28 Şubat Davası’nda hüküm giyen emekli komutanlar, ellerinde Adli Tıp Kurumu’ndan alınan ‘sağlık durumu cezaevinde kalmaya elverişli değil’ raporlarına rağmen 2024’e cezaevinde girmek zorunda bırakıldı.  Sincan Cezaevi’nde kalan Fevzi Türkeri, Temel Özkaynak, Yıldırım Türker ve Erol Özkasnak ile görüşen CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Katiller affedilirken, bu ülkeye 50 yıl hizmet etmiş komutanlara ve diğer tüm hasta ve yaşlı tutuklu ve hükümlülere cezaevi çilesi çektirilmesi insan hakkı ihlalidir” dedi.

Ziyareti sonrasında TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Çakırözer, “28 Şubat Davası’nda yargılanan komutanlardan 4’ü Sincan’da, Çetin Doğan ise Buca cezaevinde 863 gündür FETÖR’cü savcı ve hakimlerin açtığı davalar nedeniyle yatıyor. Hepsi 80 yaş civarında, birçok sağlık sorunu yaşıyor. Her gün 8-10 hatta 13 ilaç alıyor. Ocak ayında yayınlanan genelge kapsamında Adli Tıp Kurumu’ndan aldıkları ‘cezaevinde kalamaz’ raporları var. Katillerin cezaları bir bir affedilirken, onlar aylardır cezaevinde tutuluyorlar. Bir yıl önce aralarından Vural Avar aynı vurdum duymazlık nedeniyle cezaevinde yaşamını yitirdi. Şimdi de bu isimler hayatını kaybederse sorumlusu komutanları bile bile cezaevinde ölüme mahkum edenlerdedir. Bu insanlar yeni yıla cezaevinde bu sağlık koşullarında sokulmasın, derhal tahliye edilsin. Cezalarının kalan kısmını evlerinde tamamlasınlar”  dedi.

SAĞLIK RAPORLARINA RAĞMEN CEZAEVİNDELER

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer,  hasta ve ileri yaştaki 28 Şubat Davası’nda yargılanan komutanlar Fevzi Türkeri, Cevat Özkaynak,  Yıldırım Türker, Erol Özkasnak’ı Sincan Cezaevi’nde ziyaret etti. Ziyaretinin ardından yaptığı çağrıda Çakırözer, yılın başında Ocak ayında Adalet Bakanlığı tarafından sakat, hasta ve yaşlı hükümlüler için yayınlanan genelge kapsamında komutanların da bir an önce tahliye edilmesini istedi.

Çakırözer şunları aktardı:

“Bu 4 komutan ve Buca Cezaevi’nde tutuklu Çetin Doğan tam 863 gündür cezaevindeler. Bu komutanlar nasıl cezaevine girdiler.  FETÖ’cü hakim ve savcıların açtığı davalarda önce gözaltına alınıp tutuklandılar, sonra savcı ve hakimlerin FETÖ’cü olduğu ortaya çıkınca tahliye edildiler. Bu hukuksuzluk daha sonra ‘28 Şubatla hesaplaşılacak’ diye devam etti ve komutanlar yeniden cezaevine konuldu. Lehlerine olan deliller işleme konulmadı ve onlara ceza yağdırdılar. Şimdi bu hukuksuzluğun üzerine başka bir hukuksuzluk yaşatılıyor. Komutanların yaşları 78 ile 83 arasında. Kendileri ile görüştüğümde hepsi bypass olmuşlar, cezaevinde girmeden önce olan tansiyon, kolestrol gibi hastalıkları artmış. Cezaevinde böbrek taşı düşürenler, kemik erimesi yaşıyanlar, stent taktıranlar var. Onlar arasında kalan emekli amiral Vural Avar’ın ölümünden sonra Adalet Bakanlığı genelge yayınladı. Cezaevlerinde bulunan, sağlık durumu uygun olmayan tutuklu ve hükümlülerin cezalarının geri kalan bölümünü evlerinde tamamlayabilmelerine ilişkin bir genelgeydi. Bu genelge sonrası 5 komutan Adli Tıp Kurumu’na gönderildiler ve Nisan ayında raporlarını aldılar. 7 aydır ellerinde ‘cezaevinde duramaz’ diye raporları var. Ama inatla cezaevinde tutuluyorlar.”

