Ülke genelinde 10 fabrikada 5800 cam işçisi greve çıktı. Eskişehir’de de 1300 işçisi de şalteri indirdi, ‘grev gözcüsü’ gömlekleri ile fabrika kapısında nöbetteler.

Kristal İş Sendikası’na bağlı cam işçilerinin grev öncesi ve grev anı ve sonrası hep yanındaydım. İşçilerin Grev coşkusunu onlarla birlikte yaşadım.

30 yılı aşkın mesleğimde işçilerin grev coşkusunu onlarla birlikte yaşadım. Haberlerini yaptım, sorunlarını yazdım. Ayaklarım bedenimi taşıdığı sürece onlarla yürüyeceğim, coşkularını yaşayacağım, elim tuttuğu sürece onları yazacağım.

Cam işçilerin grevi beni gerilere götürdü.

Mesleğe başlamadan önce de grevlere tanık oldum. Bir emekçinin oğlu olarak yaşadım. Sonra bu mesleğe başladığımda hem işçi sınıfına inanan bir insan ve bir gazeteci olarak onlarla birlikte acısını, mutluluğunu, zaferlerini, direnişlerini yaşadım.

12 Eylül öncesi işçi eylemlerini, sendikaların mücadelelerine tanık oldum.

12Eylül sonrası Bahar eylemlerini Ankara’da yüzbinlerce işçi ile birlikte oldum.

Arçelik grevleri…

Eskişehir’de Demiryolcu işlerin grevini yaşadım.

Şeker İş Sendikası’nın, Eskişehir Belediyesi’ndeki grevi…

Eskişehir Belediyesi’nde işçilerin etkili grev yapılmaması için önce Temizlik İşleri Müdürlüğü grev kapsamı dışında çıkarıldı.. İmar Limited Şirketi kurularak ‘taşeron firma’ adımları atıldı.

Sonra Otobüs İşletme Müdürlüğü grev kapsamı  dışına çıkarıldı. Belediyedeki greve Park Bahçeler, Fen İşleri Müdürlüğü’nde çalışan işçiler katılıyordu greve.

Temizlik ve Otobüs grev kapsamı dışına bırakılıp, grevin elleri ve ayakları yok edilmeye çalışılmıştı. Buna rağmen, temizlik işçileri, işi yavaşlattılar, grevdeki arkadaşlarına destek vermek için. Otobüs şoförleri de yakalarına ‘Moralim bozuk, bizimle konuşmayın’, ‘Arkadaşlarımız grevde” yazılı kokartlar takarak hep destek veriyorlar hem de Eskişehirlilerden ‘greve destek’ istiyorlardı.

Demiryolcular, Şeker Fabrikası işçilerinin grevleri etkili ve coşkulu  geçmişti.

Eskişehirli işçilerin eylemleri her zaman coşkulu ve etkili olurdu.

Harb İş Sendikası üyesi Hava İkmal’in yüzlerce işçisi fabrikadan, sendika binasına kadar yürürken Eskişehir onların sesleri ile çınlardı.

Keza, Şeker işçileri de yürümeye başladığında Eskişehir ‘emek’ kokardı…

Metal işçilerinin soğuk havada çıplak ayakla yürüyüşü eylemlere farklı bir bakış getirmişti…

Ya, Kamu emekçileri sendikalarının kuruluş aşamasındaki mücadeleleri…

“Yasak” dediler, “Memur sendika kuramaz” dediler.

Kamu emekçileri kurdular..

Kurulan sendikaları kabul etmediler, hatta ‘dernek’ bile saymadılar.

Sürgünlere, cezalara, gözaltılara, mahkemelere karşı mücadele ettiler…

Ve Eskişehir’de kamu emekçileri sendikaları Türkiye’de ilk kez üç günlük ‘açlık grevi’ yaptılar.

Tavırları belliydi.

 Ölümüne sendika…

O zamanki bir avuç kamu emekçisinin mücadelesi sırasında, sessiz kalanlar, iktidardan yana olanlar, korkanlar, bu bir avuç insanın zaferiyle sonuçlanmasından sonra tek tek sendika kurmaya başladılar.

Hani dedikleri gibi; “Devlet güdümlü sendikalar” veya “Sarı sendikalar..”

Şimdi bunlar sendika adına açıklama yapıyorlar, sokağa çıkıp yürüyorlar…

O bir avuç insanın mücadelesi sonucunda…

Cam işçilerinin grevi bunları anımsattı bana. Yaşanan grevleri, eylemleri, açlık grevlerini, yürüyüşleri….

Şimdi bunu yaşayan, soluyan kaç tane sendika başkanı ve yönetimi var….

Grevlerden kalan bana yaşamımın en güzel günleri kaldı.

Bir de; Demiryolcu ve Şeker Fabrikası’nın grevci işçilerinin imzalayıp bana verdikleri ‘Grev Gözcüsü” gömlekleri ile Maden işçilerinin armağan ettiği ‘Maden işçisi heykeli”ni anı olarak saklıyorum. Son olarak da Soma’daki işçi cinayetleri sonrası Eskişehir’de eylem koyan maden işçilerinin verdikleri bir gömlek….