Söyleşi Selma Güder

TMMOB Eskişehir İKK Kadın Çalışma Grubu Başkanı Ziraat Mühendisi Dr. Ayşe Aydan Barut ile “Anneler Günü” söyleşimizde birlikteyiz.

Dünyamızı saran ve sarsan Pandemi sürecinde doğmamış bebekten, ileri yaştaki büyüklerimize kadar, az-çok herkes etkilendi. Sizce en fazla etkilenen kimler?

Pandemi; tüm dünyayı ve tabi ki ülkemizi pek çok yönden olumsuz etkiledi. Hayatlarımızı, algılarımızı değiştirdi ve değiştirmeye devam ediyor.

Yaşlılar, çalışanlar, çocuklar, gençler, öğrenciler, anneler, babalar…

Kısacası, toplumun her katmanından her yaş ve cinsiyetten birey, pandemiden etkilendi.

Bu süreçte; başta 20 yaş altı çocuklar ve 65 yaş üzeri büyüklerimize yönelik kısıtlamalar oldu. Tedbirler kapsamında pek çok iş yeri kapandı. Hak ve emek kayıpları meydana geldi. Esnek çalışma koşulları; geçimini günlük kazandıkları ile sağlayan insanları işsiz ve aşsız bıraktı, daha da yoksullaştırdı.

Ancak; tarafsız olamayacağım bir gerçeklik var ki,  kadınların kendi kontrolleri dışında hızla değişen yaşamları!

Pandemi döneminde çalışan/çalışmayan kadınların durumu hakkında okurlarımız ile paylaşmak istedikleriniz nelerdir?

Bu süreçte; esnek çalışma ve evden çalışma, kadınlar için koşulları daha da ağırlaştırdı. Kadınlar, evlerini bir yandan ofis olarak kullanırken, diğer taraftan aynı anda ev işleri, annelik sorumluluğu ve çocuk bakımı, eğer varsa yaşlı ve hasta bakımını da üstlendiler. Ve bu çoklu çalışma sistemi; kadınlar adına,  doğal kabul edildi. Pandemi nedeniyle; ev içi görünmeyen emek, aslında ücretsiz bakım emeği ve bu emeğin getirdiği tüm sorumluluk, sessiz sedasız kadınların kucağına bırakılıverdi. İşlerini ilk kaybedenler kadınlar oldu. Veya daha ucuz iş gücü olarak görüldüler.

Düzenli geliri olmayan, geçimini gündelik olarak yaptığı işlerle sağlayan pek çok kadın, geçimini sağlayamayacak duruma geldi. Sağlık hizmetlerine erişimde zorlandıkları gibi, ev içi şiddet de yoğun olarak devam etti.

“Pandemide kadın olmak” konulu yakın tarihli bir araştırma sonucuna göre; pandemi sürecinde kadınların % 73’ünün ekonomik sıkıntı yaşadığı, % 73’ünün şiddetin en az birine maruz kaldığı tespit edilmiştir.

Sizce;  Annelik nedir? Ne değildir? Hangi tanımlı/tanımsız duyguları çağrıştırıyor?

Annelik; sadece bir çocuğu doğurmak, biyolojik bir bağ kurmak değil, sevgi ve emektir aslında!

Sevdiğin için korur, kollar, bakar, büyütür ve bundan da keyif alırsın her anında.

Tarifi zor ve bir o kadar da kolay. Sınırsız bir durum galiba anneliği tanımlamak. Birlikte olmaya başladığın ilk andan itibaren, yaşamının son anına kadar; heyecan, umut, mutluluk, endişe, yorgunluk, gurur, zaman zaman öfke…

Bana göre annelik;  tüm bu duyguları içinde barındırıyor. Çocuğun kadar, kendini de değiştirir ve geliştirirsin.

Anneler Günü’nün anlam ve önemi nedir?

Tabii ki, annelerimiz bizler için çok değerli! Bir annenin çocuğunu yetiştirirken verdiği emeğin karşılığı, elbette ki bir gün ile ölçülemez. Ama o bir gün; annelerimize duyduğumuz sonsuz sevgi ve minnettarlığın küçük bir ifadesi.

Buradan; doğurmuş, doğurmamış hiç fark etmez, verdiği emek ve sevgi ile bir çocuğun hayatında ışık ve umut olmuş, gelecek vermiş tüm kadınların anneler gününü kutluyorum.

Ebediyete intikal etmiş annelerimizi rahmetle anıyor, evlatlarını kaybetmiş, bu topraklara şehit vermiş annelerimize sabırlar, evlatlarına rahmet diliyorum.

TMMOB Eskişehir İKK Kadın Çalışma Grubu Başkanı olarak; annelerimize vermek istediğiniz mesaj nedir?

Annelik; her dönem ve koşulda zor, emek ve sabır istiyor. Tüm annelere, anne olan, olmayan tüm kadınlara, özellikle şu anda yaşadığımız zorlu süreçte, öncelikle sağlık ve kolaylıklar diliyorum.

Yaşamı biz kadınlar kuruyoruz, öyleyse şiddetsiz ve eşit bir dünya istemek en doğal hakkımız!

Dayanışma ile birbirimize destek olarak, hak ve emek mücadelemizden vazgeçmeyerek, çocuklarımız için daha güzel bir dünya kuracağız.

Kadınlar tarih boyunca her türlü ayırımcılığa karşı durmuştur. Eşit ve şiddetsiz bir yaşamın tüm kadınların vazgeçilmezi olduğunu bir kez daha söylemek istiyorum. Pandemi koşullarında, ne kadın cinayetleri sona erdi, ne de ev içi şiddet. Kadınlar; her insanın en doğal hakkı olan “yaşam hakkı” kapsamında, her türlü şiddete karşı yasalarla etkin şekilde korunmalı. İstanbul Sözleşmesi fesih kararından vaz geçilmeli, 6284 sayılı kanun etkin bir biçimde uygulanmalıdır.

Son söz olarak diyorum ki; dayanışma ve mücadeleden vazgeçmiyoruz.

Unutmayalım ki; geleceği biz kadınlar kuracağız!