Eğitim Birsen Şube Başkanı Muammer Karaman ile Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Haydar Urfalı sosyal medya hesapları üzerinden promosyon konusunda birbirlerine yüklendi. İlk mesajı Eğitim Birsen Şube Başkanı Muammer Karaman attı. Karaman mesajında şunları yazdı; "Türkiye 16 Nisan'da tarihinin en önemli halkoylamasını gerçekleştirecek olmasına rağmen sivil toplum temsilcisi olarak tek kelime etmeyen/edemeyen,15 Temmuz günü ve öncesindeki facebook paylaşımlarını silen, Milletin yaptığı darbe karşıtı eylemlere destek olmak yerine o eylemlerde kullanılan müzikleri, yapılan açıklamaları dün neden yapılmıyordu diye eleştirip milletimizin sağladığı milli birlik mutabakatını sabote etmeye kalkan ama sonrasında Yenikapı Ruhu Yenikapı Ruhu diye en çok konuşup kurum yöneticilerine bu meyanda ne yaptınız sorularını utanmazca sorabilen Türk Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı şimdi de ne imzaları ne de terleri bulunmamasına rağmen Odunpazarı İlçe Mem çalışanlarını ilgilendiren promosyon ihalesi sonucunu sosyal medyada paylaşıp tebrik kabul ediyor. Bu ikiyüzlülüğe ve utanmazlığa diyecek kelime bulunmaz."
HAYDAR URFALI: MÜPTEZAL
Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Haydar Urfalı ise mesajında şu mesajı yazdı; "Duyduğuma göre bir müptezel maaş promosyonları için üyeleri tarafından "madem ki böyle oluyormuş geçmişte olanlar nedir? yoksa " diye sorgulanmaya başlayınca ahlaksızlığı yine ele alarak sağa sola çamur atma telaşına düşmüş. Allah'tan korkmaz kuldan utanmaz tavırlarına yenilerini eklemeye devam etmiş.
EBS'nin Atatürk düşmanı çamurcu başkanı kulaklarını aç iyi dinle! Tanı!
Türkiye Kamu Sen olarak zoru seçmedik, doğruyu seçtik ve bunu stratejimizin merkezine koyduk.Ne mi yaptık?
Yanlışa, yanlış dedik.
Yandaş kayırmacılığına, ayrımcılığa olmaz dedik.
Tüm kamu çalışanlarını kucaklamayı ibadet derecesinde önemli gördük, kul hakkını Allah bizden sormasın dedik.
Makam ve mevkiler her insanın hakkı, her yiğidin gönlünde bir arslan yatar ancak liyakat ve kabiliyet ölçülerinden ayrılmayalım, hak edene hak ettiği verilsin dedik.Hak ettiğimizi almak için kimse bizden takla atmamızı istemesin, şahsiyetimizi teslim etmemizi beklemesin dedik.
Hak eden, emek veren, alınteri döken çalışkan, vatansever insanlar, ülke ve milletimizin geleceği adına korunmalıdır dedik.
İnsanlarımızı korkutmayın, ezmeyin, bizim ezilmiş insanlara değil, dik duruşlu, şahsiyetli insanlara ihtiyacımız var dedik.
Sendikacılık hak yemek, haksızlık yapmak değil, hakkı tutup kaldırmaktır dedik.
Memuru mamur olmayan bir ülkenin geleceği de olmaz, bunun için devlet memurluğu kavramının içini boşaltmayın, iş güvencemizle oynamayın dedik.
Çok şeyler yaptık, susmadık, yanlışları dilimiz döndüğünce, gücümüz yettiğince meydan , meydan kurum kurum anlattık.
Yanlışlara eyvallah demedik, teslim olmadık, alkışlamadık.
Eksiklerimiz, kusurlarımız da oldu, ancak kamu çalışanlarına ihanet etmedik, kapalı kapılar ardında gizli pazarlıklar yapmadık.Toplu sözleşme masalarında satmadık.
Diyalogdan hiç uzaklaşmadık, doğruya doğru dedik, övdük, doğruyu yapana saygı duyduk.
Ülkemiz ve milletimiz için doğru olanı yaptık, tercihlerimiz her zaman bu Aziz Milletin geleceği doğrultusunda oldu.
Birgün, sözde akil adam olup bölücülüğü övmedik, bir başka gün vatansever rolüne girip tam tersini yapmadık, bu sebeple geçmişimizle hiç utanmadık, çünkü doğruyu yaptık.
Bölgesel bir ağız kullanarak sendikacılık yaparak, bölücü ile bölücü, islamcı ile islamcı, Atatürkçü ile sözde Atatürkçü olmadık, biz hep Türkiye ve Türk Milletinin sevdalısı olduk.Bağrından çıktığımız, bu Aziz Milletin milli ve manevi değerleri ile bezendik.
Andımızı okumaktan gocunmadık, Ne mutlu Türk'üm diyene! demekten usanmadık, utanmadık, gurur duyduk."