Söyleşi: Sevim Şahin
Ve ülkemizin erozyonla kaybettiği toprağı ve geleceğimizi tekrar büyük bir sorumlulukla anlatıyor. Söyleşimizi yaparken "Toprak Dede" adıyla bilinen TEMA Vakfı kurucu Onursal başkanı Hayrettin Karaca’nın da ruhunu şad ettik.
TEMA Vakfı Eskişehir Şube temsilcisi Halil Güngör’ü Manşet okurları için anlatır mısınız?
Ankara’nın son adıyla kahraman kazan ilçesinin Fethiye köyündenim. Bu büyük şehir meselesinden sonra gururla bahsettiğim köyüm… Benim köyüm1950’li yıllarda Ankara’nın Ayaş ilçesine bağlıydı. Daha sonra Yenimahalle’ye bağladılar. 1983 yılında da Kazan ilçesine bağlandı. Şu kısacık ömrümde üç ilçe oldu. Kendi kendime ben nereliyim derken, “Ben artık Gelendost’luyum”, diyorum. Fethiye adından önceki adı Gelendost’tu. Bu akıncı üstünün olduğu yer benim köyüm. Ziraat fakültesini bitirdikten sonra köyümde çiftçilik yapmak istiyordum. Olmadı memuriyete geçmem geçti, sene 1968. Ankara, İstanbul, İzmir istemem, Eskişehir’i istedim. O dönemde kardeşim askerdi Eskişehir’de, ona yardımcı olurum diye Eskişehir’e geldim. Toprak Muhafaza Ve Zirai Sulama İşleri Genel Müdürlüğü’nde (O zamanki Adıyla Toprak Muhafaza Ve Zirai Sulama İşleri Genel Müdürlüğü) görev yaptım çeyrek asır mühendislik, baş mühendislik, müdür yardımcılığı müdürlük yaptım. Toprak Muhafaza Ve Zirai Sulama İşleri Genel Müdürlüğü, 1983 yılında köy hizmetleri oldu.
Aynı unvanla 1995’e kadar devam ettim sağlık nedenlerim ve memuriyetin yükü nedeniyle emekli oldum. O arada 1992 yılında kurulurken Hayretin Karaca nur içinde yatsın, beni çalışırken birkaç defa TEMA’ya çağırmıştı, Toprak Muhafaza Ve Zirai Sulama İşleri teşkilatına hizmet etmiş biri olarak. Toprak Muhafaza Ve Zirai Sulama İşleri Genel Müdürlüğü çok değerli bir kurumdu, yeri doldurulamayan kurum… Emekli olmadan önce, Hayrettin Karaca’nın o dönem Yalova’daki yerine davetli olarak çok kez gittim, ne yapılır, ne edilir konularına yardımcı olmaya çalıştım. Emekli olunca, “Eskişehir’deki işleri yürüt” dedi Hayrettin Karaca. 1996 yılında Eskişehir’deki Tema Vakfı’nın Temsilciliği bana verildi. Bu temsilcilikte 1996 yılından 2016 yılına kadar20 yıl hem Eskişehir’in temsilciliğini yaptım, hem de iki dönem genel merkezin yönetim kurulu üyeliğini sürdürdüm. Şimdi TEMA Vakfı’nın Eskişehir Temsilciliğini yaparken, “TEMA Vakfı’nın çalışmaları doğrultusunda neler yapabilirim” sorusunun cevabını aradım, o cevap için yapılması gerekenleri yapma gayretinde bulundum.
TEMA Vakfı’nın mütevelli heyetini bize tanıtır mısınız? Ayrıca Türkiye’de ilk binası olan TEMA Vakfı’nın yapımı süresinde Eskişehir’de yaşadıklarınız nelerdir?
Mütevelli heyette; Hayrettin Karaca, Tekfen Holding’in sahibi Ali Nihat Gökyiğit, Borusan Holding’in sahibi Asım Kocabıyık. Kocabıyık Afyon’un Sincanlı ilçesinin Tazlar köyünden, “Köyüme bir şeyler yapın” dedi. Tazlar köyüne proje hazırlandı. Bir gölet yapılacak. O göletten Tazlar köyünün sulanacak alanına su getirilecek. Onun yanı sırasın da bitki florası değişecek, kuru ziraattan sulu ziraata geçilecek. Proje hazırlandı, bana dediler ki ziraatla ilgili alanın koordinatörü olacaksın. Haftada bir iki arkadaşlarımla gidip çalışma yaptık, 4 yıl sürdü. Sonunda yine başardık bir törenle ve teslim ettik.
Bunların dışında esas yapmak istediğim TEMA Vakfı’na yer temin etmekti bir diğer projem. Anadolu Üniversitesi’nin Atatürk Müzesi’nin yanında konuk evi var, orada virane bir bina var, o zamanın rektörü Engin Ataç’tan rica ettik, o da sağ olsun bize verdi. Bu binaya yardımcı olursanız biz burada kirasını öder, otururuz dedik, bina oturulur hale geldi. Daha sonra üniversitede hoca olan arkadaşım telefon etti “Üniversiteden yazı geldi” diye ağlıyor. “Binadan çıkmanızı istiyorlar.” dedi. Vefat etti şimdi nurlar içinde yatsın Tabii Engin Ataç’ın rektörlüğü bitmişti. Fevzi Sürmeli rektör olmuştu. Yanına gittim. “Biz her şeyi zamanında yatırıyoruz. Mülk yine sizin. Bizden ne kötülük gördünüz” diye sordum. “Bir kötülük görmedik, bizim ihtiyacımız var, çıkmanız lazım.” dedi.
