“Son günlerde, ülkemizin gündemini çokça meşgul eden ve tüm vatandaşlar olarak, hepimizi yakından ilgilendiren; “sosyal medya yasası” ya da “dezenformasyonla mücadele” düzenlemesi, yasalaştı ve resmi gazetede yayımlandı. İktidarın, sözde bilgi kirliliği ile mücadele amacı taşıdığını iddia ettiği; bize göre ise tümüyle yasakçı ve ifade özgürlüğüne yönelik doğrudan müdahale içeren bu yasa, kabul edilebilir nitelikte değildir"dedi

Dilara Tambova, "Ne yazık ki! 3 “Y” yani  “yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar” ile mücadele edeceğiz iddiasıyla iktidara gelen bir patinin, ülkemizi;  yoksulluğa, yolsuzluğa ve yasaklara teslim etmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bir taraftan, kılık kıyafet ve başörtüsü üzerinden özgürlük algısı yaratılmaya çalışılırken; diğer yandan ise düşüncelere ve ifadelere zincir vurmaya çalışmak, özgürlük anlayışınızın da ne derece takiyyeye yatkın olduğunun açık bir göstergesidir. Çünkü! Yasaklar ve özgürlükler bir arada olamaz. Başörtüsüne vs. özgürlükten söz edebilmeniz için önce insanların düşüncelerini özgür kılmalısınız, zira başörtüsü dâhil, tüm şekli davranışlar; düşünce ve eylem bütünlüğü içinde, öncelikle zihinde olgunlaşır.

Hangi yasayı çıkarırsanız çıkarın, hukuken, insanların düşüncelerini yargılayamazsınız. Hukuk kurallarını ihlal ederek çıkarmış olduğunuz kanunun, esasen anayasaya da aykırılık teşkil edeceği muhakkaktır. Onaylanan bu yasa; ceza hukukunun, belirlilik ve açıklık ilkesine uymadığı gibi açıkça ifade hürriyetine aykırıdır ve ayrıca amaca uygun da değildir. Bilgi kirliliği ile mücadele, yasaklarla olmayacağı gibi uzun vadede hukukun üstünlüğünü ve güvenilirliğini de zedeleyecektir. Bu tür baskılarla, cesur insanları susturamayacağınız aşikâr; korkanlar ise zaten her zaman susan, sessiz yığınlardır.

Ecevit’in de dediği gibi: herkes baskıya boyun eğip sussaydı, insanlık hala dünyanın düz olduğunu sanıyor olurdu. Burada, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “hürriyet benim karakterimdir” sözünü de hatırlamadan geçmeyelim”

Editör: Mustafa YILDIRIM