Eskişehir için en büyük tehlike termik santraldir
CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Atilay Dalgıç Şaban Bağcı’nın sorularını yanıtladı.
Gündeme dair önemli açıklamalarda bulunan Dalgıç seçimi kazanmalarındaki etkenler, Eskişehir’in en önemli sorununu açıkladı.
CHP’de bir grup olağanüstü kongre talebinde bulundu bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genel bir kural var olağan süreçlere yapılan her müdahalenin yan etkileri olur. Tabiatta da bu böyle, bitkinin genetiğiyle oynadığınız ve doğal büyümesine müdahale ettiğiniz de o size hastalık başka bir şekilde döner. Siyasette de bu böyledir.
Şimdi siyasetinde kendi olağan süreciyle oynadığınız zaman benzer olumsuz sonuçlara yol açarsınız. Örneğin darbeler, ağır sonuçlar ortaya çıktı. 12 Eylülün etkileri hala devam etmektedir. Kendi partimde bu doğal sürece yapılan müdahalenin bir sonucunun yaşandığını düşünüyorum.
Ben açık konuşayım kendi adıma seçim öncesi, yani görevden almadan önce Rabia Akman ve yönetiminin görevden alınmasının hiçbir gerekçesi olmadığını açıkça savunanlardandım.
Parti suçu işledikleri veya görevlerini aksattıkları ya da başka bir şekilde, hiçbir bir gerekçe gösterilmeden görevden alındılar. O geldi bu gitti diye bakmıyorum işe, işin etiği siyasetin etiğiyle ilgili, işte o doğal sürece müdahale etmenin bugün yan etkisi sonucunu yaşıyoruz. Sayın Sinan Özkar ve yanındaki bir heyet olağanüstü kongre için tüzüğün ilgili maddesini ileri sürüp başvuruda bulunmuşlar.
Sayın Sinan Özkar ve beraberindeki heyet, “Eski yönetim görevden alındıktan sonra görevden almayla yerine bir yönetim atandığında 45 gün içinde bir kongre yapılması lazımdı ama seçim süreci var diye bu kongre ısrarında kimse bulunmadı. Ama yapılması lazımdı şimdi seçim süreci geçtiğine göre tüzüğün uygulanması ve kongrenin yapılması gerekiyor” iddiasında bulunarak olağanüstü kongre istiyor.
Karşı iddiada ise deniyor ki “Tüzükte seçime 6 ay kala bir boşalma ya da atama olursa orada o 45 günlük kongre süreci size uygulanmaz biz bu yöntemle atandık. O yüzden kongre yapılmasına gerek yok. Zaten birkaç ay sonra delege süreci başlayacak”
Partide bu iki görüş hakim. Şimdi ben hukukçuyum, herkes hukuk ne emrediyorsa onu uygulamak zorunda. Tüzük maddelerinin uygulanmamasının hiçbir mazereti yok. Ne emrediyorsa o yapılacak, konjonktür, partinin durumu, ülkenin durumu, İstanbul seçimi vs. bunların hiçbirisi yasa ve tüzük hükmünün uygulanmasına engel olamaz.
Tüzük maddesi tartışmalı olabilir. Bir taraf diyor ki kesin yapılmalı, öbür taraf da yapılmasına gerek yok. Bir dava açılırsa hangi mahkeme düşeceğe, hangi hâkime düşeceğe bu hâkimin kim olduğu, görüşü ne, bakışı ne bunu bilmiyoruz.
Bu parti içi meseleyse bunu içimizde çözelim. Eğer madde tartışmalıysa, bir sürü hukukçularımız var meclis üyelerimiz var, yönetimde var, partilimiz var, eskiden hâkimlik savcılık yapanlar var. Bir heyet kuralım baştan da herkes buna razı olsun vereceği karara ve şu tartışmayı bitirelim.
Cumhuriyet Halk Partisi özellikle Tepebaşı bölgesinde hep her zaman rahat, başarılı seçimleri alan bir bölge yerel seçimleri Tepebaşı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tepebaşı’nda biz bu seçim diğer seçimlerden farklı bir çalışma yöntemi uyguladık. Bu aslında bizim örgütlenmeye getirdiğimiz ve uygulamakta bundan sonra ısrar etmeyi düşündüğümüzde bir yöntem. Bizim örgüt şemamızda seçimle gelen son kademe ilçe kademesidir. İlçe kademesinin altında mahallelerde bu örgüt şemasında yer alan bir birim yoktur. Bir mahalle temsilcisi atanır o mahalle temsilcisi üzerinden tüm mahalle büyük küçük hepsinde bir tek temsilci onun üzerinden bir siyaset çalışma geliştirmeye çalışılır. Biz göreve geldikten sonra bunun böyle olmayacağını çünkü örneğin 26 bin seçmeni olan bir Çamlıca’da bir tek mahalle temsilcisiyle bir örgütlenme ve çalışma yapmanın mümkün olmadığını düşündük. Mahalle meclisleri oluşturduk.
Mahalle başkanı ve yönetim olsun ve bundan sonra ki örgütlenmeyi de çalışmayı onun üzerinden yapalım istedik. Bazı sebeplerle bu gecikti ama 24 Haziran seçiminden sonra biz hızla bunu kurduk. Benim kanaatim çokta başarılı sonuç aldık. Biz bu mahalle meclislerini kurduktan sonra dedik ki herkes kendi mahallesinde çalışsın.
