Türkiye Kamu-Sen Eskişehir İl Temsilcisi Haydar Urfalı Yargıtay'ın okullarda andımızın yeniden okunması ile ilgili kararı hakkında bir basın açıklaması yaptı. Türk Eğitim-Sen olarak Öğrenci Andı’nın okullarda okutulması için Milli Eğitim Bakanlığı’na   dün itibarıyla yazılı başvuruda bulunulduğunu belirten Urfalı, bu kararlabazı marjinal çevrelerin Öğrenci Andı’nı ırkçı olarak itham eden söylemlerinin  çöp olduğunun altını çizdi. Urfalı açıklamasında Eğitim Birsen'e de sert tepki gösterdi.

Urfalı, "Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı 8 Ekim 2013 tarihinde İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde yaptığı bir değişiklikle evlatlarımızın derse başlamadan önce hep birlikte okuduğu/söylediği Öğrenci Andı’nı kaldırmıştı. Türk Eğitim-Sen milli kimliğimize, Türk varlığına bir kez daha sahip çıkarak aynı gün yargıya taşıdığı bu haksız, yersiz, anlaşılmaz ve mesnetsiz uygulamayla ilgili Danıştay 8.Dairesi 24.04.2018 tarihli karar ile Öğrenci Andı’nı kaldıran işlem hukuka aykırı bularak iptal etmiştir. Bu yargı kararıyla birlikte Öğrenci Andı’nın yeniden okullarda okutulması zorunluluktur. Türk Eğitim-Sen olarak Öğrenci Andı’nın okullarda okutulması için Milli Eğitim Bakanlığı’na da dün itibarıyla yazılı başvuruda bulunulmuştur.

              Yüksek Mahkeme kararın gerekçesi olarak şu ifadelere yer vermiştir; “Uyuşmazlık bu açıklamaların ışığı altında değerlendirildiğinde; yeni nesillerin ülkesine anayasal vatandaşlık temelinde aidiyetini ve bağlılığını güçlendirmeyi, onların milli, manevi ve kültürel değer oluşumuna katkı sağlamayı amaçlayan ve uzun yıllardır okutulan bu metnin yürürlükten kaldırılmasının hukuken geçerli sebeplere dayanması gerektiği tartışmasızdır.

              Türk devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmesini içeriği itibariyle sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki öğrenci andının kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayandırılmadığı anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir”

              Bu kararla bazı marjinal çevrelerin Öğrenci Andı’nı ırkçı olarak itham eden söylemleri çöp olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı, milli varlığımızla sorunu olan, Türk milli kimliğine alerji duyan bu ayrılıkçılara geçit vermemeli, toplumuzun büyük çoğunluğunun sesine kulak vererek, Danıştay’ın bu kati kararı doğrultusunda Öğrenci Andı’nın yeniden okullarda okutulmasını sağlamalıdır. Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’a sesleniyoruz: “Türküm, doğruyum, çalışkanım diye haykıran, “Varlığım; Türk varlığına armağan olsun. Ne Mutlu Türküm diyene!” demekten gurur duyan çocuklarımıza Öğrenci Andımızı yeniden armağan edin!

              Her şeyden önce ülkemizin 15 Temmuz tecrübesi bulunmaktadır. Vatanına sevdalı, milletini önceleyen, milli birlik ve beraberliği, huzuru her şeyden önde tutan insanların kendi ülkesine zarar verecek faaliyetler içinde yer alması mümkün değildir. Bu nedenle çocuklarımızı küçük yaşlardan itibaren milli bilinci yüksek insanlar olarak yetiştirmeliyiz. Öğrenci Andı da bu amaca hizmet eden en önemli unsurlardan birisidir.

BİR GÜRUH VAR Kİ, ÖĞRENCİ ANDI’NA ALERJİSİ OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA İSPAT ETMİŞTİR

              Öte yandan bir güruh var ki, Öğrenci Andı’na alerjisi olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Büyük hezeyan içindeki bu bozguncular, ayrılıkçılar, millet ve devlet düşmanlarının eteklerinin tutuştuğunu görmek ibret vesikasıdır. Aralarında bazı sözde sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu bu güruh, karar açıklandıktan hemen sonra kamuoyunu manipüle etmeye çalışmaktadır. Kamu çalışanlarının onlarca sorunu varken, sesini çıkarmayarak sus-pus olan süt dökmüş kedi moduna giren sendika görünümlü etkisiz yapı Öğrenci Andı konusunda aslan görünümünde kükremeye çalışıyor. Tek kelimeyle yazıklar olsun! Siz kim oluyorsunuz da mahkemenin kararını tanımıyorsunuz? Utanmadan, sıkılmadan ve 15 Temmuz’dan bile ders almadan Türk milletinin karşısına çıkıp, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olduğunu yok sayarak 81 ilde basın açıklaması yaparak demişler ki; “Bu konuda sorumluluk siyasi iradenindir. Danıştay'ın aldığı ideolojik nitelikteki bu karar öncelikle toplumsal barışa ve siyasi iradeye yönelik bir girişimdir. Gerici, baskıcı, militarist, totaliter zihniyetin ürünü olan öğrenci andının kaldırılmasına, toplumsal barışın ve uzlaşının sağlanması, demokratik bir Türkiye’nin inşası adına biz de destek vermiştik.”

