Yolların fatihi (Milli Eğitim’de Fatih Projesi’nden bahsetmiyorum, o gümledi ) AK Parti, 1 Kasım’da da  iktidara yeniden aday.

Size yeni yollar yapılacak, 3-4 şeritli olacaktır. Artık 2 şeritli yollar bize yetmiyor.

Yaptınız mı 4 şeritli olacak.

Öyle dünyanın en pahalı benzini ve mazotu biz tüketmemize rağmen, yoksulluğun giderek arttığı milyonlarca insanın karnını zor doyurduğu ülkemizde  ‘yol’lardan övünen seçmenimiz var…

Özelleştirecek  yer kalmadı.

Özelleştirilen, satılan kurumların, yerlerin paraları nerede?

Sormadığınız, hesap sormadığınız için size ‘yol’ olarak geri geldi.

Artık bu yollarda gidip gelirsiniz..

Bazı yollar; gideceğiniz yerleri kısaltır.

Bazı yollar, sizin için yapılıyormuş gibi görünür ama bu yollar, sermayenin işine gelir. Bakarsın bu yolun sonuna; ya bir madene gidiyordur ya da santralların kurulacağı nehirlere, doğaya ulaşıyor.

Bilirsiniz ki seçimlerde de özellikle Avrupa’da her seçimde muhakkak bir partiye ’yol’ gösterilir.

Seçmenin gösterdiği yolda gitmek zorundadır partililer.

Seçmen iktidar yolunu gösterir veya iktidardan düşüşünü gösteren yola götürür partileri.

Siyasetçiler; okuyan, sorgulayan, gözlemleyen, hesap soran seçmenlerden çok korkarlar.

Seçmen bize ‘yol’ göstermesin diye seçmene yol yaparlar.

Diyeceksiniz ki neler yapmadılar ki; sağlık düzeldi, eğitim fevkalade, kara trenden yüksek hızlı trene geldik.

Yolu anlatırken ben bunu anlatmaya çalışıyordum.

Hastane koşulları iyileştirildi, artık doktorların kapısının önünde kuyruklar kalmadı. Şimdi modern olduk ayakta kuyrukta beklemeden doktorun kapısının üstündeki numaratörü bekliyoruz. Eskiden  özellikle emekliler ilaç parasının belirli yüzdesinin dışında hiç para vermezdik. Şimdi daha randevu almaya başlayarak para vermeye başlıyoruz. Aldığın ilaç sayısına göre para, eczaneye gidince para, maaştan kesinti para. Yani parada para para…

Eğitimin halini biliyorsunuz…

Bilmiyorsunuz, çünkü siz ‘yolda’ yürüyorsunuz…

Bilseniz sorardınız, parasız, demokratik, herkese eşit eğitimi…

Yani efendim; yapılan  her şey sizin vergilerinizle yapılıyor.

Size lütufta bulunmuyorlar.  Size verecekleri zam lütuf değil.

Önemli olan senin vergilerinin sana nasıl dönüştüğüdür.

Ülkeye ve millete verilen vergilerin nasıl değerlendirildiğidir.

Avrupa’da seçmenler o yüzden sürekli okumayı severler, sorgulamayı, soru sormayı, hakkını aramayı, hesap sormayı…

Oralardaki partiler seçmenlerden çok korkarlar, kendilerine ‘yolu’ veya ‘kapıyı’ gösterecek diye…

Ya; yoksulluğu kabul edeceksin, asgari ücretle yetineceksin. Çocukların işsizliğini paylaşacaksın, borç içinde yaşayıp borç içinde ömür tüketeceksin…

Ya; da hesap soracaksın. Verdiğin vergilerinin nasıl kullanıldığını…

Oyunun değerinin bileceksin.

Sana ve ülkeye yarar getirmeyen ve sadece kendi çıkarlarını düşünen siyasilere sandıkta yol gösterecek  ya da  sana yapılan yollarda şükredip çıplak ayakla dolaşacaksın.

Bilesiniz ki; yürüyeceğiniz yolu siz bileceksiniz.

O yol sizi; insanca yaşacak, demokrasi, barışın, kardeşliğin, sağlık ve eğitimde çağdaş ve parasız hizmete ulaştırmalıdır.

Siyasilerin yaptıkları yol sizi buna ulaştırmıyorsa, yapacağınız tek şey var.

O partilere ve siyasilere ‘yol verin’ gitsinler.