Eskişehir Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan, Üniversite-Sanayi-Tarım-Hizmet sektörü işbirliği ile istihdamın artacağını belirterek; ilimizdeki tüm kurum yöneticilerinin el birliği ile hareket ederek güçlü bir lobi oluşturması gerektiğine dikkat çekti. Zeydan, “Eskişehir Ticaret Borsası olarak elimizi taşın altına koymaktan vazgeçmeyeceğimizi tüm samimiyetimle belirtmek isterim. Tarımı ihmal eden iflas eder” diye konuştu.

ESGAZETE MANŞET RÖPORTAJ

Ticaret Borsalarının çözüm bekleyen sorunları nelerdir. Hükümetten beklentileriniz nelerdir?

Sorumlulukları, görevleri çalışma alanları ve prensipleriyle ticaret borsaları Türkiye ekonomisinin vazgeçilmez kurumları ve tarım sektörü içinde oynadığı rol ile de en önemli aktörlerdendir. Bu anlamda Ticaret Borsaları, hem tarımın hem de tarıma dayalı sanayinin sağlıklı, sürdürülebilir gelişmesinin, temel taşlarından biridir. Aynı zamanda borsalar, rekabetçi piyasaların oluşmasında da etkindir. Ticaret borsaları, sadece üretici ile tüccar ve sanayici arasında bir köprü görevi kurmakla kalmayıp, tarımsal ve tarıma dayalı ekonominin kayıtlı hale gelmesini sağlayarak kamu gelirlerinin artmasına ve sağlıklı ulusal tarım politikaları oluşturulmasına katkı sağlamaktadırlar. Ülkemizde çağdaş borsacılık hizmeti verme hedefi içinde olan akredite ticaret borsalarının sayısı hızla artmaktadır. Ticaret borsaları, alım satıma konu olan ürün fiyatının laboratuvar sonuçları da dikkate alınarak optimum düzeyde oluşması, katılımcı rekabet ortamında, bilgisayar ve hızlı iletişim araçları ile destekli çağdaş mekanlarda satışların gerçekleştirilmesi noktasında hizmet verip milli ekonomiye katkı sağlayan kurumlardır. Ülkemizde 113 adet Ticaret Borsası mevcut olup her bir borsa bulunduğu bölgede tarım ve hayvancılık sektörünü geliştirmede önemli bir rol üstlenir. 

KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARI DESTEKLENMELİ

Kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesinin ekonomi ve sosyal alanda çok önemli olduğunu düşünüyorum. Elbette ki, tarım ve hayvancılıkta çok çeşitli desteklemeler mevcut, ancak olumlu sonuçlarına beklenilen ölçüde ulaşamıyoruz. Tarımsal desteklemeleri çiftçi kayıt sistemine dahil olanlar alabiliyorlar. Üreticilerimiz hazineden vb. biçimde kiraladıkları arazilerde ürettikleri ürünlere destekleme alamadıklarından şikâyet ediyorlar ki serzenişleri belli ölçüde haklıdır. Söz konusu destekleme sistemi sorun ve suiistimallere yol açabiliyor. Desteklemeler ürüne ve hatta çeşide göre verilmeli. Kalite ve verimi en yüksek çeşitler belirlenmeli ve bunların daha fazla oranda destekleneceği ilan edilmelidir. Örneklemek gerekirse; bu destekleme yöntemiyle hedeflenen kalitedeki buğday üretimine çiftçi kendiliğinden yönelir. Ayrıca desteklemelerin çeşidi çok fazla. Desteklemeler birkaç kalemde birleştirilebilir. Önemli ölçüde kıraç arazimiz var. Bunların sulu tarıma açılabilmesi için gereken yatırımlar yapılmalı, verim ve kalite açısından olumlu sonuçların ortaya çıkması sağlanmalıdır. Türkiye'deki tarımın kalkınması, ithalatın azalıp, ihracatın artması ve kaliteli ürün için ticaret borsaları, çiftçi ve hükümete düşen görevler neler ve ne gibi bir yol haritası izlenmeli?

Bahsettiğiniz gibi bu konuyu üç ayrı açıdan; çiftçilerimiz, ticaret borsaları ve hükümet azında ele almak gerekiyor. Üreticilerimiz açısından bakıldığında, maalesef birçok çiftçimiz tarafından bilinçli tohum seçimi yapılmıyor. Çiftçilerimiz bilinçsizce bir tohum çeşidinden diğer bir tohum çeşidine geçebiliyorlar. Bunun yanı sıra buğdayda çok ciddi ölçüde kalite kaybına yol açan süne zararlısıyla mücadelede çiftçimiz maalesef ilgisiz kalıyor ve mücadeleye yeterli düzeyde katılmıyor.

