İngiliz çift, “Türkiye’de tanıştığımız herkes çok cana yakındı, misafirperverliği şimdiye kadar gittiğimiz ülkelere göre emsalsizdi” dedi.
İngiltere’de fotoğrafçılık ve televizyon sunuculuğu yapan 29 yaşındaki Ben Fuery ile 27 yaşındaki Lucy Pinnell, üniversite yıllarındaki ortak hayalleri olan dünya turu için 6 yıl önce yola çıktı. Yaklaşık 1 yıl harcayarak karavana çevirdikleri minibüsleri ile 6 yılda 160 bin kilometre yol yapan gezgin çift, 29 ülkeyi ziyaret etti. Ziyaret ettikleri ülkelerde 50’den fazla ulusal parkı görme fırsatı yakalayan çiftin, bu günlerdeki durağı ise Türkiye oldu. İstanbul, Bursa, Denizli ve Eskişehir’i ziyaret eden İngiliz çift, doğu illerine doğru seyahatine devam ediyor. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yapacakları gezinin ardından Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan gibi ülkeleri ziyaret edeceklerini belirten Ben ile Lucy, çektikleri fotoğraflar ve videolar ile kendilerine kalıcı hatıralar bırakıyor.
dunya-turunda-turkiyeye-hayran-kaldilar (2)
“Son 6 yılda içinde 160 bin kilometre yol kat ettik”
Üniversiteden mezun oldukları 2015 yılında aldıkları minibüslerini 1 yıllık çaba sonucu karavana dönüştürdükten sonra 6 yılda 160 bin kilometre yol yaparak 29 ülkeyi gezdiklerini belirten Ben Fuery, “Karavanımızla Batı’dan Doğu Avrupa’ya 29 ülkeyi gezdik. Sık sık şehirleri ziyaret etmiyoruz ama 50’den fazla ulusal parkta bulunduk. Minibüsümüz eski bir İngiliz aracı. Son 6 yılda içinde 160 bin kilometre yol kat ettik. Minibüsümüzü 2015 yılında üniversiteden mezun olduğumuzda aldık ve birlikte dünyayı gezmeye karar verdik. Aldığımızda bir minibüstü ama onu tekerlekli bir eve dönüştürmek için yaklaşık 1 yıl harcadık. Fotoğraf ve video çalışmalarımız için bir araca sahip olmak istedik ve karavan bunun için mükemmel bir araç gibi göründü” dedi.

“Dünyanın her yerinden insanların hikâyelerini duymayı ve paylaşmayı seviyoruz”
Gittikleri ülkelerde yerli halk ile vakit geçirerek hikâyelerini dinlemeyi sevdiklerini belirten İngiliz çift, “Seyahatlerimizde pek çok harika karşılaşma yaşadığımız için tek bir favori deneyim seçmek zor. Gittiğimiz ülkelerde 40’tan fazla doğal kaplıcada yıkandık, uzak dağ köylerine yürüyüş yaptık, karda araba kullandık ve kamp yaptık. Birçok farklı yerel yemeği denedik. Kosova’da Bektaşi dervişleriyle tanıştık, Macaristan’da atlılarla birlikte kaldık. Romanya’da Roman köylülerle partiler yaptık. Kırsal alanlarda seyahat etmeyi, yerel halkla konuşmayı ve çay içmeyi, dünyanın her yerinden insanların hikâyelerini duymayı ve paylaşmayı seviyoruz. Seyahatlerimizi sosyal medya hesaplarımızda paylaştığımız fotoğraf ve videolarla kalıcı tutuyoruz” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’ye aşık olduk”
Türkiye’ye ilk kez gelme fırsatı bulduklarını belirten İngiliz çift, gezip gördükleri yerler karşısında hayran kaldıklarını belirtti. İngiltere’de yapamayacakları aktiviteleri ve göremeyecekleri manzaraları Türkiye’de bulduklarını belirten Lucy Pinnell, “Bu bizim Türkiye’ye ilk gelişimiz. Yaklaşık 1 aydır Türkiye’deyiz ve ülkeye aşık olduk. İstanbul’dan yola çıktık ve Bursa üzerinden Pamukkale’ye gittik. Oradan da Eskişehir’e geldik. Şimdi Kapadokya’ya gideceğiz ve oradan da ülkenin doğusuna gitmeyi planlıyoruz. Türkiye’de tanıştığımız herkes çok cana yakındı. Misafirperverliği şimdiye kadar gittiğimiz ülkelere göre emsalsizdi. . Türkiye özellikle dağlar ve ormanlar gibi doğayı keşfetme özgürlüğünü çok sevdik. Çünkü bu Birleşik Krallık’ta yapamayacağımız bir şey. Burada keşfedilecek pek çok farklı manzara var. Türk insanı böyle güzel yerlere sahip olduğu için çok şanslı” diye konuştu.

“Türkiye’nin doğusuna vardığımızda Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’a seyahat etmeyi planlıyoruz”
Türkiye’nin doğusundan diğer ülkelere geçeceklerini belirten İngiliz gezgin çift, şu ifadeleri kullandı:
“Bu yolculukta İngiltere’den Orta ve Doğu Avrupa’yı geçerek Türkiye’ye ulaştık ve Türkiye’nin doğusuna vardığımızda Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’a seyahat etmeyi planlıyoruz. Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ı da ziyaret etmek isteriz ama minibüsümüz çok eski ve sorunları var. Bu yüzden ne kadar uzağa gidebileceğimizden emin değiliz.”