              Bu açıklamalarıyla aslında diyorlar ki; “Ey millet, çocuklarınıza Ne mutlu Türk’üm dedirtiyorlar. Anayasanın 66. Maddesinin de ‘etnik ayrılıkçılık yapılıyor. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ırkçı temalar içeriyor, yeniden ele alınsın. Anayasanın başlangıç maddelerindeki Türk vatanı, Türk Devleti, Türk vatandaşı ifadeleri geçiyor bunlar çıkarılsın. Mahallelerindeki bir müptezelin, açılım sürecinde dediği gibi Türk bayrağının adı da değiştirilsin.”

              Bu sendika görünümlü yapı “Türküm, doğruyum, çalışkanım, varlığım Türk varlığına armağan olsun, ne mutlu Türküm diyene” sözlerinin neresini beğenmemektedir? Türk olmaktan mı doğru olmaktan mı çalışkan olmaktan mı rahatsızlık duymaktadırlar yoksa varlıklarını devlet millet vatan yolunda feda etmekten mi korkmaktadırlar? Kurtuluş ve kuruluş mücadelemizin önderi ve Cumhuriyetimizin banisi Atatürk’e milletinin gösterdiği ve her geçen gün artan bağlılık ve sevgisinden mi çekinmektedirler? Varlığını Büyük Türk milletine armağan etmekten imtina edenlerin, bu milletin bir ferdi olmaktan gurur duymayı ayrımcılık sayanların yerliliği de, milliliği de tartışmaya açıktır. Bu yapı, evlatlarımızın vatan, millet, devlet sevgisi ve bağlılığıyla şuurlanmasını gizli emellerini gerçekleştirme arzusunun önünde bir engel olarak mı görmektedir? Türk milleti bunları ibretle izliyor; Danıştay’ın bu kararından, etnik özürlü ucubelerin yanı sıra mukaddes değerlerimizi kamuflaj olarak kullanan zihni ve niyeti bozuk olanlar da rahatsız oldular. Hatta bu güruh, etnik bölücü ve ayrılıkçı PKK’dan bile daha fazla gürültü koparmakta. Varlığını Türk milletine armağan etmekten imtina edenlerin, bu milletin bir ferdi olmaktan gurur duymayı ayrımcılık sayanların yerliliği de, milliliği de tartışmaya açıktır.

               Yüksek yargının aldığı karara ilişkin bunun hukuki olmadığı veya yerindelik denetimi yaptığına ilişkin eleştirileri doğru bulmuyoruz. Çünkü karaları beğenen de beğenmeyen de olacaktır ancak her yargı kararı tartışılacak olursa bunun sonun gelmeyeceği açıktır. Hukuk devletinde yargı ne karar verdiyse o karar çerçevesinde idarenin de uygulama yapması gerekir. Öğrenci Andı kararını beğenmeyerek eleştirenler unutmamalıdır ki; idarenin takdir hakkı serbestçe kullanılabilecek bir keyfiyeti ifade etmeyip kamu yararı ve hizmetin gereklerine uygun kullanılmalıdır.

              Bizler, andımızın okunmasına karşı çıkan güruh gibi; ne AÇILIM adına bölücü ihanete sempati kazandırmanın AKİLİ olduk. Ne de sendikal ve bürokratik menfaatler uğruna FETÖ ile hemhal olduk. Daha küçücük iken ettiğimiz anda, verdiğimiz söze hep sadık kaldık. “BİZİM İLKEMİZ, ÖNCE ÜLKEMİZ” diyerek çıktığımız yolda siyasi saik ve talimatlar doğrultusunda değil, uğruna canımızı dahi feda edeceğimiz, inandığımız değerler gereğince devletimizin ve milletimizin yanında saf tuttuk. İlkokul birinci sınıfta büyük bir heyecan, istek ve şevkle boğazımız yırtılırcasına haykırdığımız “TÜRKÜM DOĞRUYUM ÇALIŞKANIM” sözleriyle başladığımız "NÖBETİ" son nefesimize kadar sürdürmeye kararlıyız. Buradan çok net söylüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nı yönlendirmeye çalışan, taşrada çeteler marifetiyle işlerini yürütme peşinde olan, yargıya kafa tutan hatta kendisini yargı yerine koyan bu çete yapılanmasının Öğrenci Andı üzerinden tartışma yaratmasına müsaade edilmemelidir. Öğrenci Andı yeniden okullarda okutulmalı, çocuklarımız yeniden gururla “Varlığım; Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene” diyebilmelidir.

Büyük Türk Milletinin SON KALESİ olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sonsuza dek varlığını sürdürebilmesinin yolu; Milli Birlik ve Beraberlik içinde %100 Milli ve % 100 Yerli ruhla mücadele etmektir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve bu ülkede yaşamaktan gurur duyan herkesin yargının verdiği bu karara saygı duymasını bekliyoruz. Kamu çalışanlarını milli andımızın okutulmasından bile rahatsızlık duyan Malum-Sen anlayışı karşısında uyarıyor, tercihlerini bir kez daha gözden geçirmeye davet ediyoruz."