1 yıl müsaade istedim, o da verdi. Ben 1 yılda mutlaka yer bulurum cesareti ile başladım aramaya. Tabii birçok arkadaşımız bana “Üzülme biz de destek olacağız şehrin merkezi yerinden bir apartman katı tut.” dediler. Apartman katı bulmak daha kolaydı. Fakat arkadaşlarım “Odunpazarı’ndan ayrılmayalım.” dediler. Sokak sokak dolaştık. Odunpazarı’nda o zaman imar müdürü olan hanım. Bize bir boş bina gösterdi, ada pafta numarası ile baktık sahipsiz. Daha sonra bir eczacı arkadaş çıktı annesi oranın varisi imiş ama 36 varis varmış, hepsini il il dolaşıp buldum. İkna ettim bağışlamaları için. Toplam 56 metrekare yer, herkese bir mezar yeri kadar düşüyor. Çok zorluklarla aldık. Ama o dönemin tapu müdürü İsmail Can hocam “Uğraşma burayla, senin ömrün yetmez, bu işle uğraşma” dedi, ama ben çok uğraştım ve hepsine ulaşarak çözdüm. Tapu alındı, temel atıldı. İnanın kör kuruş yok, kiminden araç, kiminden çimento, yardım ve Eskişehir gönüllülerinin büyük emekleriyle yaptık. “Bu bina Tema Eskişehir gönüllüleriyle yoktan yontularak yapılmıştır.” dedi ve ağladı… TEMA Vakfı’nın İstanbul dışında tek tapulu yeri olan Eskişehir TEMA Vakfı Şubesi’dir.
TEMA Eskişehir’de ne gibi çalışmalar yaptı?
O zaman Seyitgazi’nin yeni adıyla Aslanbeyli bilinen adı Sücaaddin Veli de olan insanlar, bana gelip dediler ki; köyde göç var. Anadolu’nun her tarafında göç var, ama o köyün muhtarı bana şöyle dedi: “O kadar göç var ki ne düğünde oynayacak, ne ölüde ağlayacak kimse kalmadı” dedi. Bu durum beni çok etkiledi. Yanımda birkaç meslektaşım ve orman mühendisi arkadaşımla birkaç defa gidip geldik. Ne yapılabilir diye düşündük. Hayvancılık ağırlıklı bir köy. 2200 dekarlık alanı mera ıslahının yapılması ve hayvancılığın geliştirilmesi ve bu hayvancılığın geliştirilmesi sonucunda köye geri dönüşü sağlayabilir miyiz diye bu işe sarıldım. 5 yıl TEMA Vakfı’nın Aslanbeyli köyünün mera ıslahı ve ağaçlandırma projesini yürütüp, başarıyla sonuçlandırdık ve muhtarlığa teslim ettik. Mera ıslahının gözle görünür hale gelmesinin huzurunu yaşıyorum hâlâ... Ve bu projenin sonunda 9 ailenin köye dönüşünü duyduğumdaki mutluluğumu tarif edemem.
Eskişehir’de daha neler yapılabilir derken gidip gelirken yeni Sofça’da Hasırca aygır deposuna gidip gelirken, Gökçekısık’taki o erozyon dikkatimi çekti buraları ağaçlandırma yapmak için çabalarken sponsor da bulduk, ama o köyden ismini söylemek istemediğim bir kişi karşı çıktı. Ben çok çaba sarf ettim, ama ikna edemedim. ve projeden vazgeçmek zorunda kaldık. Benim vizyonum dediğim, Eskişehir hudutları içinde 2,5 milyon fidan diktik, bu fidanların 3’te 1’i tutsa 750 bin ağaç anlamına geliyor. 55 bin ağacımız da su sporlarının yapıldığı alanda var. Bunun dışında hayal ettiğimiz başka projeler de oldu ama maalesef hayata geçiremedik.
İlk yıllarda gençlerin yoğun ilgisi vardı. Şu an için yine gençler çalışmalarınıza katılıyor mu?
Bence sorunuzun son kısmını gazeteci arkadaşlar cevaplasın. Çalışma gruplarım 38 kişiden ibaretti ağırlıklı olarak eğitimciler vardı, bu 38 kişinin içinde TEMA, ağaçlandırma, erozyonla mücadele denildiğinde ziraat mühendisleri ve orman mühendisleri var. Bir soru sorulduğunda biri cevap veremezse diğeri verirdi, o dönem. Bizim çalışmalarımız o gün bıraktığım şekliyle söylüyorum. TEMA Vakfı gönüllük esasıyla, üyelik ve gönüllülük ilkesi ile yapılıyordu. İllerdeki il nüfusuna göre TEMA Eskişehir’de en fazla üyesi olan STK. Yalnız şunu vurgulamak istiyorum il nüfusuna oranla bu istatistik. İstanbul elbette nüfus bakımından daha fazla onunla kıyaslandığında. Hedef olarak Eskişehir de en fazla üyesi olan bir ildi. iki üniversitede çok güçlü üniversite gençliği kadroları vardı. Ama şimdi bilmiyorum.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Gidecek başka bir yerimiz yok bu topraklar bizim, bu topraklara sahip çıkmamız lazım. Sakarya Nehri, şiddetli bir yağmurdan sonra kızıl akıyor ve ben bu durumu görünce ağlıyorum. Benim uzmanlık alanım toprak ve su ilişkileri, toprak, su muhafazası. Toprak Muhafaza Ve Zirai Sulama İşleri Genel Müdürlüğü’nün açılımı da budur. Son söz olarak; toprakların üzerinde yaşayan tüm canlılar olarak beraber yaşamayı öğrenelim, demek isterim.