MODERN VE BİLİMSEL ÜRETİM TEKNİKLERİNE ÖNEM VERİLMİYOR

Tüm bunlar eğitim eksikliğinden ve girdi maliyetlerinden kaynaklanıyor. Hububat tarımı büyük ölçüde dededen-babadan kalma yöntemlerle yapılıyor, maalesef modern ve bilimsel üretim tekniklerine çiftçimizce gerektiği kadar önem verilmiyor. Genç çiftçilerimiz tarıma daha bilimsel yaklaşıyor ve daha modern tarım yapmaya özen gösteriyor. Ancak köylerimizde genç nüfus oldukça azaldı. Diğer önemli bir sorun ise; buğdayda çok sayıda çeşidin olması. Borsamıza önceki yıllarda ortalama 60 çeşit buğday alım satıma konu olurken,  bu yıl on çeşit daha ilave oldu, çeşit sayısı 70’i buldu. Bu kadar çok sayıda çeşit olması, hem kalite standartları bakımından, hem tasnif edilmesi, hem depolanması hem de ekmeklik un üretimi esnasında ortaya çıkan birtakım olumsuzluklar nedeniyle önemli bir sorun olarak önümüze çıkıyor.  

BUĞDAY EKMEKLİK DEĞİL YEMLİK

Buğdayı insan gıdası olarak üretiyoruz. Ancak kalitesizlikten dolayı çok önemli bir miktarda buğdayı ekmeklik değil yem sanayinde yemlik buğday olarak tüketmek zorunda kalıyoruz. Ekmek üretmek için gerekli kaliteye sahip, buğdayı da ithal etmek durumunda kalıyoruz. Türkiye'nin yıllık buğday ihtiyacı aşağı yukarı 17,5 milyon ton civarında. Türkiye geçtiğimiz yıl yaklaşık 24 milyon ton buğday üretti, bu yılda 21,5 milyon ton civarında. Buna rağmen kaliteli ekmeklik ve makarnalık buğdayı ithal etmek zorunda kalıyoruz. Milli ekonomimiz zarar görüyor. Bu konuda devlet kaliteyi yükseltmeye yönelik bir takım milli politikalar izlemeli ve kalite kriterleri açısından öne çıkan çeşitleri daha fazla desteklemelidir. Örneğin, siyasi otorite diyebilir ki; Eskişehir Ovası’nda üretilecek bölgenin tarımsal koşullarına ve elde edilen verilere uygun olan 10-15 çeşit buğdaya destekleme vereceğiz ya da şu çeşitlere daha fazla destek vereceğiz. Böyle yapıldığında çiftçimiz istenen ve desteklenen çeşitlerin üretimini yapmaya yönelecektir.

GENÇLERİ KÖYDE TUTAMIYORUZ

Çiftçilerimizin en önemli sorunları girdi maliyetleridir, yani mazot, gübre, zirai ilaç, tohumluk, makina ekipman fiyatları. Bu konulardan sürekli serzenişteler. Bunlarla ilgili verilen destek artırılabilir. Sulamada kullandıkları enerjinin akaryakıtla sağlanması da ciddi bir kayıp. Derin su kuyuları ile yapılan sulamada güneş enerjisi kullanabilirler. Maalesef, genç nüfusumuzu köylerde tutamıyoruz.  Tarım üretiminden tatminkâr gelirler elde ederlerse gençlerimizi köylerde tutabiliriz. Çiftçilere önemli bir önerim, traktör ve benzeri tarım makinelerini gereğinden fazla almasınlar. Bu şekilde bir yenileme yarışına girip borç ve faiz yükü altında kalıp mağdur oluyorlar. Yılın sadece belirli dönemlerinde çalıştırdıkları ekipmanları diğer çiftçilerle bir arada alıp ortak kullanabilirler. Bu şekilde hem borçlanmamış olurlar hem de yapılan yatırımlar atıl kalmamış olur. Bu çalışmalar köylerde kurulabilecek birlikler, kooperatifler vasıtasıyla da yapılabilir. Ticaret Borsaları açısından bakıldığında ise, Borsaların her ne kadar yazılı görevi olmasa da tohum, ekim, dikim, sulama, gübreleme ve zararlılarla mücadele gibi konularda çiftçilerimizi bilinçli üretime yönlendirip kaliteli/verimli ürün alabilmeleri adına yılın belli periyotlarında bilinçlendirmeli ve eğitimler vermelidirler.

Projelerinizden bahseder misiniz?

