“Son bir haftadır 6 yaşında bir çocuğun, öz babası tarafından gelinlik giydirilerek “evlendirilmesi” rezaleti ile çalkalanıyor ülkemiz.

Bir babanın 6 yaşındaki kızını evlendirebilmesi, 29 yaşında bir “adam”ın o çocuk ile evlenebilmesi, sahte kemik yaşı raporu ile gözünün önündeki 14 yaşındaki kızın 21 yaşında olduğunu karara bağlayan yargıçların olabilmesi…

Ne acı!

100. yaşını süren Türkiye Cumhuriyeti’nin bu hali kabul edilebilir olmasa da, şaşırtıcı değil elbette.

İktidara gelişinden itibaren tarikat ve cemaatlere devlet olanaklarını sonuna kadar açan siyasal iktidarın vahim sonuçlarını bu ve benzeri örneklerle her gün yaşıyoruz.

Bu anlayış gerçek İslam’la ilgisi olmayan uydurulmuş bir din dayatıyor topluma.

Önceki yıllarda kimi AKP Belediyelerinin “6 yaşında kız çocukları ile evlenilebilir” diyen kitaplar dağıttığını gördük.

Kanal kanal dolaştırılan “Hocaefendi” lakaplı tarikatçıların, Diyanet yetkililerinin benzer fetvalar (!) verdiğini gördük.

Tarikat evlerinde tecavüze uğrayan çocuklar için “Bir defadan bir şey olmaz” ya da “Küçüğün rızası var” diyen bakanlar gördük.

Eşi tarafından -hem de camide- bir kadınla basılan imam için “İmam nikâhlısıysa göreve iade edeceğiz” diyebilen devlet memuru müftüler gördük.

Laik Cumhuriyet’e, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve Anayasaya sadakat yemini etmiş bazı siyasilerin “Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz.”, “İslam bize göre değil, biz İslam'a göre hareket edeceğiz.” diyebildiklerine şahit olduk.Öte yandan, artık bir AKP dönemi klasiği haline getirilen “icazet törenleri” ile sarıklı cübbeli küçücük çocuklarımız kullanılarak şehirlerimizin caddelerinde, salonlarında Laik Cumhuriyet’e meydan okunuyor. Anayasamızın ve yasalarımızın açık hükümlerine karşın devlet görevlilerinin bu meydan okumaya engel olmaları bir yana, TBMM Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı gibi üst düzey siyaset ve devlet yetkililerinin coşkulu katılımları ile bu törenleri meşrulaştırdıkları görülüyor.

Devlet erkânının gözleri önünde değişmez önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e “KAFİR” diyen hadsizler el üstünde tutuluyor.

Örnekleri ziyadesiyle çoğaltmak mümkün.

Bu gidiş, iyi gidiş değildir!

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, varlık nedenimizin Laik Cumhuriyeti ve Atatürk İlke ve Devrimlerini sonsuza dek yaşatmak olduğu bilinci ile, tüm devlet yetkililerini Anayasa ve yasalara uymaları ve görevlerini yapmaları konusunda bir kez daha uyarıyoruz.

Büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün dediği gibi;

“Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz.”

                                                                      

Editör: Mustafa YILDIRIM