• Her reklam, bir markanın kimliğine yapılan uzun vadeli bir yatırımdır.

David Ogilvy

İş hayatında bir ürün ya da hizmet satıyorsanız mesleğiniz ne olursa olsun artık rekabet hızla artıyor. Sermaye gücü olmayan piyasada uzun vadeli kalamazken bunun baş nedeni ise firmaların sürekli değişen piyasa şartlarına ayak uyduramıyor olması. Sonuçta da güçlü olan ve bilgiyi işleyebilen her zaman kazanıyor.

Günümüzde artık rekabetin yüksek olduğu perakende sektörleri hariç; doktor, mühendis, mimar, avukat hatta eczacı bile olsanız artık rakiplerinize göre müşteriniz, danışanınız ya da hastanız tarafında bir fark yaratmalısınız. Bununla beraber tüketici alışkanlıkları da çok hızlı değişiyor. Ehh bir de hedef kitleye ulaşılan kanallar her geçen gün artarken ve dijitalleşirken, işletme sahipleri ne yapacağını bilemiyor. Sonrasında da işletme sahipleri dijitalleşmek için özellikle sosyal medya pazarlamasına ağırlık veren ajanların kapısında paralarını çarçur ediyorlar. Ancak üzgünüm suç ajansların değil, firma sahiplerinin ya da yetkili yöneticilerin. Ajansın ürünü hizmetidir ve ne kadar farklı değer yaratırsa faturası o kadar kabarır. Böylece daha karlı işler yapabilir. Bu sebeple çalıştığınız ajansın sizin pazarlama bütçenizi yönetmesini bir zahmet beklemeyin.

Ajanslar sizin pazarlama bütçenizden daha fazla pay almanın peşindedir. Aynı sizin müşterilerinize daha fazla ürün ya da hizmet satmanın peşinde olduğunuz gibi. Kaldı ki herkes işini en iyi yaptığını söyler peki en iyinin ölçütü nedir?

En iyinin ölçütünü belirleyecek olan sizsiniz, bunu unutmayın. Siz ne kadar iyiyseniz çalıştığınız kurum ve kurumdan alabileceğiniz hizmette o kadar iyi olur. Kurum büyüklüğü ne olursa olsun bir işletmeci ya da işletme yöneticisi yeni dünya düzeninde pazarlamanın önemini artık kavramalı. Yıllık bütçenizi yaparken maalesef sabit maliyet kalemleri arasına pazarlama giderlerinizi koymuyorsanız en başta yenildiniz demektir. Kaybettiniz. Game over.

Her işletmenin, ürünü ve işletme sermayesi ile doğru orantılı olarak yönetim sistemi bazında pazarlama kalemleri değişir. Bu çerçevede iş modelinize göre önemli bir şirket analizi yapmanız gerekir. Eğer verileri doğru okuyamıyorsanız okuyan birileri ile en kısa sürede çalışmaya başlasanız ya da bu konuda kendinizi eğitseniz hiç fena olmaz.

Bir işletme ürününü ya da hizmetini daha fazla satmak için doğru marka ağacı oluşumunu çıkarmalıdır. Marka ağacının kökleri; marka hikayesi, marka kişiliği, marka iletişimi başlıklarından ve onun alt kollarından oluşur.

Marka ağacının gövdesi; ürün, hedef kitle, hedef kitle iletişimi ve karlılık, nakit akışı, finans bölümlerinden oluşur.

Son olarak marka ağacının dallarında ise araştırmalar ve CRM dataları yani sahip olduğunuz veriler bulunur. Eğer marka ağacınızdan bir an önce meyve toplamak istiyorsanız o halde ağacınıza hayat veren şeyin de stratejilerinizin olduğunu bilmeniz gerekir. Bu çerçevede de yeni dünya düzeninde evet ajanslarla çalışmak ve hatta ajansınıza güvenmek zorundasınız. Peki, hiç düşündünüz mü ajans size ne kadar güvenmeli? Doğru briefleri veremediğiniz sürece suçlu olan ajanslar değil sizlersiniz. Reklam yaptık, ajansa bir dünya para akıttık ama gelen giden olmadı mı diyorsunuz? İşte orada bir marka danışmanı ve pazarlama stratejisti olarak iki tarafı da dinlemek gerektiğini söylemek zorundayım.

Bir işletme sahibinin, pazarlama yöneticisinin oda yoksa pazarlamanın dalları ile ilgilenen işletme yöneticisinin 3D1Ö kuralını artık iş hayatında uyguluyor olması gerekiyor. Peki nedir bu 3D1Ö kuralı? Dinle-Öğren-Düşün-Değiş.

Markaların dijitalleşmesinin bir sistemi vardır. Bunu da sahip olduğunuz bütçeye göre doğru yönetirseniz karşılığını almamanız imkânsız. Ancak maalesef ki görüştüğüm markaların birçoğunda görüyorum ki sürekli ajansları suçlayan bir tavır söz konusu. Sayın yöneticiler lütfen yapmayın! Artık pazarlamanın, bununla beraber dijital pazarlamanın bir zahmet önemini kavrayın. Kavrayamıyorsanız kavramanızı sağlayacak doğru danışmanlarla ve ajanslarla çalışın.

Marka olmak kolaydır önemli olan marka değeri yaratmaktır. Marka değeri yaratmak ve karlılıklarınızı arttırmak ise bir süreç işidir. Biz maalesef köylü kurnazlığı ile stratejik iş yaklaşımlarını birbirine karıştıran bir millet olma yolunda ilerliyoruz.

Uzun lafın kısası birilerini suçlamayı bırakın artık ve suçu kendinizde arayın. Kaynaklarınızı verimli kullanın. Çalıştığınız ajans ile şirketinizde kim muhatap ise bakın bakalım işini ne kadar doğru yapıyor? İşine ne kadar hâkim? Dönem, bilgi ve veri çağı. Bu sebeple veriyi okuyamayan pazarlama yöneticisine ihtiyacınız yok. Ajans ile aynı dili konuşamıyorsanız, söylediği teknik konularda yetersizseniz boşa kürek çekiyorsunuz demektir. Ya bu değişimi okumayı öğrenin ya da işi yapmayı bilmiyorsanız bir bilene danışın. Yoksa rekabet kuyularında kaybolmaya mahkumsunuz, unutmayın.

Referans kaynak: Marka Ol Emi!, Ömer Şengüler