Birde şunu yaptık bir formla dolaştık ama bu form kapıda yüz yüze anket yapılarak doldurulan bir form değildi. Bir izlenim formu görüşme yapıldıktan sonra orayla ilgili sıkıntılar, yaşayanların durumu, ihtiyaçları, muhtemel oy tercihi gibi notlar alındı ve bunlar bir merkezde toplandı. Şimdi hane hane bir veri tabanına sahibiz.
Gezerken de bunu gördük. Biz Tepebaşında ilk günden itibaren bir seçim sıkıntısı yaşayacağımızı zaten hiç düşünmedik, o anlamda rahattık. Bunun en büyük sebebi başkanımızın seçim zamanı gözetmeden her gün çalışması. Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç, 31 Mart seçimleri bittikten sonra birkaç gün tatil yaptı, ondan sonra hemen evlere, yağmur dualarına, cenazelere gitmeye başladı.
Bunu 5 yıl boyunca sürdürdüğü için biz seçim dönemlerinde olağanüstü sıkıştırılmış bir dönem yaşamıyoruz.
Bunun sonucunda Tepebaşı şimdi başkanımız 4.cü dönemi ama en yüksek oy oranına ulaştığı dönem. 2014’te 97 bin oy almışız, şimdi oyumuz 124 bin, yüzde 27 yüzde 28 bir artış var. 2014 seçimine göre, 91 mahallenin 88 inde oylarımız oransal olarak arttı. Sadece üç mahallede oransal bir düşüş var.
Tepebaşı Belediyesi hizmet anlayışında, karşısındaki sadece insan olarak görür. Onun rengini, biçimini, kökenini, mezhebini ya da siyasal tercihini sormaz ve görmez. Hizmeti de bu temel anlayışa göre yapar. Başarının sebeplerinden birisi de budur.
Tepebaşı’nda neredeyse bütün hanelere girdik 100 binden fazla haneye bire bir girerek çalışıldı bununun sonucudur bu. Yani hep birlikte başardık. Ben emeği geçen herkese tekrar teşekkür ederim.
Mahalle meclislerinde veri tabanı da aldınız, ilçe seçim süreci içerisinde bu veri tabanının içerisinde özellikle Tepebaşlıların istemleri nelerdir veya size sıkıntı olarak gündeme getirdikleri neler?
Tepebaşı’nda belediyenin klasik hizmetlerin aksadığı bir yer yok, böyle bir aksaklıktan şikâyet edeni de görmedik. İstek derseniz Çanakkale gezisiyle ilgili çok talep var.
En büyük dert işsizlik. İnanın hem belediye başkanlığı hem ben ilçe başkanlığı olarak bu iş talepleri yüzünden zorlanıyorum. Başkanımızın bence en büyük sıkıntısı bu işle ilgili, çünkü belediyeler iş kapısı görülüyor.
Çok üzüldüğüm bir nokta bu işsizlerin çoğu üniversite mezunu. Çocuklukları işsiz olan ailelerin çaresizliği çok acı verici. Ama bu sorunu belediyeler yolu ile çözmenin imkanı yok. Çünkü, belediyelerin bütçeden personele harcayacağı para yasa ile sınırlandırılmıştır.
Mahalle meclislerinin bir diğer faydası, hanelerin sorunlarını tek tek tespit edebilmesi. Vatandaş kendi sorununu iletebiliyor veya belediye çalışanları da mahalleleri dolaşıp dertleri tespit edebiliyor ama derdini söyleyemeyen talepte bulunamayan ihtiyaçlılar fark edilemeyebiliyor. Gerçekten kapı kapı dolaşılınca kimsenin ulaşamadığı sorunları bizim mahalle meclislerimiz tespit etti. Bu sorunların belediye ilgili olanlar yerine ulaştırıldığında da çoğuna kısa sürede çözüm bulundu.
Termik santral konusunda ne düşünüyorsunuz?
Mahkemeler YSK kararından sonra nasıl özgür davranabilirler, buradaki rant için iktidar neleri göze alabilir bunu bilemiyorum ama engelleyebilecek olan tek yer de yargı gibi gözüküyor. Samsun'da ki termik santralin iptali bizim için umut oldu. Türkiye'nin en büyük sorunu tarım topraklarının azalmasıdır. Çünkü gıda güvenliği hepsinden önemli. Kendi kendine yetemeyen bir ülkenin gıdasını başka ülkeler kontrol ettiğinde insanlarınızı tek tek kontrol ediyor demektir. Beka meselesi tartışılacaksa bir tek bunun üzerinden tartışılabilir. Alpu ovası Türkiye'de çok az olan bölgelerden birdir. En son feda edilecek hatta hiçbir zaman feda edilemeyecek bir alandır. Türkiye'de havası en temiz 5-6 ilinden biriyiz. Hiç kimse bu havanın kirlenmesini istemez. 30 yıl bu bölgeyi kirletecek bir yatırımdan bahsediyoruz. Gerekirse yollara yatarak bunu engellemeliyiz. Eskişehir için en büyük tehlike termik santraldir. Çünkü bu, sağlımızı, toprağımızı, suyumuzu, havamızı yani tüm yaşam kaynaklarımızı olumsuz etkileyecek büyük bir tehlikedir.