Tarımsal ticarete yön veren ve hacim kazandıran Elektronik Satış Salonumuz, ürünlerin reel değerleri üzerinden satılmasını sağlayan Laboratuvar hizmetlerimiz, kırsal alanda ilçelerimizde hizmet veren 5 adet irtibat büromuz ve geliştirmiş olduğumuz projeler ile bölgemize çağdaş, lider, yenilikçi bir kurum olarak hizmet vermeye devam ediyoruz. Geçtiğimiz yıllarda hazırlayıp sonuçlandırdığımız Çelik Modüler Hububat Silosu Projemiz bir pilot projeydi. Borsamız yerleşkesinde faaliyette olan tarımsal ürünlerin depolanmasına yönelik tesislerin geliştirilmesi ve yatay depolama sisteminden dikey depolama sistemine geçilmesi öncelikli amacımız olmuştu. Bu projemizin devamında önümüzdeki süreçte de, bölgenin ihtiyaç beklentilerini karşılamak üzere Lisanslı Depoculuk, Yetkili Sınıflandırıcı Laboratuvar, Modüler Çelik Hububat Siloları ve Mezbaha Projelerimizi hayata geçirmeyi planlamaktayız. Lisanslı Depoculuk Projemiz, Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında T.C. Eskişehir Ticaret Borsası bünyesinde kurulacak olan Lisanslı Depoculuk Sistemi’nin bölgemize kazandırılmasıdır. Planladığımız sistem, bölgemizde üretilen hububat ve yağlı tohum vb. tarım ürünlerinin, emniyetli ve sağlıklı koşullarda depolanmasını, ürün senetleri vasıtasıyla, finansman ihtiyacına da teminat olarak ticaretin kolaylaştırılmasını sağlayacak hizmet ve faaliyetlerin yürütülmesini gerçekleştirecektir. Hali hazırda Borsamız bünyesinde faaliyet gösteren ve TMO dahil birçok kurumun da itibar ettiği laboratuvarımızı “Yetkili Sınıflandırıcı Laboratuvar” statüsüne almak adına ilgili Bakanlığa başvurumuzu yaptık. Laboratuvar geliştirme çalışmalarımız da hız kesmeden devam etmekte.

Mezbaha projemiz ise; bölgemiz halkının, besici ve kasap üyelerimizin bu alandaki tüm ihtiyaçlarını bir arada karşılayabileceği bir tesisinin kurulmasıdır. Borsamızca kurmayı planladığımız mezbahada halkımızın sağlıklı kırmızı ete ulaşması için gereken hizmet ve faaliyetlerin yürütülmesi sağlanacaktır. Mezbaha, Eskişehir'in çok önemli bir ihtiyacıdır. Şu anda şehrimizde bir tane mezbaha var. İlçelerimizdekiler ise kapatıldı. Biz Eskişehir Ticaret Borsası olarak belediyeler ve diğer ilgili kurumlarla da işbirliği yaparak modern bir mezbaha oluşturma çalışması içerisindeyiz. Şehrimizde mezbaha eksikliği konusunda ciddi bir farkındalık oluşmuş durumda. İstatistiki rakamlara bakıldığında Eskişehir halkı sanki kırmızı et tüketmiyor gibi gözüküyor. Ancak tüketilen kırmızı etin önemli bir miktarı usulsüz kesimlerden elde ediliyor. İlçelerdeki mezbahalar da kapalı. Buradaki mezbahalar modern olmasa bile kesimler en azından devletin iki tane veterinerinin gözü önünde yapılıyordu.   Günümüzde maalesef kriterleri uygun olmayan yerlerde de besi hayvanları kesilip etleri halkımıza satılıyor.

Halk sağlığı açısından da çok önemli olduğuna işaret ettiğimiz yeni ve entegre bir mezbaha yapmak üzere modern bir projemiz var, ancak bu yatırımı Eskişehir Ticaret Borsası olarak tek başımıza oluşturmamız kolay değil. Dolayısıyla hem yerel yönetimlerin önayak olmasına hem de konuyla alakalı tüm kurum ve kuruluşların desteğine ihtiyacımız var.

DOLU ÇOK HASAR VERDİ

Bu yılki ürün beklentiniz nedir? Geçmiş yıllarla kıyaslaması yapar mısınız? Ekonomiye yansıması ne olur?

