Mehmet Ektaş şunları söyledi, “Ülkemizde yargı kararlarından yakınmalar her geçen gün artıyor. Bozulan, değiştirilen, değiştirilerek onanan, hak ihlali ve yeniden yargılama kararı verilen mahkeme karar oranlarının yüksekliği, uzun yargılama süreleri, ceza infaz sisteminin vicdanları tatmin etmemesi, mahkeme kararlarının uygulanmaması, hak edilenin alınamaması gibi bir çok neden, adalete ve yargıya olan güveni örselemeye devam ediyor.

2004 Yılında %65 olan yargıya güven oranı ne yazık ki 2022 yılında yüzde 33'e gerilemiş durumda. Yani, halkımızın %67'si yargıya güvenini yitirmiş.

Anayasa Mahkemesi Başkanı, yargılamalardaki hak ihlalleri nedeniyle Anayasa Mahkemesine gelen başvuruların sayısının 10 yılda 450 bine ulaştığını belirtiyor. Siyasi iradenin etkisi altında olmakla eleştirilen Anayasa Mahkemesinin bile verdiği kararların yaklaşık %11'in de hak ihlali tespit edilmiş.

Yargıdan ve Anayasa Mahkemesinden beklediği adaleti bulamayanların son durağı ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisini tanıyan Ülkelerin toplam nüfusu 800 milyon civarında. Türkiye bu nüfusun yaklaşık %10'una sahip ancak AİHM'e yapılan toplam başvuruların %26,3'ü Ülkemizden. Başvuru sayısında Ülkemiz birinci, bizi Rusya takip ediyor. İngiltere'de her 10 bin kişi için 0,03 başvuru yapılırken Ülkemizden her 10 bin kişi için başvuru sayısı 0,537. Yani nüfus etkisinden arındırdığımızda Ülkemizden yapılan başvurusu sayısı İngiltere'den yapılan başvurusu sayısının 17 kat fazlası. 2021'de Türkiye ile ilgili yapılan 567 farklı başvuru ile ilgili 78 karar açıklandı. Bu kararların 76'sında İnsan Hakları Sözleşmesi'nin en az bir kez ihlali söz konusuydu.
Güven endeksi, halkın "yargının adaletinden memnun olmadığını", hak ihlali kararlarının yüksekliği ise halkın güvensizliğinin temelsiz olmadığını gösteriyor.

 Seneca’nın tespit ettiği gibi, “Adaletsizlik üzerine kurulmuş bir krallık asla sürmez”.

Cumhuriyetimizin, Ülkemizin, Milletimizin geleceği, birliği ve bekası için öncelikle ve hemen adaletle, yargıyla ilgili sorunları çözmeye odaklanmalıyız.

Sorunların Çözüm yolları var.Ancak, bunun için güçlü, kararlı, sürdürülebilir vizyon, plan, strateji ve projelere, çözüm odaklı siyasete ihtiyaç var.

Mevcut yürütme erkinin bugüne kadar ortaya koyduğu yargı reformu paketleri, çözüm noktasında hiçbir katkı sağlamadığı gibi sorunların daha da artmasına neden oldu.

Ancak, “yargının sorunları daha fazla ötelenemez, halının altına süpürülemez.”

 Yargının sorunları, senede bir kez adli yıl açılışları konuşmalarının, Baroların avukatlar günü söylevlerinin süsü olmaktan çıkarılmalıdır. Bir an önce, yargı meslek elemanlarından, başta barolar olmak üzere hukuk alanında faaliyet gösteren STK’lardan, önde gelen akademisyenlerden, siyasi partilerin temsilcilerinden oluşan bir çalışma grubu oluşturulmalı, çözümler somut teklifler haline getirilmeli, çıkan sonuçlar yasama, yürütme ve yargı tarafından eksiksiz uygulanmalıdır.”

                                                                                             

                                                                      

Editör: Mustafa YILDIRIM