KATİLLER AFFEDİLİYOR, KOMUTANLAR İÇERDE

Çakırözer, komutanlar cezaevinde tutulurken, genelge kapsamında cezaevinde tahliye edilen isimlere de dikkat çekerek şunları söyledi:

“Komutanlar cezaevinde tutulurken, bu genelge gerekçe gösterilerek Mezarevlerde günahsız insanları işkence ile öldürülen Hizbullah davası sanığı 71  yaşındaki Mehmet Emin Alpsoy Cumhurbaşkanınca affedildi. Saadet partili sandık görevlilerini katleden 75 yaşıdaki Hacı Sülük, Sivas’ta yazarları diri diri yakan 75 yaşındaki Hayrettin Gül’ün hapislikler  hasta ve yaşlı diye hızla kaldırıldı. Ama ellerinde bir değil, iki kez alınmış rapor olan eski komutanlar cezaevinde tutuluyor. Buradan bir kez daha onlara yaşatılan bu haksızlık üstüne haksızlığın artık son bulmalıdır. Bir an önce cezalarının kalan kısmının evlerinde çekmelerinin önü açılmalıdır. Benzer hata bir yıl önce yapıldı ve Vural Avar cezaevinde yaşamını yitirdi. Eğer bu isimlerden hayatını kaybeten olursa bunun sorumlusu bu genelge ve raporlara rağmen bile bile bu inanları cezaevinede ölüme mahkim edenlerdedir. Bu insanları yeni yıla cezaevinde bu sağlık koşullarında sokmayın.”

“ADLİ TIP’A ONLAR GÖNDERDİ, RAPORA RAĞMEN ZİNDANDAYIZ”

Cezaevindeki komutanlar CHP’li Çakırözer aracılığıyla kendilerine yaşatılan haksızlıklara dikkat çekerek, “Hepimizin elinde Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış ‘cezaevinde kalamaz’ raporları var. Raporda da ortada ama işte hala buradayız. Bu dava bir kumpas, kin ve intikam davası” dedi. Komutanlar şunu söyledi:

Fevzi Türkeri: “Biz darbe yapmadık. Ama yargı organlarının bu şekilde değerlendirmesi büyük bir haksızlık. Ülkeye 45, 50 sene en ağır koşullarda, en büyük tehditlere karşı gögüş göğüse mücadele vererek hizmet veren kişiler olarak yargının bu şekilde işlemiş olmasını üzülüyoruz. Daha önce bypass ve fıtık amaliyatları oldum. Şeker, kalp, yüksek tansiyon, bel fıtığı rahatsızlığım var. Günde 8, 9 ilaç alıyorum. Bizi Adalet Bakanlığı Genelgesi’nden sonra Adli Tıp kurumuna onlar gönderdi. Hepimizin elinde Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış ‘cezaevinde kalamaz’ raporları var. Raporlar da ortada ama işte hala buradayız.”

Cevat Özkaynak: “Tamamen bir kumpas ile karşı karşıyayız. Günde 12 ilaç alıyorum. Yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, şeker, katarakt, böbrek yetmezliği, astım hastalıklarım var. Nisan 2023’te Adli Tıp Kurumu ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verdi.  Ama 8 aydır bekletiyorlar ve bizi burada tutuyorlar.”

Yıldırım Türker: “Ritim bozukluğu, yüksek tansiyon, yüksek kolestrol, guatr rahatsızığım var. Günde 6 ilaç alıyorum. Bizim haksızlığa, hukuksuzluğa uğradığımız konusunda en küçük şüphemiz yok. Evet, siyasi baskı altındaki tüm mahkemeler aleyhimizde karar verdi. Ama biz adaletten ümidimizi kesmedik. AİHM’e başvuruda bulunduk.”

Uğur Tepe, “Seyitgazi-Kırkan yolu için hızlı çözüm bekliyoruz” Uğur Tepe, “Seyitgazi-Kırkan yolu için hızlı çözüm bekliyoruz”

“DAVA BİR KUMPAS, KİN VE İNTİKAM DAVASI”

Erol Özkasnak: “Yüksek tansiyon, kolestrol rahatsızlığım var. Burada 3 kez böbrek taşı düşürdüm. Şimdi de cezaevindeyken kemik erimesi teşhisi konuldu. Doktor bol bol güneş almamı söyledi. Ama koğuşumuz güneş görmüyor, kurallara göre ayda 1 saat açık havaya çıkma şansımız var.  Ben kimseden merhamet dilemedim, dilemem de. Asıl bu işin hukuki tarafının dikkate alınması lazım. Bizi önce 20 ay, şimdi de 32 ay toplam 4,5 yıl, 52 aydır cezaevinde tutuyorlar. Hakımızda ömür boyu hapis cezaları verildi. Bizi ilk tutuklatan hakim Fetöcü çıktı. İlk davamıza bakan mahkemenin 3 üyesinden ikisi Fetöcü çıktı. İtirazımıza bakan ‘özgürlük hakimi’ Fetöcü çıktı. İkinci yargılanmamızda bizim Yüce Divan statüsünde Anayasa Mahkemesi’nde yargılanmamız düşüncesinde olan savcı ve heyet başkanı görevden alındı. Son kararda imzası olan hakimlerden birinin geçmişte FETÖ bağlantısı ortaya çıktı. Yani bu dava bir kumpas, kin ve intikam davası. Fetö kumpası ile başladı, kindarlıkla devam ediyor.”