45.yıl olmuş, 15-16 Haziran işçi direnişi…

Bugün Eskişehir’de Türk İş ve bağlı sendikalardan, DİSK ve bağlı sendikadan bir açıklama gelir diye düşündüm. Bilirim DİSK Haziran İşçi direnişi anmasını metal işçilerini desteklemek amacıyla Bursa’da yapıyor. Ama burada da bir sendikanın yöneticisi de hatırlayabilirdi…

O yüzden yazımın başlığını böyle koydum.

Yani sendikacılara “15-16 Haziran İşçi Direnişi’nden haberiniz var mı diye?

DİSK (Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu), kendisini kapatacak yasa tasarısına karşı ‘Anayasal Direniş’ adı altında aldığı eylem kararını uygulamasıydı. Yasa önerisi geri çekildi, direniş tarihe geçti.

1970 yılının 15-16 Haziran günleri, işçiler fabrikalardan cadde ve sokaklara çıktılar.

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi bir meydan okumaydı….

15-16 Haziran, Türkiye’de bir işçi sınıfının olduğunu göstermesi açısından önemliydi.

15-16 Haziran işçi sınıfının neler yapabileceğini göstermesi açısından da önemliydi.

15-16 Haziran işçi sınıfı neferi işçinin, nasıl olduğunu anlatmak açısından da önemli.

45 yıl oldu.

Sendikalar ve işçiler(darbeler, sistem, kapitalizmin toptan saldırıları, sarı sendikalar,…) değişti.

Sendikalar dernek gibi oldu, toplu iş sözleşmeden sözleşmeye ‘sendika’ olduklarını anladılar. Ne ülke, ne dünya sorunları ne emek sömürüsü akıllarına bile gelmediler…

İşçi sınıfı adına sözleri olamayan sendikacılar türedi…

İşçi sınıfının ne olduğunu bilmeden(özellikle) sendikacı koltuğuna oturuldular.

Koltuk için mücadele ettiler…

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin işçileri olsaydı, böyle kişiler sendikacı olamaz, bu koltuklarda oturamazdı.

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin işçileri olsaydı, işçiler, emekçiler ve halkımız böyle olamazdı.

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi ruhunu ‘Gezi Eylemleri’nde hissettim.

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi ruhunu, Bursa’da başlayan metal işçilerinin direnişinde gördüm.

Yazımı; Evrensel Gazetesi’ndeki İhsan Çaralan’ın  Başyazısının bir bölümü ile tamamlıyorum.

“Kısaca söylersek; metal işçileri bugün mücadelenin öne çıkardığı önderlerini koruyabildiği ölçüde ilerleyebilir. Bunu 50 yıl önceki mücadeleleriyle bugünkü genç işçilerin dedeleri bize göstermişti. Günümüz işçileri bu mirasa sahip çıkıp geliştirdikleri ölçüde başarılı olacaktır.

 

Şimdi o yoldan yürümek, metal işçilerine düşmüştür ve onların deneyimleriyle de bu sınıf mirası yaygınlaşıp, gözden kaçırılmayacak biçimde bir “ilke” olarak yerleşecektir; yerleşmek zorundadır da. Ve bugünkü işçi kuşağının da inisiyatif alıp sendikal bürokrasiyi kenara iterek girdiği yol o 50 yıl önce, 15-16 Haziran direnişini yazan kuşağın ”inşa ettiği” yoldur. Bugün metal işçileri ve onları izleyecek her sektörden işçiler bu yolda ilerledikleri ölçüde başarılı olacaklar, önlerine kurulacak hiçbir barikat onları durduramayacaktır.”