TİP Hatay Milletvekili Can Atalay 50, gazeteci Merdan Yanardağ 9 gündür cezaevinde özgürlüğünden mahrum, RTÜK ise bugün TELE 1’e ceza için toplancak. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’de Merdan Yanardağ, Can Atalay ile Gezi Davası tutuklularına yaşatılan hukuksuzlukları sıralayarak, adalet ve özgürlük çağrısında bulundu. Çakırözer, “Can Atalay büyük bir hak gaspı, irade gaspı ile karşı karşıya. Merdan Yanardağ’ın tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi. Ortada büyük bir hukuk katliamı, demokrasi ayıbı var! İktidardakiler ‘kucaklaşma’ diyor, ‘Türkiye Yüzyılı’ diyor. O zaman işe Merdan Yanardağ’a, Can Atalay’a ve cezaevlerindeki düşünce suçlularına özgürlük ve adalet ile başlayalım” dedi.

Merdan Yanardağ üzerinden Tele 1’in, gazetecilerin susuturulmak istendiğini söyleyen Çakırözer, RTÜK’e de çağrıda bulunarak, “RTÜK bugün Tele 1’e ceza için toplanacak. Meclis’ten çağrıda bulunuyoruz. Sarayın bu operasyonuna alet olmayın! Türkiye'ye kanal kapatma ayıbını yaşatmayın! Ama yok, ‘sarayın gölgesinde hukuksuzluğu sürdüreceğiz’ diyorsanız, biz halkın haber alma hakkı için mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

TBMM’DE YANARDAĞ’A YAŞATILAN HUKUKSUZLUKLARI SIRALADI

Cezaevinde tutuklu gazeteci Merdan Yanardağ, milletvekili Can Atlay ile düşünce suçlularını bayramda ziyaret eden CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, onlara yaşatılan hukuksuzluk ve adaletsizlikleri TBMM’ye taşıdı. Merdan Yanardağ’ın hukuksuzca cezaevinde tutulduğunu söyleyen Çakırözer, Yanardağ’ın tutuklanmasına giden süreçteki adaletsizlikleri desıraladı.

“10 DAKİKAYI MONTAJLADILAR, ORTADA BÜYÜK HUKUK KATLİAMI VAR”

Tele 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın Tele 1'e, özgür basına, topluma gözdağı için; basın özgürlüğü, halkın haber alma hakkı ve özgürlüğünü yok etmek için hedefe konduğunu ve bayramda cezaevine konulduğunu söyleyen Çakırözer, şunları söyledi:

“29 Mayıs’ta sözde kucaklaşma diyenler, Türkiye yüzyılı diyenler bakıyoruz, yine basını susturma peşindeler. Bayrama cezaevinde girmek zorunda bırakılanlardan biri de TELE 1'in Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Merdan Yanardağ oldu. Yaptığı on dakikalık değerlendirme bağlamından tamamen koparılarak, cımbızlanarak ve montajlanarak hedef hâline kondu. Yanardağ gözaltına alındı, tutuklandı, bayramı tek başına hücrede geçirmek zorunda bırakıldı. Tam sekiz gündür özgürlüğünden mahrum. Ortada çok boyutlu bir büyük hukuk katliamı var.”

“KENDİ ÇIKARDIĞINIZ KANUNA UYMUYORSUNUZ!”

Çakırözer, 2019 yılında TBMM’de çıkan yargı reformu paketini hatırlatarak, Merdan Yanardağ’ın yaşadığı adaletsizlikleri sıraladı.

Çakırözer şöyle konuştu:

“Neydi o reform? Terörle Mücadele Kanunu'na ‘eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz’ düzenlemesini ekledik. Artık kimse ifadesi nedeniyle tutuklanmayacaktı. O zaman, Merdan Yanardağ neden, niçin cezaevinde? Nerede kaldı verdiğimiz söz, çıkardığımız kanun? Kendi çıkardığımız kanununu uygulayamıyorsak bunun adı hukuk devleti olur mu?

“YARGISIZ İNFAZ YAPILIYOR”

·       İkinci olarak, hâkim mahkemede diyor ki: ‘Katalog suçlardan yani ağır suçlardan tutukluyorum.’ Oysa karara dayanak gösterilen madde katalog suç değil. Merdan Yanardağ'ın sözlerinde asla bir kasıt yok, bu çok açık. Aslında suçlu bulunsa dahi bir gün dahi yatarı olmayan bir iddiayla şu anda cezaevinde tutuluyor. Yani, bir gazeteciye yargısız infaz yapılıyor.

