ESOGÜ’de yaşanan kadro kapmaca hareketleri ile ilgili bir okuyucumuzdan mektup aldık. Dikkat çeken mektubu sizinle paylaşıyoruz; “Son günlerde yerel medyada yer alan bir haber dikkatimizi çekti. Haberin başlığı “ESOGÜ rektöründen skandal kadro iptali kararı"  idi. Haberin içeriğinde bir terslik vardı. Normalde bizim alışık olduğumuz haberlerde üniversiteye eşini  veya çocuğunu  üniversite kadrolarına yerleştiren yönetici veya unvan sahibi şahsiyetlerin  haberleri ile karşılaşırken birden bir profesörün görev yaptığı fakülteye hatta aynı bölüme eşini akademisyen olarak aldırmak için müracaat etmişken bir anda kadronun yönetim tarafından iptal edilmiş olması dikkatimizi çekti.

Konuyu biraz araştırınca  olayın adı geçen öğretim görevlisinin basına yansıttığı gibi gelişmediğini fark ettik. Ne tesadüfki  bu öğretim görevlisi hiç yabancı değil, kamuoyu bu öğretim görevlisini yine basında çıkan haberlerden tanıyor. Geçtiğimiz yıllarda şehrimizde bir sağlık ocağındaki doktoru darp etme olayına adı karışmıştı kendisinin.

Yapmış olduğumuz araştırmalarda bazı bilgilere ulaştık. Kamuoyunun doğru yönlendirilmesi adına bazı bilgilerin paylaşılmasının doğru olacağı kanaatindeyiz. Üniversitelerde Kadro ilan süreci, bölümlerin ihtiyaçları doğrultusunda alt yapısı bölümlerde ve fakültelerde oluşturulur ve rektörlüğün onayı ile ilana çıkılmaktadır. Adı geçen öğretim görevlisi kendi bölümüne alınacak olan akademisyen için ilanda belirtilecek kriterleri fakültedeki nüfusunu kullanarak ilanı öğle bir şekilde ayarlatıyor, ki sadece o bölümdeki bir tane araştırma görevlisi ve kendi eşi müracaat edebiliyor.. Kaldı ki aynı bölümdeki araştırma görevlisinin puanının eşinin puanından düşük olduğunu bilmektedir. Böylece rekabet ortamı yaratılmış izlenimi verilmekte fakat bir taraftan da eşinin bu ilan ile üniversiteye alınmasını garantilemektedir. Kaldı ki bugüne kadar eşinin toplamış olduğu akademik puanların birçoğunda eşi olarak kendisinin katkısının olduğu yayınlara bakıldığında görülmektedir.(tabi bununda ne                                      kadar etik olduğunu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz).olay oldu bittiğe getirmek amacı ile de ,eşini müracaat tarihinin son günü son saati müracaat ettirmiştir.Bu bilgilerden anlaşılacağı gibi ilandaki kriterler bölümde oluşturulmuş fakültede olgunlaştırılmış ve rektörlüğe sunulmuş bu bağlamda rektör hoca yanlış yönlendirilmiştir.

Müracaatların bitimine müteakip ,durumun fark edilmesi üzerine  konu rektör hocaya arz edilmiş ve rektör hoca bu durumun farkına varmıştır. Bunun üzerini rektör hoca ilgili öğretim görevlisini davet ederek yapılan bu etik dışı davranışın düzeltilmesi  fırsatını vermiştir. Fakat kendisi etik dışı davranıştan vazgeçmemiştir. Bunun üzerine Rektör Hoca bu etik dışı davranışın önüne geçmek adına yetkisini kullanarak ilanı iptal etmiştir. Rektör Hocanın bu davranışı üniversitedeki akademik camiada olumlu karşılanarak adalet duygusunu pekiştirmiştir.

Adı geçen öğretim görevlisi yapmış olduğu etik dışı davranışı gölgelemek ve durumu lehine çevirebilmek amacıyla kamuoyunu yanıltıcı beyanatlarda bulunmuştur. Peki sayın hocam size şunu sormak istiyoruz. yasal olan herşey etik,etik olan herşey yasalmıdır?