Bildiğiniz üzere, Türkiye’nin tarımsal üretiminde verimliliği ve kaliteyi etkileyen en önemli faktörlerden biri iklim koşullarıdır. Kış mevsiminde kar ve baharda yağmurların bol olması birçok tarımsal üründe rekoltelerin önceki yıla oranla artış göstermesiyle sonuçlandı. İlimiz genelinde hububat tarımı için iklim koşullarının olumlu bir görünümde seyretmesi oldukça sevindiricidir. Bu yıl, önceki yılın üzerinde bir rekolteyi ve kaliteyi yakaladık. Ancak buğday üretiminde bölgemizde geçmiş yılın rekoltesini yakalayamadık. Zira buğday ekim alanları daraldı. Ancak yine de tatminkâr ölçüde verimlilik sağlandı. Kalitede ise olumlu gelişme olmakla birlikte henüz arzu edilen üst kaliteye ulaşamadık. Ancak tüm bunlara ilave olarak bu yıl,  bazı ilçelerde dolu yağışı yüzünden hasar meydana geldi. İnanılmayacak derecede hasar olduğunu gözlerimle gördüm. Hem ekinler hem de sulama teşkilatları zarar gördü.  Çok hasarlı köylerimiz var. Onlara da tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu acı olayla tekrar tüm çiftçilerimize tarım sigortasının önemini hatırlatmak istiyorum.

Mesleki Eğitim İş Birliği Protokolü imzaladınız biraz bundan bahseder misiniz?

26 Şubat 2019 tarihinde T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği arasında imzalanan Mesleki Eğitim ve İşbirliği Protokolü gereğince 81 ilde Milli Eğitim Bakanlığı il teşkilatı ve oda-borsa temsilcilerinin katılımıyla bir protokol yürütme kurulu oluşturuldu. Özel sektörün rol üstlendiği ortak yönetim modeliyle meslek liseliyi üretimin merkezine koyacak bu proje ile Protokol Yürütme Kurulu yerelde projenin yönetimini üstlendi. Bununla ilgili olarak şimdiye kadar İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde, Borsamızda, proje okulumuzda olmak üzere çok sayıda toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantılarda ilimizde seçilen ve Protokol Yürütme Kurulu başkanlığını borsamızın sürdürdüğü Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden mezun olan öğrencilerin işe yerleştirilmeleri, öğrenim gören öğrencilerin mesleki bilgi ve beceri ve yabancı dil yeterliliklerinin artırılması, okul öğretmenlerine hizmet içi eğitimler verilmesi, okul laboratuvarlarının son teknoloji ile donatılması gibi konular görüşüldü. Şunu belirtmeliyim ki; meslek lisesini tamamlayan öğrencilerin ve ilgili sektörlerin öncelikle ve özellikle kaliteli ara eleman ihtiyacını giderme hususunda beklentileri karşılanmış olacaktır. Bizler de ülkemizin bu ihtiyacını gidermede etkin bir rol üstlenecek ve elimizi taşın altına koymaktan asla çekinmeyeceğiz.

ESKİŞEHİR LOBİSİ FAALİYETE GEÇİRİLMELİ

Hem siyasi hem de diğer dinamikler arası Eskişehir'de bir türlü birliktelik sağlanamıyor, güç birliği oluşturulamıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Bu sorunun çözümü için ne yapılmalı?

Eskişehir, yüksek katma değer içeren gelişmiş bir sanayi ve tarım kenti aynı zamanda hizmet sektöründe de ileri düzeyde. İlimizin bu potansiyelini daha da ileri taşıyabilmek ve istihdama çok daha katkı verebilmek adına yatırımların Eskişehirimize kazandırılabilmesi için bu paydada birleşen, koordine olan bir Eskişehir Lobisinin faaliyete geçirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Üniversite-Sanayi-Tarım-Hizmet sektörü işbirliği ile istihdamın artarak ülke ekonomisine katkı bakımından ilimizin hızla gelişeceğine ve ilimizdeki tüm kurum yöneticilerinin el birliği ile hareket ederek güçlü bir lobi oluşacağına yürekten inanıyorum. Yüksek katma değerli, verimli, kaliteli tarımsal ürünler yetiştirerek tarım ürünleri ithalatımızı daraltmak, ihracatımızı arttırmak adına geliştirilecek sürdürülebilir tüm milli politikaları destekliyoruz. Gerek projelerimizle gerekse modern tarım yöntemlerini yaygınlaştırmak adına yapacağımız eğitim ve çalışmalarla Eskişehir Ticaret Borsası olarak elimizi taşın altına koymaktan vazgeçmeyeceğimizi tüm samimiyetimle belirtmek isterim. “Tarımı İhmal Eden İflas Eder” sözü ile Manşet Gazetesi’ne teşekkür ediyor, tüm üyelerimize ve üreticilerimize bereketli kazançlar diliyorum...