“DAHA ÖNCE DE YARGILANDI, ÜLKEYİ TERK ETMEDİ…”

·       Üçüncü mesele, ne diyor hâkim? ‘Kaçma şüphesi var.’ diyor. Oysa hakkında yürümekte olan 2 ayrı soruşturmada hakkında yurt dışına çıkış yasağı konmuş Merdan Yanardağ'a. Ayrıca, Merdan Yanardağ geçmişte, Ergenekon davasında yine yargılanmış, yine hapse girmiş ama hiçbir zaman bu ülkeyi terk etmemiş.

·       Dördüncü mesele, kararda delillerin toplanamadığından bahsediliyor. Oysa, tutukluluğa gerekçe gösterilen cımbızlama, montajlama sözler televizyon yayınına ait. O yayının montajlanmamış tamamının videosunu da bizzat Merdan Yanardağ kendisi savcıya ve hâkime teslim ediyor. Yani, neresinden baksanız üst üste hukuksuzluk.”

“HUKUK KATLİAMI, DEMOKRASİ AYIBI..”

Yanardağ’ın tutukluluğuna yapılan itirazın reddedilmesinin de büyük bir hukuk katliamı olduğunu vurgulayan Çakırözer, “Ortada bir büyük hukuk katliamı, bir büyük demokrasi ayıbı var ama diğerleri gibi bu hukuksuzluğa karşı yine biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak susmayacağız. Gazeteci meslektaşlarımız ve hukukçu milletvekili arkadaşlarımızla bir heyet oluşturarak bayramda cezaevinde kendisini ziyaret ettik. Gördüğümüzde en temel ihtiyaçlarına bile ulaşamamış durumdaydı çünkü böyle planlanmıştı, kendisine mağduriyet yaşatacak şekilde bir gözaltı ve tutuklanma planlandı ve yaşatıldı, resmen bu zulüm planlandı. Ama yaşatılanlar karşısında dimdik bir iradeyle halkın haber alma hakkı ve gerçeklerden haberdar olma hakkını her şeyin üstünde gören bir Merdan Yanardağ bulduk karşımızda” dedi.

“AMAÇ KANALLARA, GAZETELERE KORKU SALMAK! SİNDİRMEK!”

“Yanardağ neden cezaevinde?” sorusunu da yanıtlayan Çakırözer, “Kendisi de biliyor, herkes görüyor ki saray iktidarı böyle istedi. Gizli planlarını açık eden, halkın gerçekleri görmesini sağlayan gazetecileri baskı, korku ve gözdağıyla engellemek istiyorlar. Hedef sadece Yanardağ değil, ya ne? Ulusal yayın yapan Tele1'in önce karartılmasını, sonra da lisans iptaliyle kapatılmasını istiyorlar. Bugün Merdan Yanardağ zindanda, yarın RTÜK Tele1'e ceza için toplanacak. Tele1 karartılınca, Tele1 kapatılınca ne olacak? Diğer televizyonlara, gazetelere korku salınacak! Korku salınsın, sindirilsin ki bu iktidarın yolsuzlukları, kirli pazarlıkları bilinmesin, konuşulmasın isteniyor. Bir gazetecinin susması, bir kanalın kapatılması 85 milyon olarak hepimizin basın özgürlüğünün, hepimizin özgürlüğünün elinden alınması demektir. Merdan Yanardağ gazetecidir, yeri cezaevi değil, haber yaptığı, yorum yaptığı televizyon kanalıdır” dedi.

RTÜK’E ÇAĞRI: “SARAYIN OPERASYONUNA ALET OLMAYIN”

Çakırözer, TBMM’den RTÜK’e de çağrıda bulunarak, “RTÜK'ün görevi nedir? Her şeyden önce Anayasa tarafından güvence altına alınan basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün korunmasıdır. Ama şimdi Merdan Yanardağ ve Tele1 üzerinden basın özgürlüğüne, toplumsal muhalefete bir gözdağı operasyonu yapılmakta. RTÜK'e çağrıda bulunuyoruz: Sarayın bu operasyonuna alet olmayın, Türkiye'ye kanal kapatma ayıbını yaşatmayın. Ama ‘Yok, biz sarayın gölgesinde hukuksuzluğu sürdüreceğiz’ diyorsanız, biz halkın haber alma hakkı için mücadelemizi sürdüreceğiz”diye konuştu.

