhsatların yüzde 85’inin bu sınırın altında kaldığını söyledi.Bakılan, “Müteahhitlik mesleği mutlaka eğitime tabi tutulmalı. Denetim mekanizması da yalnızca kâğıt üzerinde kalmamalı. Almanya deprem bölgesi olmamasına rağmen yapı güvenliği çok yüksek. Türkiye’de ise son 26 yılda yaşanan depremlerde resmi kayıtlara göre 69 binin üzerinde insanımızı kaybettik. Bu tabloyu değiştirmek istiyorsak, sektördeki yönetmeliği yeniden düzenlememiz şart” dedi.




