Başkan Oğuz İduğ’un açıklaması şöyle:

“Türk İş’in araştırmasına göre Nisan ayı açlık sınırı 10.135 TL, yoksulluk sınırı 33.014 TL, bekar bir çalışanın “ yaşama maliyeti” ise 13.167 TL ye yükselmiştir.

En düşük memur maaşının  11.848 TL olduğu ülkemizde bu maaş neredeyse açlık sınırı seviyesindedir.

Göreve yeni başlayan bir öğretmen 12.400 TL maaş almaktadır. Büyükşehirlerde ortalama ev kiraları ise artık 10 bin TL seviyelerine ulaşmıştır. Soğanın kilosunun 30 TL, bir kilo kıymanın ise 340 TL olduğu günümüzde memurların bu maaşlarla geçinebilmesi olanaksızdır.

En büyük banknotumuz olan 200 TL 2009 yılında tedavüle çıktığında yaklaşık 3 çeyrek altın veya 131 dolar alınabiliyordu. Şimdi ise 3 çeyrek altın için 5 bin 645 lira yani 200 TL’lik banknottan 28 tane olması gerekiyor.

Bugün ise 200 TL ile sadece 10 dolar alınabiliyor. 2009’da 63 litre benzin alabildiğimiz 200 TL ile şimdi arabalarımızın ibresi bile zor oynamaktadır.

TÜİK’e göre Nisan ayı yıllık enflasyon yüzde 43,68 iken ENAG’a göre bu oran yüzde 105,19’dur. Yani memurlar TÜİK ‘en enflasyonuna göre zam almakta, ENAG’ın enflasyonuna göre de yaşamaktadırlar.

Bu örnekleri sayfalarca çoğaltmamız mümkündür. Ama tablonun ne kadar vahim olduğunun bu örneklerle anlaşıldığı kanaatindeyiz. İktidara buradan sesleniyoruz;

Memurların Temmuz ayını bekleyecek hali de dermanı da kalmamıştır. En düşük memur maaşı yoksulluk sınırı olan 33 bin 14 TL’nin üzerine çıkarılmalıdır. Memurların alım gücü artırılmalı, enflasyon farkları aylık olarak maaşlara yansıtılmalıdır. Memurların gelir vergisi yüzde 15’e sabitlenmeli ve kira/ulaşım/yemek yardımı düzenlemesi hayata geçirilmelidir.

Memurları yok sayarak, görmezden gelerek ya da ucu açık ileriye dönük vaatler vererek zevahiri kurtaracağını düşünenlerin, 5 milyon memur ve ailesinin de 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde oy kullanacaklarını bilmelerini isteriz.

Buradan bir çağrı da kamu çalışanlarına yapmak istiyoruz. Toplu sözleşme masasında varlık gösteremeyen, seçim öncesi açılan musluktan memurun sofrasına bir lokma dahi alamayan bu sarı sendikalara daha ne kadar tahammül edecek siniz?

Sizin hakkınızı savunmak yerine siyasilerin hukukunu koruyan bu sendikalara artık dur demeyecek misiniz?

Bu sendikalardan istifa ederek, sizin hakkınızı savunmak için bugün meydanlara inen Hürriyetçi Eğitim Sen’i yetkili sendika yapmak için maaşlarınızın asgari ücret seviyesine düşmesini mi bekliyorsunuz?

Sizleri artık sararan ve solan sendikamsı yapılardan ayrılarak, emek ve alın teri mücadelesinin adresi olan Hürriyetçiler kervanına davet ediyoruz.”