“ BÜYÜK HAK GASPI YAŞATILIYOR”

TBMM’de tutuklu Milletvekili Can Atalay ile Gezi Davası tutukluluarının yaşadığı adaletsizliklere de dikkat çeken Çakırözer, Can Atalay ve Gezi Davası tutukluluarı için de adalet çağrısı yaptı.

Can Atalay’ın cezaevinde tutulmasıyla büyük bir hak gaspının yaşandığını söyleyen Çakırözer, şöyle konuştu:

“Gasbedilen, milletin iradesi. Zaten adalet, hukuk yok edilerek 435 gündür Marmara Cezaevi'nde tutuluyor, bunun 50 günü de milletvekili olarak seçilmesine rağmen millet iradesi yok sayılarak geçti. Kendisi mazbata aldı mı? Aldı. Burada Meclis Başkanı adayı oldu mu? Oldu. İnsan Hakları Komisyonumuza üye seçildi mi? Seçildi. TBMM’de o Komisyonun toplantısı vardı ama işte bir üyesi zindanda. Bayramda kendisiyle cezaevinde görüştüm, dedi ki: ‘Meclis İnsan Hakları Komisyonunun bir üyesi hukuksuz şekilde cezaevinde tutulurken toplanması başlı başına bir büyük hak ihlali değil midir?’ bunu sordu. Şimdi ben de o soruyu size yöneltiyorum, bunun adı haksızlık, hukuksuzluk değil de nedir?”

“ADALET MÜLKÜN TEMELİYSEİRADE GASPINA GÖZ YUMMAYIN”

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a çağrıda bulunan Çakırözer, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının bundan daha önemli, daha öncelikli başka bir işi olabilir mi? Yargıtaya sesleniyorum: Adalet mülkün temeliyse, millet adına adalet dağıtıyorsanız millet iradesinin gasp edilmesine izin veremezsiniz, vermemelisiniz. Anayasa hükmü ortada, mahkemelerin benzer kararları ortada. O zaman, milletin vekili olan Can Atalay, bir gün dahi gecikmesizin bu yüce çatı altında görevine başlamalıdır” dedi.

“İÇİ BOŞ İDDİANAMEYLE HAPİSTE ÇÜRÜTÜLÜYORLAR..”

Gezi Davası kapsmında Osman Kavala’nın 2073, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Mine Özerden, Çiğdem Mater 435 gündür cezaevinde olduğuna dikkat çeken Çakırözer, “Hepsi Türkiye'nin yetiştirdiği değerler. Tamamen içi boş bir iddianameye dayanarak Kavala ömür boyu, diğerleri ise on sekiz yıl hapiste çürütülmek isteniyor. Bu insanların hayatlarından aylarının, yıllarının çalınması vicdansızlıktır, adaletsizliktir, yazıktır. Yapılacak şey belli: Siyaset, saray bu davadan elini çekmeli, Yargıtayda bekleyen dosya bir an önce ve sadece hukuk merceğinden ele alınmalı, bugüne kadar verilen delilsiz, hukuksuz kararlar bozulmalı ve hayatları çalınan bu insanların özgürlüklerinin yolu artık, bir an önce açılmalıdır, açılmalıdır ki bir büyük ayıptan kurtulalım. AKP’lisi, CHP’lisi, İyi Partilisi, partilisi, partisizi milyonlarca yurttaşımız bu ayıplı imajı hak etmiyoruz! Mahkemeler ne karar verirse versin tek kişinin talimatıyla insanlar zindanda çürütülüyor ve hayatlarından çalınan her dakika da demokrasi ayıbımız olarak tarihe geçiyor” dedi.

“KUCAKLAŞACAKSAK ATALAY, YANARDAĞVE DÜŞÜNCE SUÇLULARINDAN İŞE BAŞLAYALIM”

“Gazetecilerin özgürce mesleğini yapabildiği, ifade ve basın özgürlüğünün korunduğu demokratik bir ülke mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz” diyen Çakırözer, “Halkın haber alma hakkı için yayın yapan televizyonları karartarak; gazetecileri, milletvekillerini, siyasetçileri, avukatları, hak savunucularını zindanda tutarak ülkemizin demokrasisi düzelmez, itibarımız düzelmez, ekonomimiz hiç düzelmez! Eğer gerçekten kucaklaşma diyorsak işte, ilk önce milletin vekili Can Atalay'ı, gazeteci Merdan Yanardağ'ı ve düşüncesi nedeniyle haksız, hukuksuz zindanlarda rehin tutulan tüm siyasi tutukluları adalete ve özgürlüklerine kavuşturarak başlamalıyız” çağrısında bulundu.