Adaletin Hukuku ve Parlamenter Demokrasi İdeali Platformu (AHPADİ) Dönem Sözcüsü Av. Mehmet Ektaş, seçim barajının yüzde 7'ye düşürülmesi ile ilgili şu açıklamayı yaptı; "Cumhur İttifakı, Millet İradesine “Baraj” Engeline Devam Dedi.
Daraltılmış seçim bölgeleri tartışmaları daha başlayamamışken, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan tarafından açıklanan ve MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli tarafından da uygun görülen %7 seçim barajı, demokrasimizin geriletilmesi çabalarından vazgeçilmek istenmediği gerçeğiyle bir kez daha yüzleşmemizi sağladı.
1982 Anayasasında tanımlanan yönetimde istikrar ilkesine işlerlik kazandırmak amacıyla,1983 yılında 2839 sayılı “Milletvekili Seçim Kanununda” yapılan düzenlenmeyle uygulanmaya başlanan %10 seçim barajının %7’ye indirilmesi, temsilde adalet yönünde atılmış ileri bir adım gibi gösterilmek isteniliyorsa da, %7 seçim barajı da %10’luk baraj gibi anti demokratiktir, demokrasimize ve temsilde adalete sağlayacağı hiçbir katkısı olmayacaktır.
Her ne kadar ülke seçim barajına meşruluk kazandırmak amacıyla tutarsız, çelişkili argümanlar ileri sürülerek Milletimiz ikna edilmeye çalışılıyorsa da, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde seçim barajını haklı ve meşru gösterecek hiçbir siyasi gerekçe yoktur.
“İttifak” Sisteminde Baraj, Partileri İttifaklara Girmeye Zorlama Sopasıdır.
Seçim barajının arkasına sığınılan en önemli gerekçe, Anayasanın 67’inci maddesinde temsilde adalet ilkesiyle birlikte zikredilen yönetimde istikrar ilkesidir. Parlamenter Sistemde seçim barajı öncelikle, az sayıda partiden teşekkül eden ve partilerden birinin meclis çoğunluğunu elde ettiği bir meclisten çıkacak hükümetin yönetimde istikrar sağlayacağı, koalisyonların önünü keseceği, mutlak iktidarın ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı ve gelişmeyi sağlayacağı iddiasıyla getirilmiştir. Bugün uygulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından en az %50+1 oyla seçilmekte, Bakanlar Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmekte, TBMM’den güven oyu istenilmemekte, Hükümet düşürülememekte, yürütmeye ilişkin nerdeyse tüm alanlar Kanunlarla değil Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle düzenlenmektedir. Bu nedenlerle, Anayasadaki Yönetimde İstikrar ilkesi sistemin doğal sonucu haline gelmiş, ayrıca düzenlemeler yapılması talebi kadük kalmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi örneğinde olduğu gibi, seçimlerin çoğunluk sistemine göre yapıldığı hiçbir Ülkede seçim barajı yoktur.
Hal böyleyken, hala “yönetimde istikrar” aldatmacasıyla Millet İradesinin meclise yansımasının engellenmeye ve hangi oranda olursa olsun barajla engellenmeye çalışılması anlamsızdır.
Seçim barajının meclise çok fazla sayıda partinin girmesini önleyeceği savı da doğru değildir. Şu anda TBMM’de 14 parti bulunmaktadır, ayrıca 5 milletvekili de bağımsızdır. Baraj, sadece partileri ittifaka girmeye zorlamakta, pazarlıkların yolunu açmaktadır. Kuruluşunda pazarlıkla oluşmuş bir meclisin de itibarı zedelenmektedir.
Baraj için öne sürülen diğer bir gerekçe ise bölgesel, mezhepsel ve etnik kimlik siyaseti yapan partilerin meclise girmesinin engellenmesidir. Halbuki, seçim barajı bugüne kadar böyle bir sonuç doğurmamış, HDP gibi teröre destek veren, etnik milliyetçi ve bölgesel bir parti meclise artan sayıda milletvekili çıkararak girmiştir. Önümüzdeki seçimlerde sadece HDP’nin ittifak dışında tek başına seçime gireceği düşünülürse, seçim barajının %7 olarak belirlenmesinden sadece HDP’nin yararlanacağı da açıktır. Sürekli Milliyetçi ve HDP karşıtı bir dille siyaset yapan Cumhur İttifakının bu sonucu görememiş olması da düşünülemez.
Seçim barajının koalisyonları önleyeceği beklentisi de gerçekleşmemiştir. Seçim barajının uygulandığı 1990 yıllardan 2001 yılına kadar koalisyonlar dönemi olmuştur. Halen AK Parti MHP ve BBP arasında kurulmuş örtülü bir koalisyon olduğu da bir gerçektir. Diğer yandan, koalisyonların çoğunlukçu yönetimlerden daha iyi sonuçlar verdiği, toplumsal barışa, paylaşıma, Milletin büyük bölümünün yönetime katılımına olanak sağladığı, düşünce zenginliği ve ortak akılla Ülkenin daha doğru ve istikrarlı yönetilebildiğinin de hem Ülkemizde hem gelişmiş Ülkelerde örnekleri oldukça fazladır.
Her sözlerinde millet iradesine sığınan iktidar sahiplerinin millet iradesine engelleri devam ettirme çabası çelişkidir.
Seçim barajı, Türkiye‘nin tam demokratik istikrarlı bir ülke düzeyine gelmediğinin bir göstergesidir.
Yönetimde istikrar ısrarıyla “serbest seçim hakkı” ihlalinden vazgeçilmelidir.
Seçim barajının sıfırlanması en doğru çözümdür. Millet iradesinin sandığa yansıması, mecliste siyaset yolunun her siyasal düşünce grubuna açılması, demokrasimizin gelişmesi için seçim barajı kaldırılmalıdır.